Translation of "كاملة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "كاملة" in a sentence and their turkish translations:

كاملة،

Hepsinin gerçeğini.

كانت ظاهرة كاملة

tam bir fenomendi aslında

‫لقد قمنا بدائرة كاملة.‬

Tam bir daire çizmiş olduk.

ذاك مع العمل حصّة كاملة،

''Okulu bitirmem gerek.'' diye gaza gelmiştim.

أنت لا تعلم بالقصة كاملة.

Sen bütün hikayeyi bilmiyorsun.

أنه مترتب عن استجابة عضوية كاملة،

tamamen kötü bir fizyolojik tepkimeye yol açıyordu,

ليست خبرة جسدية فحسب إنما خبرة كاملة.

bedensel bir deneyim olmaktan çok varoluşsal bir deneyim.

وسنجعلهم يحاولون تعلّم قائمة كاملة بمعلومات جديدة

onlara bir dizi yeni şey öğretmeye çalışacağız

الآن كانت قطعة الأرض على الأرض كاملة

şimdi dünya üzerindeki kara parçası bütündü

إحدى المرات شرب توم علبة نبيذٍ كاملة.

Tom bütün bir şişe şarabın tümünü tek başına içti.

لكم هو أن تعيشوا حياةً سعيدة، كاملة وحرة؟

mutlu ve özgür bir hayat yaşamak olduğunu görebilir misin?

نشاهد مواسم كاملة من برامج في ليلة واحدة

Bir şovun bütün sezonlarını bir gecede izliyoruz.

‫ما زلت جائعاً،‬ ‫لذا يمكنني أن أسعى لوجبة كاملة.‬

Hâlâ açım, bu yüzden bir öğün yemeliyim.

ولكن نوع من الرحلات كاملة الزاد مدروسة المخاطر والعواقب.

gerçek, çantanı toplayıp çık tarzı bir seyahate.

لدرجة أنها كانت متفائلة جدًا وأعدّت خططًا كاملة للمستقبل،

geleceği için bu kadar planı olmasına ve çok pozitif olmasına hayran kaldım,

الفكرة أنه في مجتمعنا هذا، القصة الحقيقة لا تُسرد كاملة

Durum şu ki, bugünkü toplumda, bu hikâyelerin gerçek hâlleri genelde

هكذا نصبح دائرة كاملة من القصة مرة أخرى إلى الأجتماعية.

Böylece dönüp dolaşıp hikayeden toplumsallığa geldik.

- كانت لفاضل ثقة كاملة بليلى.
- كان فاضل يثق بليلى بشكل كامل.

Fadıl, Leyla'ya tamamen güveniyordu.

وباستخدام نماذج الحاسوب، يمكنني أن أعمل على تصادم كواكب كاملة مع بعضها

Bilgisayar modelleriyle de gezegenleri çarpıştırabiliyorum,

في بعض الاحيان هذه القصص تسرد غير كاملة أو تسرد بوجهه نظر معينة.

Bazen bu hikâyeler anlatılmaz ya da yanlış bakış açısından anlatılır.