Translation of "ماري" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "ماري" in a sentence and their turkish translations:

- أقتلتَ ماري؟
- أقتلتِ ماري؟

Mary'yi öldürdün mü?

- دخلت ماري.
- أتت ماري

Mary içeri geldi.

- لكز توم ماري.
- وكز توم ماري.

Tom, Mary'yi dürttü.

ركضت ماري.

Mary koştu.

ماري عَسراء.

Mary solaktır.

ماري امرأة.

Mary bir kadındır.

ماري ستحميك

- Mary seni koruyacak.
- Mary sizi koruyacak.

ماري جذّابة

Mary çekicidir.

- إنتظري دقيقة, ماري!
- إنتظري دقيقة, يا ماري!

Bir dakika bekle, Mary!

كيف حال ماري؟

Mary nasıl?

ماري تعزف البيانو.

Mary piyano çalar.

علي مساعدة ماري.

Mary'ye yardım etmeliyim.

أُمي, ماري تضربني.

Anne, Mary bana vuruyor!

ماري كانت صديقتي.

Mary arkadaşımdı.

ماري ليست حسودة.

Mary kıskanç değil.

توم يفهم ماري.

Tom, Mary'yi anlıyor.

ماري تساعد أُمّها.

Mary annesine yardım ediyor.

ماري ليست بطوله.

Mary onun kadar uzun değildir.

زارت ماري جدّتها.

Mary büyükannesini ziyaret etti.

لقد حذرتك ماري.

Mary seni uyardı.

تكون ماري زوجتي.

- Mary benim karım.
- Meri benim karım.

هل ماري ملحدة؟

Mary ateist mi?

كذبت ماري علي.

Mary bana yalan söyledi.

تبدو ماري جميلة.

Mary güzel görünüyor.

توم يُنادي ماري

Tom, Mary'yi arıyor.

ذلك كلب ماري.

Bu Mary'nin köpeği.

ماري طويلة وقويّة.

Mary uzun boylu ve güçlü.

سيقاضي توم ماري.

Tom, Mary'yi dava edecek.

ماري ليست غيورة.

Mary kıskanç değil.

تستطيع ماري الرقص جيدا.

Mary iyi dans edebilir.

تخاف ماري من الكلاب.

Merry köpeklerden korkuyor.

تحدثت ماري باليابانية ببطئ.

- Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary yavaşça Japonca konuştu.

كانت ماري في المجر.

Mari, Macaristan'daydı.

ما خطبكِ اليوم ماري؟

Bugün neyin var Mary?

توم هو أستاذ ماري.

Tom, Mary'nin profesörüdür.

كان أنف ماري ينزف.

Mary'nin burnu kanıyordu.

تحبّ ماري التزيين والموضة.

Mary moda ve makyajı seviyor.

تشاجرت ماري مع حبيبها .

Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.

ماري كان لديها قط.

Marie'nin bir kedisi vardı.

تقطن(تسكن) ماري هنا.

Mary burada yaşıyor.

أعطت ماري السيفَ لتوم.

Mary Tom'a kılıç verdi.

توم لم يطرد ماري

- Tom, Mary'ye ateş etmedi.
- Tom Mary'yi kovmadı.

كلاب توم هاجموا ماري.

Tom'un köpeği Mary'ye saldırdı.

أنا جادٌّ يا ماري.

Mary, ciddiyim.

تحب ماري مشاهدة التلفاز.

- Mary TV izlemeyi seviyor.
- Mary TV izlemeyi sever.

توم شركت ماري لنصيحتها

Tom tavsiyesi için Mary'ye teşekkür etti.

ماري هي أخت توم

Mary Tom'un kız kardeşi.

ماري هي سكرتيرة توم.

Mary Tom'un sekreteridir.

"يا توم!" "يا ماري!"

"Tom!" "Mary!"

قص توم شعر ماري.

Tom, Mary'nin saçını kesti.

هاجم توم ماري بسكّين.

Tom bir bıçakla Mary'ye saldırdı.

توم أتى مع ماري

Tom, Mary ile geldi.

رأيت توم و ماري

Ben Tom'la Mary'yi gördüm.

- ابتسم توم و ماري لبعضهم البعض.
- تبادل توم و ماري البسمات.

Tom ve Mary karşılıklı gülüştüler.

- أحب جون و ماري بعضهما.
- جون و ماري أحبا بعضهما البعض.

John ve Mary birbirini seviyordu.

تستطيع ماري أن تتكلم اليابانية.

- Mary Japonca konuşabiliyor.
- Mary Japonca konuşabilir.

ماري تحب اليابان، أليس كذلك؟

Mary Japonya'yı sever, değil mi?

تدرس ماري كل يوم ساعتين.

Mary, her zaman günde iki saat çalışır.

توم كان حُبُّ ماري الأوّل.

Tom Mary'nin ilk aşkı idi.

اتهم توم ماري بأنها سارقة.

Tom, Mary'yi hırsız olmakla suçladı.

توم و ماري يلعبان البوكير.

Tom ve Mary poker oynuyorlar.

ماري وتوم يلعبون ما جونج.

Tom ve Mary mahjong oynuyorlar.

ماري ذهبت إلى ثانوية كاثوليكية.

Mary Katolik lisesine gitti.

سألني توم عما أصبحت ماري.

Tom bana Mary'ye ne olduğunu söyledi.

أتظنّ أنّ توم رأى ماري؟

- Tom'un Mary'yi gördüğünü düşünüyor musun?
- Sence Tom Mary'yi gördü mü?

توم يحادث ماري على الهاتف.

Tom, Mary'yle telefonda.

توم لم يقبّلْ ماري أبداً.

Tom, Mary'yi hiç öpmedi.

توم و ماري كانو جيران.

Tom ve Mary komşuydular.

لم يأت أحد سوى ماري.

Mary hariç kimse gelmedi.

الابتسامة لا تفارق وجه ماري.

Meryem'in yüzünden tebessüm eksik olmaz.

لماذا لم تخبرني عن ماري؟

Bana neden Mary'yi anlatmadın?

توم لا يكرهكِ يا ماري.

Tom senden nefret etmiyor, Mary.

أخرجت ماري الكعكات من الفرن.

Mary kurabiyeleri fırından çıkardı.

توفّيت ماري بسبب سرطان الثدي.

Mary meme kanserinden öldü.

تشرب ماري كثيرا من الماء.

Mary çok su içer.

ماري تحب أن تسعد زوجها.

Mary kocasını memnun etmeyi sever.

ماري تمهلي هذا خطر جداً.

Bekle Mary, o çok tehlikeli!

قطّعت ماري قليلا من البصل.

Mary birkaç soğan doğradı.

أقلّ توم ماري من المطار.

Tom havaalanında Mary'yi aldı.

صَديقُ ماري هَمَسَ لَها شيئاً

Mary'nin arkadaşı ona bir şey fısıldadı.

توم جعل ماري تغسل سيارتهُ.

Tom Mary'ye arabasını yıkattı.

توم قال أنه يعرف ماري

- Tom Mary'yi bildiğini söyledi.
- Tom dedi ki, Mary'yi biliyormuş.

ستحصد ماري قمحها في تموز.

Mary temmuzda buğdayını biçecek.

ماري أرسلت لي رسالة قصيرة.

Mary bana mesaj attı.

دائمًا ما تفكّر ماري بالآخرين.

Mary her zaman başkalarını düşünür.

ابتاعت ماري فستانًا جديدًا للحفلة.

Mary parti için yeni bir elbise satın aldı.

رمى توم ماري خارج البار.

Tom Mary'yi bardan dışarı attı.

أخبر توم ماري عن الحادث.

Tom Mary'ye olaydan bahsetti.

توم يلعب الورق مع ماري.

Tom Mary ile kart oynuyor.

أخفى توم غضبه عن ماري.

Tom öfkesini Mary'den gizledi.

يعلم توم بحبّ ماري له.

- Tom Mary'nin onu sevdiğini biliyor.
- Tom, Mary'nin onu ​​sevdiğini bilir.

هل لتوم ابنة اسمها ماري؟

Tom'un Mary adında bir kızı var mı?

كيف عَلِم توم مكان ماري؟

Tom, Mary'nin nerede olduğunu nasıl öğrendi?

توم رأى ماري تقوم بذلك

Tom Mary'nin bunu yaptığını gördü.

أعطى توم ماري المفتاح الخطأ.

Tom Mary'ye yanlış anahtarı verdi.

ماري أرادت أن تكون كاتبة.

Mary yazar olmak istiyordu.

يعرف توم ماري ، أليس كذلك؟

Tom Mary'yi tanıyor, değil mi?

كان توم و ماري محقّان.

Tom ve Mary haklıydı.

توم ليس أب ماري البيولوجي.

Tom, Mary'nin biyolojik babası değil.