Translation of "Armen" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Armen" in a sentence and their turkish translations:

Koningen hebben lange armen.

Kralların uzun kolları vardır.

- Hef je beide armen zo op.
- Hef uw beide armen zo op.

İki kolunuzu da bu şekilde kaldırın.

Zij stierf in zijn armen.

- Kollarında öldü.
- Onun kollarında öldü.
- O, onun kollarında öldü.
- O, kollarında öldü.

Ze heeft lange armen en benen.

Onun uzun kolları ve bacakları var.

Hij is in mijn armen gestorven.

Kollarımda öldü.

Haar armen en benen zijn lang.

Onun kolları ve bacakları uzundur.

Geld maakt de armen niet gelukkig.

Para yoksulları mutlu yapmıyor.

Tom nam haar in zijn armen.

Tom onu ​​kollarına aldı.

Ik heb mijn beide armen gebroken.

Her iki kolumu da kırdım.

Wij geven geld aan de armen.

Yoksullara para veriyoruz.

We koppelen de kerk aan de armen.

Sonra kiliseyi yoksullarla buluşturuyoruz.

Rijken zijn niet altijd gelukkiger dan armen.

Zenginler her zaman fakirlerden daha mutlu değildir.

Hij deed zijn armen om mijn middel.

O, kolunu benim belime koydu.

Ik voel me veilig in jouw armen.

Kollarında güvende hissediyorum.

Ik zie hem. Hij zwaait met zijn armen.

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

Ik zie hem. Hij zwaait met zijn armen.

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

Ik hoef de armen niet tegen te houden.

Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.

En dan twee armen eronder die langzaam bewegen...

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

...bevindt zich buiten haar brein, in haar armen.

aslında beyninin dışında, kollarında.

Hij had een grote doos in zijn armen.

Onun kollarında büyük bir kutu vardı.

De dokter wilde geen giften aannemen van de armen.

Doktor yoksullardan gelen herhangi bir hediyeyi almaz.

Ze wierp van angst haar armen om hem heen.

Dehşet içinde ona sarıldı.

Tom viel van een ladder en brak beide armen.

Tom bir merdivenden düştü ve kollarının her ikisini de kırdı.

De paarse alien had 4 armen en 4 benen.

Mor uzaylının 4 kolu ve 4 bacağı vardı.

Naast littekens op haar oren en armen, is ze kreupel...

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Het is goed om de armen te leren bloemen te planten.

Yoksul insanlara çiçek yetiştirmeyi öğretmeliyiz.

Ze hield zich met alle andere armen vast aan het hol.

Diğer tüm kollarını yuvasına bağlı tutuyor, vantuzlarını ayırmıyordu.

Het kind voelde zich veilig in de armen van zijn moeder.

O çocuk annesinin kollarında güvenli hissetti.

Goed klimmen is je benen gebruiken... ...en je armen voor de balans.

İyi tırmanış için bacaklarınızı kullanmalı ve kollarınızla da dengeyi ayarlamalısınız.

Deze mensen kunnen geen pool spelen, omdat de robots geen armen hebben,

Bu adamlar bilardo oynayamaz çünkü robotların kolu yok

- Rogge werd het gewas der armen genoemd.
- Rogge werd het armeluisgewas genoemd.

Çavdara yoksulluk tahılı denirdi.

Je ogen zijn net zo mooi als de armen van Venus van Milo.

Gözleriniz, Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.

Als ik de armen wat te eten geef, noemen ze mij een heilige. Als ik ze vraag waarom de armen niets te eten hebben, noemen ze mij een communist.

Yoksullara yemek verdiğimde bana aziz diyorlar. Yoksulların neden yemeği yok diye sorduğumda ise bana komünist diyorlar.

- Hebt u onlangs onverklaarbare zwellingen van uw armen of benen gehad tijdens perioden van inactiviteit?
- Heb je onlangs onverklaarbare zwellingen van je armen of benen gehad tijdens perioden van inactiviteit?

Son zamanlarda hareketsiz kaldığınızda kol ve bacaklarınızda nedensiz şişlikler oluyor mu?

...misschien wel 100 schelpen en stenen oppakken... ...en haar armen over haar kwetsbare kop vouwen.

belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

Aan de basis van de armen zit een boor die door de harde schaal kan boren.

Her kolunun dibinde, sert kabukları aşabilecek bir delici var.

Mijn armen zijn voor de balans. Met het touw om mijn voet zodat ik me kan opdrukken.

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

En dan heeft de haai een van haar armen te pakken... ...en doet hij een death roll.

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

In Zwitserland; en was bij Joubert in Italië, die in zijn armen stierf tijdens de slag bij Novi.

; ve İtalya'da Novi Savaşı'nda kollarında ölen Joubert ile birlikteydi.