Examples of using "إنها" in a sentence and their turkish translations:
Bu bir şaka.
- O, benim kız kardeşim.
- O benim kız kardeşim.
- O benim bacım.
Onun tadı gerçekten iyi.
O çok genç.
Bu çok küçük.
- Beni Kenji diye çağırır.
- O bana Kenji der.
O çok zeki.
Bu, Tom'un evcil hayvanı kaplumbağa. Onun adı Mary'dir.
bu bir mucize.
Bu kriz zamanıdır!
Bu geri dönüştür.
Kaygan.
Oldukça kötü kokuyor!
Bu oldukça sığ.
Bu, bir trajedi.
Harika bir şey.
Bu hanım geç gelenlerden.
Mercanlar ışır.
Bulaşıcı bir hâl aldı.
giriyor
Yürüyor.
Bu kraliçe.
- Hava yağmurlu.
- Yağmur yağıyor.
- O, yemek yiyor.
- O yemek yiyor.
O geliyor.
O bekliyor.
- Bu bir mucize!
- Mucize!
O yepyeni.
O sessiz bir kişi.
O benim sınıf arkadaşım.
O bir şarkıcı.
O bayan bizim komşumuz.
Sadece doğru olmamakla kalmıyor, tehlikeli de
O çok akıllı.
O çok konuşur.
yani sıradan merdiven altı bir şirket de değil yani bu Zoom!
O konfor içinde yaşar.
Bizi kelimenin tam manasıyla öldürüyor.
Bunlar aynı şeyler.
Başlangıçta...
Güzel bir geceydi,
Basit bir formül ve buna
büyük destekçiler.
"Bu çok kısa"
Yükseliyorlar, dönüşüm geçiriyorlar.
Bir insan çabası.
Lagüne benziyor.
Sizi resmen içine emiyor.
Deniz minaresinden olmalı!
Bu bir çıngıraklı yılan.
değişiyor
Çok büyük bir fırsat.
ve o bir pislikmiş gibi.
...kışın başları.
Atışıyorlar.
Alışık olduğu bir eylem bu.
Hayat doludurlar.
Işıklardan faydalanıyorlar.
Şimdiden sızlamaya başladı.
Tam da burada yaşanıyor.
Zor konular onlar
Bu hepimizin içinde olan bir şey.
Ama çok eski bir yer.
Şiddetli yağmur yağıyor.
O kanepenin üzerinde.
O bize Fransızca öğretir.
O çok akıllıdır.
O senin kadar uzun boylu.
Geç oldu.
- O Fransalıdır.
- O Fransalı.
O çok güzel.
O John'un elması.
O çok yetenekli.
O bir elma yiyor.
O Almanca konuşur.
O Lehçe konuşur.
Evet o kızgın.
Bana kötü davrandı.
Onun başı belada.
O intikam istiyor.
O dindar bir Katolik.
O şimdi hazır.
- O masada.
- O masanın üzerinde.
Çok pahalı!
- O harika bir fikir.
- Harika bir fikir.
O, benim ablam.
O çok büyük.
O çok çok uzakta.
O, banyoda.
O koşmayı sever.
O okumayı sever.
O bir deha.
Yine yağmur yağıyor!
O, çocukları sever.