Translation of "جون" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "جون" in a sentence and their turkish translations:

- أين يسكن جون؟
- أين يعيش جون؟

John nerede yaşıyor?

إنها تفاحة جون.

O John'un elması.

يعمل جون بجدّ.

John sıkı çalışır.

- ذهب جون إلى فرنسا بالأمس.
- غادر جون إلى فرنسا البارحة.
- رحل جون إلى فرنسا البارحة.

John dün Fransa'ya gitti.

مرحباً جون ، كيف حالك؟

- Merhaba, John! Nasılsın?
- Merhaba, John! Nasılsınız?

عَرَفَت أَنَّ عَشِقَهَا جون.

- O, John'un onu sevdiğini biliyordu.
- John'un kendisini sevdiğini biliyordu.

جون في عمر أخي.

John kardeşimle yaşıt.

منزل جون مقابل الكنيسة.

John'un evi kilisenin karşısındadır.

آمل أن يأتي جون.

John'un geleceğini umuyorum.

اسم ابنهما هو جون.

Onların erkek çocuğunun adı John.

استغلّ جون ضعف بيل.

John Bill'in zayıflığından istifade etti.

أجاب جون عن أخته.

Onun kız kardeşinden John sorumluydu.

البارحة كسر جون النافذة.

John dün camı kırdı.

ورث جون ثروة كبيرة.

John büyük bir serveti miras olarak aldı.

- أحب جون و ماري بعضهما.
- جون و ماري أحبا بعضهما البعض.

John ve Mary birbirini seviyordu.

تبرير جون كان بسيط جدًا:

John'un gerekçesi şuydu:

كيف حالك يا آنسة جون؟

Nasılsınız, Bayan Jones?

تعرف أنّ جون كان يحبها.

O, John'un onu sevdiğini biliyor.

تعال إلى هنا يا جون.

Buraya gel, John.

لن يجيب جون على السؤال.

John soruya yanıt vermez.

أترون، كمالية جون، وأخلاقيات عمله الصارمة

Gördüğünüz gibi onun mükemmeliyetçiliği ve katı çalışma etiği

رأيت أنا و جون أسداً البارحة.

Joe ve ben dün bir aslan gördük.

بلغ جون أني اتصلت من فضلك.

Lütfen John'a aradığımı söyleyin.

جون ليس أخي ، بل ابن عمي.

John erkek kardeşim değil fakat benim kuzenim.

توم يحب ماري، ولكنها تحب جون.

Tom Mary'yi seviyor ama Mary John'ı seviyor.

هذه المرة يظهر رجل يدعى جون تيتور.

John Titor adında bir adam karşımıza çıkıyor bu sefer

كان توم يريد أن يكون كأخيه جون.

Tom erkek kardeşi John gibi olmak istiyordu.

كان جون يجمع الطوابع مذ كان صغيرًا.

Çocukluğundan beri, John pullar toplamaktadır.

اقترح مهندس ناسا جون هوبولت خيارًا آخر - اعتبره

tehlikeli

قدّم جون نيفيرز، قائد العنصر الفرانكو-بورغندي، دعمه

Franco-Burgundy komutanı John Nevers ayağa kalktı ve desteğini ifade etti.

تمّ القبض على جون نيفيرز، قائد الوحدة الإفرنجية.

Fransız ordusunun komutanı John Nevers ele geçirildi.

وأعطي ابنه جون نيفير قيادة العنصر الفرانكو-بورغندي.

oğlu John Nevers'e Fransız-Burgundy'nin bir parçası olması emredildi.

جون وماري عطول بيمشوا وهنن ماسكين ايدين بعض

John ve Mary, her zaman el ele yürürler.

حاول توم إيقاف ماري عن التحدث مع جون.

Tom Mary'yi John'la konuşmaktan vazgeçirmeye çalıştı.

يظن توم أن على ماري الاعتذار من جون.

Tom Mary'nin John'a özür dilemesi gerektiğini düşünüyor.

عند رؤية راية جون تتساقط، أمر سيغيسموند بهجوم كاسح، في محاولة يائسة

John'un bayrağının yere düştüğünü gören Sigismund,

كسر وزير خارجية أمريكا جون كيري ساقه اليمنى أثناء ركوب الدراجة يوم الجمعة في فرنسا.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Fransa'da Pazar günü bir bisiklet kazasında sağ uyluğunu kırdı.

وفي نفس الوقت الذي كنت أحب العمل لدى جون، لم أشعر بالسعادة أثناء العمل في السياسة.

John için çalışmayı sevsem de politikada başarılı olamadım.

تم الترحيب به في الوطن كبطل ، لكن الرئيس جون إف كينيدي كان يعلم أنه إذا كانت الولايات المتحدة

Evde bir kahraman olarak karşılandı, ancak Başkan John F Kennedy, Birleşik Devletler'in