Examples of using "دائمًا" in a sentence and their turkish translations:
hep iş değiştirdim, hep alan değiştirdim.
bu hep böyle oldu.
Her zaman sana geri dönecekler.
Onu sık sık görüyor musun?
Sevgi için her zaman değer.
hislerin baskın çıktığını söylüyor.
Doğa her zaman kendini yeniliyor
Bu her zaman bu şekilde olmuştur.
her zaman uzakta bir şey.
ve bu, her zaman böyleydi.
Her zaman ayrıcalıklı olduğumu biliyordum.
Yine de benim en büyük fanımdı.
biz onu hep gülen adam olarak tanıdık
Sizin de çevrenizde mutlaka bir mühendis vardır
Bunu kendime her zaman yapıyorum.
Ancak şansın rüzgarları daima oradadır,
Her zaman gizemli karakterleri daha çok sevdim.
Her zaman seveceğim sensin.
- Kışın ben her zaman grip oluyorum.
- Kışın her zaman nezleye yakalanırım.
Mary her zaman başkalarını düşünür.
Hep yanındaydım ve oradaki profesyonellerden şunu rica ettim:
Şirket olarak hem yatırımcılara kâr sağlayarak
Evrenin her zaman önümde olacağını söylerken ne demeye çalıştın?”
Fakat ilk bakış her zaman ikinci bir bakışı gerektirir.
İnsanlar tepki gösterecekler ve istediklerini yapacaklar.
ama olan hep halka oluyordu
Tek eşlilik bizim kültürümüzde her zaman yer edindi
hep başkasının parasıyla hep bir yatırımlar yapıyor
İnsan her zaman vakit bulabilir.
Ben her zaman aynı şeyi duymaktan bıktım.
Sürekli online olduğumuz bir toplumda yaşıyoruz
Ama en gürültülü olan her zaman en kırmızı olan değildir.
Ama durum, her zaman böyle değildi
Günümüzün kanayan yaralarını
biz hep batıdan doğacak düşüncesiyle
Leonardo ile Michelangelo arasında hep bir sürtüşme var
her zaman kendi kuvvetlerinin yeri ve gücü hakkında güncel bilgilere sahip olmasını sağladı ...
daha sonra ki bütün işlerinde de kendisine hep bir tane yatırımcı buluyor
ve hep toplantıların canlılık kaynağıydı.
hep mi aynı kalacak acaba
bizim hep filmlerimize konu olan da bu türlerdir
, her zaman bir astronot arkadaşının doldurduğu bir pozisyon
her zaman başarabilen bir arkadaşı vardır.
Kobralar her zaman çok tetiktedirler.
Ama bizim eğitim sistemimiz devamlı solu çalıştırıyor.
Fakat bunun her zaman böyle olmadığını da öğrendim.
virüs her zaman laboratuvar ortamında üretilecek bir şey de değildir.
Biz her zaman işe giderken postaneye yakın yürürüz.
Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.
fakat o güne kadar bu ödül daim bu ödül jönlere veriliyordu
Amerika'nın yaptığı İsrail'in yaptığı Rusya'nın Çin'in birilerinin yaptığı proje diyoruz hep
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
Kısacası, her hikâyede kahramanlar ve kötüler vardır.
tekrar cami yapacağım, cami olmalı gibi tartışmalar hep yapıldı
Ay'a gerçekten gidilip gidilmediği hep sorgulanmakta
"Sana gelince, Soult, sadece - her zaman yaptığın gibi davran" dedi .
gibi aktif, saldırgan ve zekiydi. Saalfeld'de, Prens Louis Ferdinand'ın komuta ettiği bir Prusya tümenini bozguna uğratarak
Grande Armée, Rusya'nın derinliklerine doğru ilerlerken, Ney her zaman aksiyona yakındı
bize yüksek enerji lazım diyerek insanlara sürekli aşağılayıcı laflarda bulunduğunu biliyoruz
Nisan ayında, her zamanki gibi açık sözlü olan Ney, Napolyon'u pozisyonunun
Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.