Examples of using "أليس" in a sentence and their turkish translations:
Değil mi?
Değil mi?
Alice gülümsedi.
- Yorgunsun, değil mi?
- Siz yorgunsunuz, değil mi?
Hiç paran yok mu?
Alice, toplantıda mevcut değildi, değil mi?
Kurallara göre belden aşağı vuramamak,
Yani biraz saçma değil mi?
Ne kadar harika?
hala daha öyle değil mi sanki
ayıp değil mi bu yahu
Alice'i sevmiyorum.
Harika, değil mi?
Sen bir filozofsun, değil mi?
Boşanmak istiyorsun, değil mi?
okulun öncelikleri arasına öğrencilerin
Yani kendi ölümümüz üzerinde
Ama oldukça çılgın bir yer, değil mi?
Güzel, değil mi?
Bunlar nefret değil mi?
Aşk daima bir sığınak değil midir?
Şey değil mi bu
bugün olduğu gibi, değil mi?
Yüzebilirsin, değil mi?
Sen casus değilsin, değil mi?
O gelmeyecek, değil mi?
Geç kalmayacaksın, değil mi?
Dans edebilirsin, değil mi?
Bunu tamir edebilirsin, değil mi?
Sen sinirlisin, değil mi?
Kaybedeceğiz, değil mi?
Bill kazanacak, değil mi?
Yalan söylüyorsun, değil mi?
Yumi mutlu, değil mi?
O siyah değil mi?
Haklıyım, değil mi?
Arabayla geldin, değil mi?
Harika bir manzara, değil mi?
Biz Tom'a sormamalı mıyız?
Sen onları tanıyordun, değil mi?
Onu durdurdun, değil mi?
Bu, kurallara karşı değil mi?
Sen iyi yüzersin, değil mi?
O, genç değil, değil mi?
Sen Jim'sin, değil mi?
Çok erken ayrılıyorsun, değil mi?
Ben senin karınım, değil mi?
İngilizceyi seviyorsun, değil mi?
Evin fotoğrafını hatırlıyorsunuz değil mi?
Zaten kendisi söylemiyor mu,
buraya doğru yer değiştirmedik.
Her seferinde işe yarıyor, değil mi?
İyi gibiydi, değil mi?
Bizim için harika.
Kulağa bir başarı hikâyesi gibi geliyor, değil mi?
Tabii bu durumu daha iyi hâle getirmiyor.
Bu gerçekten dâhice bir fikir.
günümüzde de hala aynı değil mi
başka yok yani değil mi başka yok!
posta,telefon,telgraf değil mi?
kuzey kutbu, kuzey kutbu değil mi?
- Ayakkabılarını temizledin, değil mi?
- Ayakkabılarını sildin değil mi?
Mary Japonya'yı sever, değil mi?
Bu yer geniş, öyle değil mi?
O burada değil, değil mi?
Dans edebilirsin, öyle değil mi?
Aptal değilim, değil mi?
Hava harika, değil mi?
- O gerçekten zeki, değil mi?
- O sahiden zeki, değil mi?
- O gerçekten akıllı, değil mi?
- O sahiden akıllı, değil mi?
Yarın konuşma yapıyorsun, değil mi?
Benimle alay ediyorsun, değil mi?
Turistlerden nefret ediyorsun, değil mi?
Bir şeyi unutuyorsun, değil mi?
Alice muhtemelen gelebilir.
O, portakalları sever, değil mi?
Tom Mary'yi tanıyor, değil mi?
Oldukça unutkansın, değil mi?
Mary harika bir aşçı, öyle değil mi?
Şimdiye kadar, oldukça iç karartıcı, değil mi?
o kadar da zor bir durum değil, haksız mıyım?
Bu kişisel bir iyilik değil, değil mi?
Zaten esas mesele de bu değil mi?
Oldukça benzerler.
İkincisi, alan. Alan kısıtlı, değil mi?
neden! hala daha öyle değil mi
çok güzel günlerdi değil mi?
yahu eğitimde sanki biraz kolaylık sağlamıyor mu?
teknoloji olarak ileride olduğunu düşünüyoruz değil mi
Tek amaçları geçim derdi ve yiyecek, değil mi?
Herkes oraya gitti, değil mi?
Sen Nick'i küçümsüyorsun, değil mi?
Mağaza büyük değildi, değil mi?
Çektiğin kart bir kırmızıydı, değil mi?
Sen Tom'un arkadaşısın, değil mi?
Yarın meşgul olacaksın, değil mi?
Ne yaptığını bilmiyorsun, değil mi?
Kocanı memnun etmeyi seversin, değil mi?