Examples of using "الطبيعة" in a sentence and their turkish translations:
Doğayla, doğanın değişimiyle, iklim değişikliğiyle
Doğa ise kendini temizliyor
ve meydan okuyan koruyucu bir türün
Aniden açılmış bir kalp uyanık, canlı ve aksiyonu ister durumdadır.
ve doğada herhangi bir bitkinin
doğa için o kadar çok önemlidir ki yarasalarla
Doğa her zaman kendini yeniliyor
Doğaya saygısızlık.
doğanın zekâmız karşısında çok zayıf olduğu anlayışı...
Tamam, bırakalım da doğa işini yapsın.
Şamanizm'e göre doğa çok önemlidir
Doğa sürücüsüz bir araba gibi.
bu da doğa karşıtı demek
doğanın ustalıkla yaptığı bu şekiller
Resmen doğanın içindeydiler.
Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda
plastikten doğal materyallere,
Son olarak, Aydınlanma insan doğasına aykırı mı?
Doğada, bu genellikle kötü bir işarettir.
o hayvanlar doğada yaşayamayıp
doğada bulduğu meyvelerden sağlar
Bu, doğanın tüm canlıları donattığı sağlıklı bir bencillik.
Bu kötü bir karardı. Doğayla savaşmaya çalışmayın!
Ve bu sadece sanat ve doğayla kısıtlı kalmaz.
yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut
doğada bunun gibi olaylar sürekli ve çok fazla oluyor aslında
fakat doğadaki her şey gibi bir yere sahiptir.
bir natüralistin yalnızca doğada özgür olmasıdır.
çünkü kadın eskiden bu yana doğayla ilişkilendiriliyor.
Ağaca mı tırmanayım, çevrede ipucu mu arayayım?
Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?
Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.
doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.