Examples of using "يظن" in a sentence and their turkish translations:
tapınak olduğu tahmin ediliyor
Tom Mary'nin evde olduğunu düşünmüyor.
O kişi, kedimin ağaç üzerinde yaşadığını düşünüyor.
Tom Mary'nin John'a özür dilemesi gerektiğini düşünüyor.
Dan bunu yazmamam gerektiğini düşünüyor.
Birçok genç, bu cihazların su buharı ürettiğini
Bunun, birçoğumuz için kötü ve karanlık bir kelime olduğundan şüpheleniyorum.