Examples of using "بالضرورة" in a sentence and their turkish translations:
- Bu mutlaka öyle değil.
- Öyle olması şart değil.
hala istedikleri yerde değiller.
tüm bu kötü sonuçlara yol açabilirler,
yanlış olmadığı gibi bir gereklilik aslında
aslında bize çok benziyor.
Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.
Erkeklerin kadınlardan fazla avantajı yoktu.
İlla böyle bir şeyin olması için
Bu belirli bir yerel yerin liderliği ve geleneksel bilgisini
İdealist ve belki de deneyimsiz bir üniversite mezunu olarak
Sahile ya da parka gitmek tehlikelidir ya da güvenlidir diyemeyiz.
Ben de bu durumla ilgili kendimden çok hoşnut değildim.
ama bu davranışların güzel sonuçlara neden olacağını veya başka faktörlerin
hemfikir olmadığım görüşlere karşı bağışıklık kazandırdığıydı,