Translation of "لهم" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "لهم" in a sentence and their turkish translations:

من لهم؟

Onlar kiminle konuşmalı?

تسمح لهم بالحديث

ve bu hataların kaynağına inmelerini sağlayan

هل حدث لهم؟

onların başına gelmiş miydi?

أرسلنا لهم نسخة.

Onlara bir kopya gönderdik.

وأشكركم لعدم الإشارة لهم

bunu dile getirmediğiniz için teşekkürler

يمكننا تقديم القوة لهم.

Onlara bu gücü verebiliriz.

لم أجد إجابة لهم:

sürekli kafamda beliriyordu:

أتدرون ماذا قلت لهم؟

onlara ne söylediğimi biliyor musunuz?

لهم ولكن أيضاً معهم.

umut ve fırsat bırakmak bizim vazifemiz.

وأقول لهم: "أتفهم ذلك"،

Onlara ''Anlıyorum'' diyorum,

يرمون لنا كاتربيلر لهم

bizim için at onları için tırtıl

تجريدهم وتبين لهم لي!

soyun ve bana gösterin!

الشرطي قال لهم قفوا

Polis onlara "Dur" dedi.

نفس الامتحان الذي أعطيته لهم

bir yıl önce aynı öğrencilere yaptığınız sınavın

العامة ليس لهم موقف قانوني.

halkın yasal bir duruş sergileme hakkı yok.

لكن أبين لهم أني أحبهم.

onlara sevgimi gösteriyorum.

وأيضًا لأقول لهم، شكرًا لكم.

ayrıca onlara teşekkür etmeliydim.

ويوفر لهم تعليماً ثانوياً جيداً،

üstelik iyi bir ortaokul eğitimi,

كما أن لهم ميولات لأذية أنفسهم،

Ayrıca bunlarda bazen kendilerine zarar verme eğilimi,

لأن ذلك بالطبع سيجلب لهم العار.

tabii ki bu durum aile şereflerini lekeleyecekti.

الذين حدث لهم تصادم الرأس بالرأس

rugbi oyuncuları görüyoruz.

وأنه لا حول لهم على مجابهتها.

ve de savaşmak için güçsüz olduklarına.

فيصبحون الحامي، السماح لهم الاحتفاظ ببراءتهم.

artık masumiyetlerini muhafaza etmelerine izin veren koruyucular hâline gelirler.

لم يكتبها طبيبٌ بل هي لهم،

Doktorlardan değil, onlar için

لهم قيمة أعلى بقليل من غيرهم.

aslında onlardan biraz daha fazlasını hak ediyorlardır.

ومع أفضل رفيق لهم في الحياة.

tedaviyi alabilecekler.

تكون قيمته لهم فقط 75 سنتا

dürüst davranmaları için herhangi bir

يبحثون عن مساحات معيشة جديدة لهم

onlarda kendilerine yeni yaşam alanları arıyorlar

المالكون الحقيقيون لهم جميعاً هم الخفافيش

onların hepsinin aslında gerçek sahipleri yarasalar

ما حدث لهم لا يزال لغزا.

Onlara ne olduğu hâlâ bir sır.

أنا مدينٌ بنجاحي لهم لمساعدتهم لي.

Başarımı onların yardımına borçluyum.

للقيام بأفعال تكون مفيدة لهم في المستقبل

yaptıkları için şimdi ödüllendirirsen, ne olacak?

هل يمكننا ترك مساحة للرجال والاستماع لهم،

Bir şeyleri onarmaya çalışmadan onlara bir fırsat verip

لأنها كانت أول مسابقة لهم في حياتهم.

bu yarışmaya gelip başvurdular.

ولهذا يستطيعون جعل تجربة التدخين مُناسبةً لهم،

Yani içme deneyimlerini kişiselleştirebilirler

لمعرفة ماذا جلبت لهم لعب ألعاب الفيديو

video oyunlarının kendilerine kattıklarına ve bir topluluk olmaya dair

قالت لهم المدرسة ألا يسبحوا في النهر.

Öğretmen onlara nehirde yüzmemelerini söyledi.

ورأى ما قد حدث لهم بعد عدة سنوات

yıllar sonra ne duruma geldiklerini incelemek.

ولكن ماذا يفعل، يجمع ممثلي المعلمين ويقول لهم...

Ama ne yapıyor, öğretmenlerin temsilcilerini topluyor ve diyor ki --

هؤلاء الأطفال لهم مناعة من ما يحيط بهم.

Etrafındakilere bağışılıkları vardı.

لأن الأطفال ليس لهم الصوت ليتحدثوا عن هذا.

çünkü bu çocukların bunu anlatacak sesleri yok.

وأنا أستمع لهم جميعاً، ثم جلست على الكمبيوتر،

Ben de hep bunları dinliyorum, oturdum orada bilgisayarın başına,

التعاسة دائما، والتشاؤم، والناس الذين لا وطن لهم،

Hep mutsuzluktan, karamsarlıktan, ülkesiz kalmış insanlardan,

التي تظهرها لهم حيواناتهم الأليفة طوال فترة حياتهم.

sevgi ve şefkate karşı gösterilen bir ihanet olarak algılıyorlar.

لكن إن قلت لهم: "أترون تلك البلدة هناك؟

Peki ya şunu söyleseydim: “Şuradaki kasabayı görüyorsunuz.

"إذا أريت الناس كيف تبدو وشرحت ذلك لهم،

"Eğer insanlara nasıl göründüğünü gösterip

وقمنا بتحسينها، أضفنا حمّاماً إليها، ووفّرنا لهم الماء.

İyileştiriyoruz, banyo ekliyoruz, su temin ediyoruz.

الرغبة في الصلاة كما لو كانت نسبية لهم

onlara nispet yaparcasına namaz kılma isteği

دون أن نقول أننا سوف نصلي لهم بعناد

onlara inat namaz kılacağız demeden

يصلون إلى الأرض في العمل ونحن معرضون لهم

onlar işte yeryüzüne ulaşıyor ve biz onlara maruz kalıyoruz

علاوة على ذلك ، الموت ليس مشكلة بالنسبة لهم

üstelik ölmek onlar için problem değildir

يطاردون العمل فى المصنع ليجدو أنه غير متاح لهم.

peşinde koşarak farklı şehirlere taşındığı gördüm.

أتحدث دائماً مع الأمهات، أتناقش، أحاول أن أشرح لهم.

Annelerle sürekli konuşuyorum, çatışıyorum, anlatmaya çalışıyorum.

والتي ستوفر لهم 7 مليار دولار من تكاليف الطاقة.

bu, enerji maliyetlerinde yedi milyar dolar tasarruf demek.

القليل من العثمانيين نجوا وعبروا الدانوب ليقصوا ماحدث لهم

Sadece birkaç Türk hikayeyi anlatabilecek kadar canlı kalabilmiş olacaktır

إنهم يشاهدون فقط ما تعرضه لهم وسائل الإعلام التلفزيونية

Televizyon medyasının onlara gösterdiği şeyi izliyorlar sadece

هؤلاء الذين لا يردنا الذهاب، لا ضرورة لهم الذهاب.

Gitmek istemeyen insanlar gitmek zorunda değil.

أحاول الابقاء على الأطفال بالمدرسة لأني أبين لهم قيمة الدراسة.

Bu çocukları, eğitimin değerini anlatarak okulda tutuyordum.

‫أو أفراد تحاول الهرب‬ ‫من وحشية مروعة يُسببها البشر لهم.‬

veya insanların korkunç zorbalığından kaçmak istemeleri olarak yorumluyor.

لم يعد هناك مفهوم للعمل الإضافي بالنسبة لهم بعد الآن

Artık mesai kavramı da yok onlar için

للاشخاص المختصين في مجالاتٍ متفرقة والذين لهم رأيٌ في كل

hazırlanan ve bir plan uygulanan ve bu şekilde gökyüzüne çıkıldıktan sonra

الذين لم يسبق لهم أن عاشوا في دولة يشعرون بها بالأمان.

ve bu kişiler ülkelerinde kendilerini güvende hissetmiyordu.

ومن خلال الذهاب لتلك الحديقة، أصبحت تلك الحديقة بمثابة المركبة لهم.

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

على الجبهة الغربية، وإطلاق الفرنسيين لهم أول هجوم كبير ضد الخطوط الألمانية:

Batı Sınırında Fransızlar Almanlara karşı ilk büyük saldırıyı başlatır

‫فإن عُرض عليهم المال للقيام بشيء مثل هذا،‬ ‫فسيستغلون الفرصة التي سنحت لهم.‬

böyle bir şey yapmaları için para teklif ediliyor, onlar da bu fırsatı değerlendiriyorlar.

بالنسبة للوالاشيين الذين يعيشون في بلغاريا منذ عصر الداتشي هي ايام مباركة لهم

Daçya zamanından beri Bulgaristan'da yaşayan Eflaklılar için bunlar kutsanmış günlerdi.

آمل أن يصل هذا الفيديو إلى الأشخاص المصرح لهم وأن يكون هناك حل.

Umarım bu video yetkili birilerine ulaşır ve buna çözüm yolu bulunur.

وفي 13 يونيو، أول هجوم لهم مع تم سحب سلم تحجيم واحد بسهولة.

Ve 13 Haziran, ilk saldırı ile ilgili Tek bir ölçekleme merdiven kolayca püskürtüldü.

لقد شرحنا لهم كيف يمكنهم إيجاد العمل بطرق أسهل، كيف يمكنهم تطوير ذاكرتهم،

Nasıl daha kolay iş bulabilirler, hafızalarını nasıl geliştirebilirler,

اللصوص يتم خزقهم و المتسولون و الذين ليس لهم مأوى و المرضى يتم حرقهم في منازلهم

hırsızları kazığa oturtturur.dilencileri, evsizleri ve vebalıları ise ahırlarda diri diri yaktırtır.