Examples of using "القوة" in a sentence and their turkish translations:
duygusal gücümüzü anlamak,
Onlara bu gücü verebiliriz.
okullara gitseydik?
fakat gücü her yıl
Neden bu kadar kalıcı bir etken?
Çin ve Hindistan'ın ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde
bir istatistikçi olmanız gerekmediğini de biliyorum
Bu durumda, tüm güce sahipler.
Birlikte start-up finansmanındaki
Bu gücü suistimal etmek çok kolay.
Çenesi o kadar kuvvetlidir ki kemiği ezip geçebilir.
Fakat bu, çocuğunuzun hayallerine hizmet etmiyor.
Bazı dış güçlere başvurmadan,
ve kusurlarımızın farkına varmanın bizi güçlendirebilmesi beni çok şaşırtıyor.
Bence bu teknolojinin gerçek gücü işte bu.
Bu iki kanat güç konusunda eşit olmadığı sürece,
devlet zorla o öğretmenlere ders verin demedi
Macar cephesinin önderliğindeki Batı Haçlılarının takip ettiği bir orduyu Buda'dan nehrin sol yakasında ilerleyen ve Sigsimund arkada Macar ordusuna liderlik etti.
İşgalci gücün İstanbul'a geliş haberi Bayazid'e Konstantonopolis`de ulaştı.
Bu hayat için daha fazla enerjim yok.
İnsanlar bana ilerleyecek gücü nereden aldığımı sık sık soruyor.
Ōmukade'nin güçlerinden biri zehirli ısırığıdır
bu süper gücü yeterince kullanmadığımızı görüyoruz.
küçük paralı asker birliği ile birilikte saldırı için kullanıyor.
sadece Avusturyalı bir artçı ile değil, Arşidük Charles'ın ordusunun tüm gücüyle karşı karşıya kaldıkları anlaşıldı .
Onun olduğunu keşfetmek kötü bir sürpriz oldu Bohemya Ordusu'nun tüm gücüyle karşı karşıya kaldı:
Hayatta yapmak istediklerini başaracak gücün ve buna hakkın var.
Avrupa'nın önde gelen Akdeniz gücü ve Venedik Cumhuriyeti
oradan tekrar içeriye giren kuvvet çizgilerinin oluşturduğu alana
Ertesi sabah General Osten-Sacken'in üzerine yürüdü Montmirail yakın kuvvet.
İslamın merkez gücü olmayı kaybetmiş olan Abbasi Halifesi
Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.
1453 yılınca cami olmadığından ve aynı zamanda da güç gösterisi için camiye çevrilen Ayasofya