Examples of using "صعبة" in a sentence and their turkish translations:
ve hayat çok zor.
Yürüyüş oldukça zorluklarla dolu.
Zor konular onlar
Fransızcayı zor buluyor musun?
Bu karmaşık bir konu.
Hayatım çok zor.
Arapça zor mudur?
- İngilizce zordur, değil mi?
- İngilizce zor, değil mi?
İlk başta zor.
Çok zor bir işti.
O zor şartlarda çalışmak,
Bu zor olacak işte.
Sorun çözülemeyecek kadar zor.
Çözmesi zor bir problemdi.
Önce, zordur.
- İbranice zor bir dildir.
- İbranca zor bir dildir.
Arapça zor bir dil değil.
Arapça zor bir dil değil.
Bu sözcüğü telaffuz etmek zordur.
Doktorların zor bir sorunu var.
Saygı göstermek erkekler için zordur.
Bu kadar zor olmasının sebebi de budur.
Qutuz'un ise karşısında zor bir görev vardı.
O zor bir sorun.
Matematik benim için zordur.
Bu zor bir savaş olacak
Bu zor bir seçim ama karar sizin.
Bazen hayatta kötü geçen dönemlerimiz olur.
Ben bu dönemi 2013 yılında yaşadım.
Yazmak o kadar zor mu?
Dilim çok karmaşık.
Sami çok zor bir hayat yaşıyordu.
Bu zor bir karar, ama size bağlı.
Durumu umutsuzdu ama hayatta kaldı.
hayat çok zordu, her geçen gün zorlaşan bir mücadeleydi.
Çamaşırları elle yıkamak zor ve zaman alıcıdır.
Bunları akılcı kararlarımızın bir parçası yapmak oldukça zor.
Yani bir erkeksen ve sorunlu bir çocukluk yaşamışsan,
Ama bugün hayatımı zorlaştıran şeylerden konuşmak istemiyorum.
yinede etmiyorlar çalışkan yaratıklar sonuçta
Yılın bu döneminde bile burada şartlar çok çetindir.
Kahire'de dizanteri geçiren Davout için zorlu bir kampanyaydı.
"Soult'un karakteri zor ve her şeyden önce egoist" diye yazdı biri, "
İyi bir parolanın tahmin edilmesi zor fakat hatırlanması kolay olmalıdır.
Hayatı herkes için eşit derecede zorlayıcı yapmak için
ilerideki güzergâh da zor kararlar almayı gerektiren engellerle dolu olacak demektir.
Topa çok fazla vurmak, golfçülerin oyunu zorlaştırmak için tasarlanmış engellerin üzerinden topu uçurabileceği anlamına gelir.