Translation of "كبيرة" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "كبيرة" in a sentence and their turkish translations:

كبيرة جدا.

çok büyüktür.

إنه يوفر مساحة عيش كبيرة ومساحة مختبر كبيرة،

Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor

لذلك منفعة كبيرة.

Büyük bir avantaj.

-قارة كبيرة ومتنوعة-

bir öbek halinde birleştiriyor

‫المساحة ليست كبيرة.‬

Çok alan yok.

يعطي عقوبات كبيرة

çok büyük cezalar veriyor

يعطون عقوبات كبيرة

çok büyük cezalar veriyorlar

أنت جريدة كبيرة

ula o kadar büyük gazetesiniz siz yahu

كانت غرفة كبيرة.

O çok büyük bir odaydı.

يتحدث بسرعة كبيرة.

O çok hızlı konuşur.

إنها كبيرة جداً.

O çok büyük.

عائلتي ليست كبيرة.

Ailem çok büyük değildir.

لدي عائلة كبيرة

Benim büyük bir ailem var.

هذه الكلاب كبيرة.

Bu köpekler büyük.

نيويورك مدينة كبيرة.

New York büyük bir şehir.

وعندما نزلنا خطوة كبيرة،

at büyük bir adım attı

هنالك أهمية كبيرة لهذا.

Bu önemli bir avantaj.

وليست الرشوة كبيرة هنا،

Burada bahsedilen rüşvet değil

‫إنها أفعى كبيرة، انظر.‬

Büyük bir yılan, baksanıza.

أصواتنا مخاطرة مالية كبيرة.

bizim seslerimiz büyük bir finansal risk demek.

لكنها أيضاً فرصةٌ كبيرة.

Ayrıca büyük bir fırsat da.

‫لكن لديه مشكلة كبيرة.‬

Ama büyük bir sorunu var.

‫يتعرض لتحديات كبيرة حاليًا.‬

...daha şimdiden baştan tanımlanıyor.

ستكون هناك مسافة كبيرة

büyük bir mesafe olacaktır

يتصرفون بسرعة كبيرة وسريعة

çok seri ve hızlı hareket ederler

كبيرة بما يكفي لوحدهم -

Kendi başlarına yeterince büyük -

كيوتو ليست كبيرة كأوساكا.

- Kyoto Osaka kadar büyük değildir.
- Kyoto, Osaka kadar büyük değildir.

يركض توم بسرعة كبيرة.

Tom çok hızlı koşar.

طوكيو هي قرية كبيرة.

Tokyo büyük bir şehir.

عملت غلطة كبيرة بالفحص

Testte kötü bir hata yaptım.

وفاته خسارة كبيرة لشركتنا .

Onun ölümü, firmamız için büyük bir kayıptır.

أسكن في مدينة كبيرة.

Ben büyük bir şehirde yaşıyorum.

و فرص كبيرة محتملة

Ama krizlerin sunduğu fırsatların da farkındalar.

هذه خريطة كبيرة لألمانيا.

İşte Almanya'nın büyük bir haritası.

هناك سوق كبيرة للقهوة.

Kahve için büyük bir pazar var.

ورث جون ثروة كبيرة.

John büyük bir serveti miras olarak aldı.

هذه مشكلة مجتمعية كبيرة جداَ,

Bu muazzam bir toplumsal sorun ve

بشكل عام مشكّلة سحابة كبيرة

Buna büyük bir kuş bulutu da denilebilir.

‫في لحظة ذات أهمية كبيرة.‬

Çok şey ifade eden böyle bir zamanda

ثم طار بعيدًا بسرعة كبيرة.

sonra inanılmaz bir hızla uzaklaştı.

هذه مهمة كبيرة، من المفهوم،

Bu büyük bir iş

بطبيعة الحال لديها ميزانية كبيرة

e tabi haliyle büyük bütçeli oluyor

ويعيشون في مستعمرات كبيرة جدًا

ve çok büyük koloniler halinde yaşıyorlar

بعض الأنواع لها أجنحة كبيرة

bazı türlerin kanatları da büyüktür

كانت خطوة كبيرة لإنساني الصغير

Bu benim için küçük insanlık için büyük bir adım diyordu

أبل كانت شركة كبيرة الآن

Artık Apple büyük bir şirketti

العالم كله يمر بأزمة كبيرة

Tüm dünya büyük bir kriz yaşıyor

وليست لدي ضغوط مالية كبيرة.

Öyle büyük ekonomik sıkıntım da yok.

‫وأن يتمتع بثقة كبيرة بنفسه،‬

inanılmaz bir öz güven...

انتبه! هناك حفرة كبيرة هناك.

Dikkat et! Orada büyük bir çukur var.

لديه أسرة كبيرة لتتكفل به.

Onun geçindirecek büyük bir ailesi var.

التقط سمكة سلمون مرقط كبيرة.

Büyük bir alabalık yakaladı.

ولما علينا أخذه بجدية كبيرة ؟

Ve neden bu kadar ciddiye almamız gerektiği için.

لكن العواقب المحتملة كبيرة جدا

ancak potansiyel sonuçlar çok büyük

كبيرة بما يكفي لتدمير المدينة

bir şehri yok edecek kadar büyüktür

الطاولة لا تأخذ مساحة كبيرة.

Masa çok yer işgal etmiyor.

هو ينتمي إلى عائلةٍ كبيرة.

O büyük bir aileye ait.

هذا المكتب يأخذ مساحة كبيرة.

Bu masa çok fazla yer kaplar.

لقد وقعت في ورطة كبيرة.

Başım büyük bir belada idi.

باستخدام أشياء ضخمة، صناديق كبيرة، حيوانات.

geçebileceğimi söylüyor.

خضعت أدمعتنا إلى طفرة جينية كبيرة،

beynimiz büyük bir genetik mutasyona uğradı

رأيت ما أخبرني به شجاعة كبيرة.

Gördüm ki bunları anlatmak inanılmaz bir cesaretti

ولم يُقامروا للحصول على مكافآت كبيرة.

risk almada iyi olabilirlerdi.

‫وفي الغابة يُعتبر هذا...‬ ‫خسارة كبيرة.‬

Ve bu, ormanda büyük bir kayıp.

‫هذه مجازفة كبيرة، أؤكد لك هذا.‬

Bunun yüksek riskli seçenek olduğunu söyleyebilirim.

وصنعنا باقة كبيرة من الشعر المستعار

büyük bir neon peruk koleksiyonu kurdum

معاً، يمكننا إنهاء الحبس بأعداد كبيرة.

birlikte bu toplu hapsedilmeyi sona erdirebiliriz.

لأنني أعتقد أننا لدينا مشكلة كبيرة.

çünkü büyük bir sorunumuz olduğunu düşünüyorum.

الغنيمة كانت كبيرة، خاصة المعدات العسكرية

Yüksek oranda ganimet ele geçiriliyor, özellikle askeri ekipman.

‫ما يساوي 9 فطائر بيتزا كبيرة.‬

Dokuz büyük pizzaya eşdeğer.

‫تفصلها مسافة كبيرة عن مصب النهر.‬

Haliçten iyice uzaklaştı.

‫ما زال الحطام على مسافة كبيرة.‬

Enkaz hâlâ çok uzakta.

‫ولكن يجب أن نغطي مساحة كبيرة.‬

Ama katetmemiz gereken çok yol var.

انتشر بسرعة كبيرة: 10 ملايين مشاهدة.

10 milyon görülmeyle süper viral oldu.

في الواقع تضمنت رسائل كبيرة لنا

bize büyük mesajlar içeriyordu aslında

أستطيع أن أرى مساحة كبيرة جدا

ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

ألا توجد فجوة كبيرة في الثانية؟

Bir saniye arada büyük bir uçurum yok mu?

هناك مجموعة كبيرة جدا تؤمن بها

buna inanan çok büyük bir grup var üstelik

لأن التوهين المغناطيسي يتقدم بسرعة كبيرة

çünkü manyetik zayıflaşma çok hızlı ilerliyor

أصبحت كيراباي تحظى بشعبية كبيرة جدًا.

Kerabai çok ünlendi.

‫هناك مسافة كبيرة لتصل إلى الوكر.‬

Yuvasına çok mesafe var.

سقطت قنبلة كبيرة، وفقد كثيرون حياتهم.

Büyük bir bomba düştü ve çoğu insan hayatını kaybetti.

لم يكن بمقدوره الركض بسرعة كبيرة.

O, çok hızlı koşamadı.

كان يحمل علبة كبيرة بين ذراعيه

Onun kollarında büyük bir kutu vardı.

لا يزال هناك مساحة كبيرة للمسح

Hala araştırılacak çok yer var

أمي وأبي عندهما مزرعة كبيرة هناك.

Babamın ve annemin orada büyük bir çiftliği var.

فرش شقة جديدة يقتضي نفقات كبيرة.

Yeni bir daireyi döşemek büyük harcamalar gerektirir.

المدينة تكتسب شعبية كوجهة سياحية كبيرة .

Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.

واحد عادي، وآخر يحمل لافتة كبيرة تقول،

Biri normal taksi, diğerinin üstünde ''Bu taksinin sürücüsü

48 عبوة من الحفاضات القطنية كبيرة الحجم،

her bir pedin bir mendil paketi

أشعر بخيبة أمل كبيرة في الأكاديمية كذلك.

Akademide de kendimce bir umut kırıklığına uğruyorum.

‫إنها منتشرة بأعداد كبيرة في بعض الأماكن.‬

Bazı yerlerde çok fazlalar, sayıları inanılmaz.