Examples of using "الشّرطة" in a sentence and their turkish translations:
Sami polis tarafından alındı.
Polisler geldi.
Leyla polisleri bekledi.
Polis beklemeye devam etti.
Polis kapıyı dövüyordu.
Polis sağlık bölümüyle temasa geçti.
Polis sorgulanmak için Fadıl'ı götürdü.
Polis, Sami'nin izini arayıp yakaladı.
Polis, Fadıl'ı izledi.
Polis karakolunun nerede olduğunu biliyor musunuz?
Fadıl, Leyla'yı polise sattı.
Polis tüm olasılıkları düşündü.
Polis, Fadıl'ın minibüsünü aramaya devam etti.
Polis, Leyla'nın iPhone'unu buldu.
Fadıl'ın arkadaşlarından birçoğu polis tarafından sorguya çekildi.
Sami, polisin onunla temas kurmasını bekliyordu.
Polis, Fadıl'ı Khalifa Otel'ine kadar izledi.
Polis, Fadıl'ın arabasını sınırın yakınında fark etti.
Polis bölgedeki her ev sahibi ile görüştü.
Fadıl polis karakoluna getirildi ve sorgulandı.
Sami polise bir cinayet işlendiğini söyledi.
Polis bile onun sen olduğunu söylüyor.
Sami polise orada bile olmadığını söyledi.
Sami polisten onu yalnız bırakmasını istedi.
- Sami, Leyla'nın tam olarak nerede yaşadığını polise anlattı.
- Sami, Leyla'nın yaşadığı yeri tam olarak polise anlattı.
Sami, polis şefi ile bir toplantı daha planladı.
Polisin yapabileceği çok fazla şey yok.
Polis, Sami'nin parmak izlerini kapı tokmağının üzerinde buldu.
Fadil polisin yolda olacağını biliyordu.
Fadıl her şeyi polise anlattı.
Polis, Leyla'nın cinayete bir şekilde karıştığına inanıyordu.
Sami'nin polise çalışması onu ve Leyla'yı tehlikeye attı.