Translation of "نفسها" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "نفسها" in a sentence and their turkish translations:

خطورة الكلمات نفسها،

kelimenin kendisinin tehlikesi,

تنظف الطبيعة نفسها

Doğa ise kendini temizliyor

وفكّرتْ بينها وبين نفسها،

ve kendi kendine

لكن... إنّها الفرضيّة نفسها

Neyse... Bunun için yine

رأيت الظاهرة نفسها تحدث.

aynı olayın yaşandığını gördüm.

المواقع نفسها هي معجزات.

Şantiyeler mucizedir.

‫متروكة لتذود عن نفسها.‬

Kendi başlarının çaresine bakacaklar.

الأجسام الجليدية مذنب نفسها

buzlu nesneler kuyruklu yıldızın ta kendisi

تجدد الطبيعة نفسها دائمًا

Doğa her zaman kendini yeniliyor

هي حاولت قتل نفسها.

Kendini öldürmeyi denedi.

سلّمت ليلى نفسها للسّلطات.

Leyla içine kapandı.

ولم تقلل من قيمة نفسها.

ve kendini hiç değersiz görmemişti.

‫تؤمّن الجراء الصغيرة نفسها بعددها.‬

Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.

البدلة التي سأرتديها هي نفسها

Giyeceğim takım,

تزن 100 مرة من نفسها

kendinden 100 kat ağırlığındaki

- حاولت قتل نفسها.
- حاولت الإنتحار.

O, kendini öldürmeye teşebbüs etti.

فُتحت البوابة من تلقاء نفسها.

Kapı kendisi açıldı.

تتحدث الموسيقى الجيدة عن نفسها.

İyi müzik kendisi için konuşur.

آمل أن تنعلموا هذه الدروس نفسها.

umarım, siz de aynı üç dersi alırsınız.

نظرت ماري إلى نفسها في المرآة.

Mary aynada kendine baktı.

تحاول عندها إقناع نفسها بأن الوصفة مناسبة،

Dozun aslında doğru olduğundan neredeyse emin -

ولكن ماذا لو شككنا في النظرية نفسها؟

Bu önermenin kendisini sorgularsak,

تكشف لنا الطبيعة عن نفسها بطرق فريدة

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

قامت بالتقوقع حول نفسها ضمن فقاعة معلومات.

Kendini bir bilgi baloncuğuyla çevreledi.

ولكن يبدأ حيث تبدأ عملية الشفاء نفسها.

İyileşme asıl burada başlar.

وجدت قوات حنبعل نفسها تقاتل العواصف الثلجية

Hannibal'in kuvvetleri kendilerini ağır tipilerle savaşır halde buldular.

أطلقت ليلى النّار على نفسها في الرّأس.

- Leyla kendini kafasından vurdu.
- Leyla kendi kafasına ateş etti.

" كيف يمكنها أن تكون متأكدة تمامًا من نفسها؟

"Kendinden nasıl bu kadar emin olabiliyor?

لذلك سارة تعتقد بأنها هي نفسها الشخص الأفضل.

bu yüzden Sarah kendisinin en iyi insan olduğunu düşünüyor.

ومع ذلك، علّمت هذه المرأة نفسها القراءة والكتابة،

Yine de bu kadın kendi kendine okumayı ve yazmayı öğrenmiş

باختصار ، هذا الفيروس موجود بالفعل في الطبيعة نفسها

yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut

هذه هي الأسطوانة نفسها التي كنت أبحث عنها.

Bu benim aradığım gerçek CD.

تبادل فاضل و دانية رقميهما في اللّيلة نفسها.

Fadil ve Dania o aynı gece numaralarını değiştirdiler.

يقول ألبرت أينشتاين: "مرة أخرى معي ليست هي نفسها"

Benimle bir başkasının zamanımız aynı değil diyor Albert Einstein

وقسمت هيئة الأركان نفسها ، برئاسة المساعد الأول اللواء جنرال ،

Ve Birinci Binbaşı Général başkanlığındaki genelkurmay

لا أدرى متى بدأت جين بعلاج نفسها بنفسها، لكنها فعلت ذلك

Janie ne zaman kendi kendine ilaç kullanmaya başladı bilmiyorum ama yapmış.

‫لكن إن تم إزعاجها أو استفزازها‬ ‫فإنها ستدافع عن نفسها بالتأكيد.‬

ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.

ليست هي نفسها التي أتيتم بها من ميدان تايم سكوير قبل قليل.

birkaç dakika önce Times Meydanı'ndan buraya geldiğinizdeki bedenler değiller.

‫ما يجعل تلك القاتلة الجميلة أكثر خطورة‬ ‫هو قدرتها على إخفاء نفسها.‬

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.

فاِنه ليس بحاجة الى الخلايا العصبية نفسها، لذا ستكون في حالة سكون.

aynı nöronlara ihtiyaç duyulmaz bu yüzden sessiz kalırlar.

‫يكشف التصوير الحراري خطة مميزة.‬ ‫تفصل اللبؤة نفسها عن الجماعة غير المنظمة.‬

Termal görüntüleme, şahane bir stratejiyi gözler önüne seriyor. Dişi aslan, intizamsız sürüden ayrılıyor.

علاوة على ذلك ، فإن هذا النمط من كمال سونال هو الأناركية نفسها

üstelik Kemal Sunal'ın bu tarzı anarşizmin ta kendisi

‫يمكنها أن تسكب نفسها عبر صدع صغير.‬ ‫ويبدو أن السلطعون يشعر بها‬

Kendini küçücük bir çatlaktan sokabiliyor. Yengeç onu hisseder gibi oldu

لبلدن او ضد لما اختلفوا على كيف بدن البلد ونسيوا البلد نفسها

aidiyetlerini değerlendirdiklerinde ikisini de kaybettiler. ya da buna karşı, ülkenin nasıl göründüğü konusunda anlaşmazlığa

في حين أن القوانين في هذه القضية كانت هي نفسها لمدة 85 عاما

85 yıldır bu konudaki yasalar aynıyken

‫المحمية بمساحة كبيرة من غابة عشب البحر.‬ ‫لأن الغابة نفسها تخمّد قوة الموجة.‬

çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.

‫ولفّتها حول نفسها كعباءة فريدة‬ ‫ثم بدأت تحدّق بي من تلك الفتحة الصغيرة.‬

etrafına sararak olağanüstü bir pelerin oluşturdu ve aradaki küçük boşluktan bana baktı.

- كثير من الشباب يميلون إلى ارتكاب الأخطاء نفسها.
- كثير من الشباب يميلون إلى ارتكاب الأخطاء ذاتها.

Birçok genç erkek, aynı hataları işleme eğilimindedir.

‫يمكنها أن تستخدم هذه الكماشات الصغيرة‬ ‫لتمسك أجزاء من الأنقاض المرجانية‬ ‫وتضع طحالب عليها لمساعدتها‬ ‫على تمويه نفسها،‬

Küçük kıskaçlarıyla mercan döküntülerini ve yosunları üzerlerine getiriyorlar, kamufle oluyorlar,

- لا أحب اللعب معه. نحن نفعل دائماً الأشياء ذاتها.
- لا أحب اللعب معه. نحن نفعل دائماً الأشياء نفسها.

Onunla oynamayı sevmiyorum. Her zaman aynı şeyleri yapıyoruz.