Translation of "أجد" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "أجد" in a sentence and their turkish translations:

لم أجد إجابة لهم:

sürekli kafamda beliriyordu:

علي أن أجد أحدا لمساعدتي.

Bana yardım edecek birisini bulmam gerekiyor.

لا أستطيع أن أجد ساعتي.

Saatimi bulamıyorum.

- ربّما تخبرني عن مكانٍ أجد فيه توم.
- ربّما تخبرينني عن مكانٍ أجد فيه توم.

Belki Tom'u nerede bulabileceğimi bana söyleyebilirsin.

أحاول أن أجد طريقة لأشارك فيها

nasıl araya girsem diye düşünüyor,

يمكنني أن أجد من يقول العكس."

doğru değil diyen birini bulabilirim."

أين أستطيع أن أجد سيارة أجرة؟

- Nerede bir taksiye binebilirim?
- Nerede taksi bulabilirim?

لم أجد طريقة أخرى لأخبرك بذلك.

Bunu sana anlatmanın başka yolunu bulamadım.

آمل بأن أجد وظيفة في بوستن.

Umarım Boston'da bir iş bulabilirim.

- لن أذهب ما لم تخبرني أين أجد توم.
- لن أذهب ما لم تخبريني أين أجد توم.

Tom'u nerede bulabileceğimi bana söyleyinceye kadar gitmiyorum.

‫يجب أن أجد طريقاً للنزول إلى هناك.‬

Aşağıya inmenin yolunu bulmalıyım.

وخمس دقائقٍ بعدها، أجد نفسي فوق (باريس)

Beş dakika sonra Paris üzerindeyiz,

إنها كلمة أود أن أجد لها بديلًا.

Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.

حملت الحديد فلم أجد أثقل من الدَيْن.

Demir taşıdım ama borçtan daha ağır bir şey bulmadım.

لن أتوقّف عن البحث حتّى أجد توم.

Tom'u buluncaya kadar aramaktan vazgeçmeyeceğim.

لم أجد بعد ما طلبه مني توم.

Tom'un aramamı istediğini şeyi hâlâ bulmadım.

ذقت الطيبات كلها فلم أجد أطيب من العافية.

Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.

لم أجد شيئا مثيرا للاهتمام في تلك المجلة.

O dergide ilginç bir şey bulmadım.

لم أجد صعوبة في العثور على مكان بيتك.

Evini bulmakta zorluk çekmedim.

‫لا أريد أن أجد نفسي هنا بالأسفل‬ ‫بلا مخرج.‬

Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.

وعادة ما يسألني الناس أين أجد كل هذه القوة للاستمرار.

İnsanlar bana ilerleyecek gücü nereden aldığımı sık sık soruyor.

‫وأرجو أن أجد طريقاً مختصراً‬ ‫يظهر لي في وسط الطريق.‬

ve yolda bir kestirmeyle karşılaşmayı ummaktan başka çare yok.

ذهبت إلى المسرح في وقت مبكر جدا كي أجد مقعدا جيدا.

İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.