Examples of using "هاتف" in a sentence and their turkish translations:
Sami'nin telefonu çaldı.
Odamda bir telefon var.
Fadıl, Leyla'nın telefonunu kullandı.
Polis, Leyla'nın iPhone'unu buldu.
Leyla'nın telefonu çöpteydi.
Bir kişinin telefonun tümüne ulaşmak
- Bu çevrede halk açık bir telefon var mı?
- Bu çevrede umumi bir telefon var mı?
İstasyondan çıktı ve yakındaki telefon kulübesine girdi.
hiçbir şirket adı, telefon numarası, e-posta adresi, posta adresi yoksa,
Tek ihtiyacınız, telefon, tablet veya bilgisayar,
Dışarı çıktım o zamanlar cep telefonu filan yok, ankesörlü telefonlar var.
Kablo, internet veya hatta telefon olmadan çok önce