Translation of "بسرعة" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "بسرعة" in a sentence and their turkish translations:

- يتكلم بسرعة.
- يتحدث بسرعة.

O hızlı konuşur.

وافقت بسرعة

çok çabuk evet demiştim.

‫نمضي بسرعة!‬

Hızlı gidiyoruz!

يتفاعلون بسرعة

çabuk tepki gösterirler

تعالَ بسرعة!

Çabuk gel!

- بسرعة.
- أسرعا.

Acele et!

تحدثت بسرعة.

O, hızlı şekilde konuştu.

تعال بسرعة.

Çabuk gelin.

فعلته بسرعة.

Ben onu çabucak yaptım.

- يتكلم بسرعة.
- إنه سريع الكلام.
- يتحدث بسرعة.

O hızlı bir konuşucu.

- أخبرني ألّا أقود بسرعة عالية.
- قال لي ألا أقود بسرعة.
- نبهني ألا أقود بسرعة.
- نصحني ألا أقود بسرعة.
- نهاني عن القيادة بسرعة.

O, bana çok hızlı sürmememi söyledi.

‫الظلام يحل بسرعة!‬

Hava hızla kararıyor!

‫يطول الليل بسرعة.‬

Geceler hızla uzamakta.

بسرعة يا توم؟

Acele et, Tom.

لين تركض بسرعة.

Lynn hızlı koşar.

تقود بتي بسرعة.

- Betty hızlı araba sürer.
- Betty hızlı sürer.

بسرعة ، إلحق به.

Çabuk, onun peşinden koşun.

تتكاثر الفئران بسرعة.

Fareler hızla ürerler.

توم يتكلم بسرعة.

Tom ne kadar hızlı konuşuyor!

انتشر الخبر بسرعة.

Haber orman yangını gibi yayıldı.

يتحدث بسرعة كبيرة.

O çok hızlı konuşur.

هو يسوق بسرعة.

O,hızlı araba sürer.

عليك مساعدته، بسرعة!

Ona yardım etmelisin, çabuk!

لا تحكم بسرعة.

Çok hızlı hüküm vermeyin.

- أسرع.
- بسرعة.
- أسرعا.

Hızlı ol.

- عليك أن تتجهز بسرعة.
- يجب أن تجهز نفسك بسرعة.

Çabucak hazırlanmalısın.

أريد أن أوضحه بسرعة.

Hemen onu açıklamak istiyorum.

إن عالمنا يتغيّر بسرعة،

Dünyamız çok hızlı değişiyor

‫بسرعة، بينما النسر بعيد!‬

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

يحاولون أن ينمو بسرعة.

çabucak büyümeye çalışıyor.

‫يجب أن أزيله بسرعة.‬

Bunu temizlemem gerek.

بينما ينتشر الفيروس بسرعة

virüs hızla yayılırken

يتصرفون بسرعة كبيرة وسريعة

çok seri ve hızlı hareket ederler

اذهب بسرعة مثل الماء

Su gibi hızlıca git

لأننا أمة تنسى بسرعة

çünkü çabuk unutan bir milletiz biz

يستطيع توم الركض بسرعة.

Tom hızlı koşabilir.

يركض توم بسرعة كبيرة.

Tom çok hızlı koşar.

عد إلى المنزل بسرعة.

Çabucak eve git.

هي تتحدث بسرعة نسبيا

O nispeten hızlı konuşur.

هذا الكلب يركض بسرعة.

Bu köpek hızlı koşar.

إنها تتحدث بسرعة نسبياً.

O nispeten hızlı konuşur.

تأقلموا مع التغيير بسرعة.

Değişimler çabuk adapte oldular.

لا يمكنه الركض بسرعة.

O çok hızlı koşamaz.

أصلح المطورون العلة بسرعة.

Programcılar çabucak hatayı düzeltti.

عليك بمساعدته، و بسرعة.

Ona yardım etmek zorundasın ve çabuk olarak!

إنه يقود بسرعة عالية.

O çok hızlı araba sürer.

أنا لا أتكلم بسرعة.

Hızlı konuşmam.

جاك لا يقود بسرعة.

- Jack hızlı araba sürmez.
- Jack hızlı sürmez.

أكلت طعام الغداء بسرعة.

Ben çabucak öğle yemeği yedim.

لنذهب إلى هناك بسرعة.

Çabucak oraya gidelim.

صعد توم السلالم بسرعة.

Tom hızla merdivenlerden yukarı çıktı.

- سر بسرعة، أو إنّك ستفوّت القطار.
- إمش بسرعة، وإلا فاتك القطار.

Hızlı yürü yoksa treni kaçırırsın.

إذاً، لقد تغيّر عالمنا بسرعة.

Kısacası, dünyamız hızla değişti.

لكنها أحياناً كثيرة، تتحرك بسرعة.

Ancak çoğu zaman hızlı hareket ederler.

مرّت بسرعة يا شعبي العزيز.

O kadar çabuk geçti ki sevgili halkım...

‫حسناً، يقترب المدّ بسرعة الآن.‬

Tamam, gelgit gerçekten hızlı bir şekilde gelmeye başladı.

‫يجب أن أصل للشاطئ بسرعة.‬

Hızlıca kıyıya çıkmalıyım.

‫وإلا ستصيبني البرودة بسرعة شديدة.‬

Yoksa çok hızlı şekilde üşürüm.

‫إنها الأطراف التي تبرد بسرعة.‬

En önce üşüyen kısımlar, uzuvlardır.

‫سأقوم بهذا الأمر بسرعة وبكفاءة.‬

Hızlı olur, etkili olur.

الأنهار الجليدية لدينا تذوب بسرعة،

buzullarımız süratle eriyor

ثم طار بعيدًا بسرعة كبيرة.

sonra inanılmaz bir hızla uzaklaştı.

لم ينجح، تكيف كوتبوغا بسرعة

Sahte çekilme hilesinin işe yaramadığını anlayıp çabucak duruma adapte oldu.

والكربون الذي لا يتحلل بسرعة،

Hızlı ayrıştırılamadığı için de

يجب أن تساعدها و بسرعة!

Ona yardım etmelisin, ve çabucak!

يمكن لتوم أن يركض بسرعة.

Tony hızlı koşabilir.

- يتعلم بسرعة.
- هو سريع التعلم.

O hızlı öğrenir.

حالياً كل الأمور تحدث بسرعة.

Her şey çok hızlı gidiyor.

تستطيع السناجيب الركض حقاً بسرعة.

- Sincaplar gerçekten hızlı koşabilirler.
- Sincaplar gerçekten hızlı bir şekilde kaçabilirler.

أختي تستطيع السباحة بسرعة كثيرة.

Kız kardeşim çok hızlı yüzebilir.

طلبت منه ألا يقود بسرعة.

Ona çok hızlı sürmemesini rica ettim.

نُقِل سامي بسرعة إلى المستشفى.

Fadıl hastaneye yetiştirildi.

كانت ليلى تفقد الدّم بسرعة.

Leyla hızla kan kaybediyordu.

ساق سامي بسرعة إلى المستشفى.

Sami çabucak hastaneye geldi.

كلما بدأت باستباق أي حدث بسرعة ،

Bir olayla ilgili beklentiye girer girmez,

بسرعة إلى الأمام بعد أربع سنوات،

Dört yıl çabuk geçti,

‫هذه هي بكل تأكيد. تعال بسرعة!‬

Bu kesinlikle o, hadi çabuk!

‫والمشكلة هي أنه يتعبك بسرعة بالغة.‬

Ve bu insanı çok hızlı yoruyor.

‫حسناً، يجب أن نتخذ قراراً بسرعة.‬

Pekâlâ, hemen bir karar vermeliyiz.

ويتراسلون مستخدمين هواتفهم أثناء القيادة بسرعة،

araba sürerken mesaj yazıp hızlanmaları,

مع ذوبان الأنهار الجليدية لدينا بسرعة.

buzullarımız hızla eriyorken,

أو حتى بسرعة مضاعفة 3 مرات،

Ya da üç katı hızda

‫بسرعة تفوق الألف كيلومتر في الساعة.‬

...gezegenimiz karanlığa gömülür.

‫تنمو أفراخ النحام الكاريبي بسرعة شديدة.‬

Karayip flamingo yavruları çok hızlı büyür.

انتشر بسرعة كبيرة: 10 ملايين مشاهدة.

10 milyon görülmeyle süper viral oldu.

ومرة أخرى لأنها تتحرك بسرعة وبسرعة

ve yine seri ve hızlı hareket ettiği için

لأن التوهين المغناطيسي يتقدم بسرعة كبيرة

çünkü manyetik zayıflaşma çok hızlı ilerliyor

مروا بسرعة و بدون إلقاء نظرة.

Bir göz atmadan acele ettiler.

لم يكن بمقدوره الركض بسرعة كبيرة.

O, çok hızlı koşamadı.

آمل أن تأتي عطلة الصيف بسرعة.

Keşke yaz tatili çabuk olsa ve buraya gelse.

بدأ الدم يسيل بسرعة من وجهها.

Kan onun yüzünden çabucak sızdı.

ركض بسرعة أي ولد في الفريق.

O, takımdaki herhangi bir çocuk kadar hızlı koştu.

نقل سامي ليلى بسرعة إلى المستشفى.

Fadıl, Leyla'yı aceleyle hastaneye yetiştirdi.

تحولت بسرعة لتتطابق مع معايير الجمال الغربي،

Batı güzellik standardı haline geldiğini görüyoruz,