Translation of "بعيدًا" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "بعيدًا" in a sentence and their turkish translations:

ووضعتْ المسدّس، وذهبتْ بعيدًا.

Silahı indirdi ve yürüyüp gitti.

لم يكن ذلك بعيدًا

çok da uzak değildi yani

الذي أبقى الأطفال بعيدًا بالفعل،

ve bu duvarın nasıl çocukları dışarıda tuttuğunu

حرفيًّا، تُدفع بعيدًا عن القصة.

Kelimenin tam anlamıyla anlatıdan çıkarılıyor demek istiyorum.

ثم طار بعيدًا بسرعة كبيرة.

sonra inanılmaz bir hızla uzaklaştı.

‫وتتموضع بحذر بعيدًا عن القطيع.‬

Kendini dikkatlice antilop sürüsünün uzak ucuna konumlandırıyor.

‫وتسقط الأصداف المتبقية،‬ ‫وتهرب بعيدًا.‬

Kalan kabukları bıraktı ve hızlıca uzaklaştı.

نظرت بعيدًا حتى أستطيع تمالك نفسي

Kendimi kaybetmemek için yüzümü çevirmem gerekiyor.

تقود تفكيرنا بعيدًا عن الحكم الصحيح.

sistematik bir eğilim olduğunu biliyor olabilirsiniz.

ونحن حتى لسنا بحاجة للنظر بعيدًا.

ve o kadar uzağa bakmamız gerekmiyor.

‫وتنطلق وتذهب بعيدًا.‬ ‫وتمشي على قدمين.‬

Uzun adımlarla yürüyüp gidiyor. İki ayak üstünde duruyor.

قلبه الصلب يساعده على الطيران بعيدًا ،

Sert çekirdeği uzak mesafeden uçmasına yardımcı olur,

ولكن بدلًا من النظر بعيدًا وكشف المحيط،

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

الأخطبوط الدفاعي يحاول المواجهة بعيدًا عن المهاجم

Savunmacı ahtapot, kavgadan kaçınmanın bir yolu

نحن بحاجة إلى طموح بعيدًا عن الغطرسة.

Kibirlenmeden hırslanmamız lazım.

في هذا الصدد ، كنا بعيدًا عن الشامانية.

Bu konuda ise Şamanizm'den uzak kalmışız

‫تحاول سمكة القرش التخلص منها وتسبح بعيدًا.‬

Köpek balığı onu üstünden atmaya çalışıyordu.

وإذا كان الكويكب بعيدًا بما فيه الكفاية ،

ve eğer asteroit yeterince uzaktaysa,

وأي معلومة لا تتوافق مع الصورة، نرميها بعيدًا.

Resme uymayan her türlü bilgiyi atarız.

لكن في هدوء شقّتي، بعيدًا عن مرأى معلّمتي،

Ancak dairemizin sessizliğinde, öğretmenimin bakışlarının dışında

فلنستخدم هذه الأدوات للنظر بعيدًا عبر الزمن لكشف المستقبل.

zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

في نفس اللحظة التي تحاولون فيها اصطياده، يطيرُ بعيدًا.

Onu yakalamaya çalıştığınız anda uçar gider.

بعيدًا عن العمل كاالعادة بأنه لا وجود ليوم الغد.

rahatlık alanınızdan çıkmanızı istiyorum.

هي أن المعالجة تضع أصابعها بعيدًا عن وجهي بـ12 إنش

terapist parmaklarını yüzünden 15 ila 30 cm kadar uzakta tutacak

في ذلك الوقت ، كان بعيدًا عني الآن تقدمت بمرور الوقت

O an zaman benden artık uzaklaştı ben zaman içerisinde ilerledim

أصبح الأمر يبدو كما لو أن القصة تُدفَع بعيدًا عن الطريق،

hikâyeler yoldan çıkarılıyor gibi görünüyor.

طارت تلك الكرة بعيدًا بما يكفي لتجاوز الأشجار والهبوط أمام الكرة الخضراء.

Bu top ağaçların üzerinden geçip yeşilin önündeki topraklara yetecek kadar uçtu.

الحقيقة هي أن هناك الكثير من الأسباب التي تجعل لاعبي الغولف يصطدمون بالكرة بعيدًا.

Gerçek şu ki, golfçüler topa daha fazla vurarak neden birçok sebebi var.

ضرب الكرة بعيدًا يعني أن لاعبي الغولف يمكنهم تحريك الكرة فوق العقبات المصممة لجعل اللعبة صعبة.

Topa çok fazla vurmak, golfçülerin oyunu zorlaştırmak için tasarlanmış engellerin üzerinden topu uçurabileceği anlamına gelir.