Examples of using "كذلك" in a sentence and their turkish translations:
Oldukça benzerler.
Ben bir feministim.
Hala da öyleler.
Aynı şekilde sizlerin de var.
Değil mi?
Değil mi?
Öyleler.
Değil mi?
Bence öyle.
O da gidecek, değil mi?
Ben de seni seviyorum.
Öyle olsun!
- Yorgunsun, değil mi?
- Siz yorgunsunuz, değil mi?
Hayır.
Öyle değil.
Ama bilmeliyiz.
Öyle olabilir.
Ama pitonlar da öyledir.
Değildi.
hala daha öyle değil mi sanki
Harika, değil mi?
Öyle değildi.
Boşanmak istiyorsun, değil mi?
sebebi öyle olması.
Her zaman böyleydi,
Evet, ayrıca faydalı.
Bakın, alev de ona göre hareketleniyor.
Bunu da yiyebilirsiniz
Ve biz de böyle yapacağız.
ta ki işe yaramayana kadar,
Güzel, değil mi?
Öyle değildi.
Sıkı çalışarak gerçekleştirilir.
Boynumdan soktu.
bugün olduğu gibi, değil mi?
Yüzebilirsin, değil mi?
Sen casus değilsin, değil mi?
O gelmeyecek, değil mi?
Geç kalmayacaksın, değil mi?
Dans edebilirsin, değil mi?
Bunu tamir edebilirsin, değil mi?
Sen sinirlisin, değil mi?
Kaybedeceğiz, değil mi?
Bill kazanacak, değil mi?
Yalan söylüyorsun, değil mi?
Yumi mutlu, değil mi?
Haklıyım, değil mi?
Arabayla geldin, değil mi?
Harika bir manzara, değil mi?
Sen onları tanıyordun, değil mi?
Onu durdurdun, değil mi?
Cathy de gitti mi?
Sen iyi yüzersin, değil mi?
O, genç değil, değil mi?
Ben de.
Sen Jim'sin, değil mi?
Çok erken ayrılıyorsun, değil mi?
Ben senin karınım, değil mi?
İngilizceyi seviyorsun, değil mi?
Ama bu hiç öyle değil.
ve bugün bile bu değişmedi.
Evin fotoğrafını hatırlıyorsunuz değil mi?
buraya doğru yer değiştirmedik.
Fakat bütün kültürler öyle değil.
Bize öyle gelmiyor
Bir de sosyal medya var.
Alan: Evet öyle (Gülüşme)
Ta ki anlayana kadar.
Her seferinde işe yarıyor, değil mi?
Kolaylaşmıyor diyorum onlara,
İyi gibiydi, değil mi?
Ama ya öylelerse?
Bizim için harika.
Kulağa bir başarı hikâyesi gibi geliyor, değil mi?
Tabii bu durumu daha iyi hâle getirmiyor.
Bu gerçekten dâhice bir fikir.
Ama suya da ihtiyacımız olacak.
matematik ve yazım testleri de dâhil.
başka yok yani değil mi başka yok!
posta,telefon,telgraf değil mi?
- Ayakkabılarını temizledin, değil mi?
- Ayakkabılarını sildin değil mi?
Mary Japonya'yı sever, değil mi?
Bu yer geniş, öyle değil mi?
O burada değil, değil mi?
Dans edebilirsin, öyle değil mi?
Bay Esperanto iyi, değil mi?
Bugün meşgulsün, değil mi?
Aptal değilim, değil mi?
Diane senin de üvey kız kardeşin.
Hava harika, değil mi?
- O gerçekten zeki, değil mi?
- O sahiden zeki, değil mi?
- O gerçekten akıllı, değil mi?
- O sahiden akıllı, değil mi?
Yarın konuşma yapıyorsun, değil mi?
Onun arkadaşıyım ve öyle kalacağım.
Benimle alay ediyorsun, değil mi?
Turistlerden nefret ediyorsun, değil mi?