Examples of using "الحقيقة" in a sentence and their turkish translations:
Bir de bu vardı tabii.
Gerçek bu.
- Sana doğruyu söyleyeceğim.
- Sana doğruyu söylüyorum.
Gerçeği söyle.
- Bana gerçeği söyle.
- Bana gerçeği anlat.
Ben gerçeği biliyorum.
Gerçek bu.
Bilgi veri değildir,
bazı doğrulamaları olduğu ortaya çıktı
Gerçeği söylüyorum.
Her zaman doğruyu söyle.
Gerçeği ne zaman öğrendin?
aylar sürdü diyebilirim.
Cevap oldukça basit aslında.
İşte, gerçeği böyle bulursunuz.
Bu gerçek mi?
Birileri gerçekleri anlatmayacak mı?
gerçeği bilmemiz lazım.
Soğuk ve acı gerçek şu ki:
Doğruyu söylemek gerekirse, o benim kız kardeşim.
Gerçeği bilsem, sana söylerim.
- Açıkçası o hatalıdır.
- Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.
O, gerçeği bizden saklıyor.
Gerçekten bilmiyorum.
Gerçeğe dayanamaz.
Aslında yalan söyledi.
Gerçeği söylemelisin.
Bana gerçeği söylemeni istiyorum.
Gerçeği söylemeye karar verdim.
Gökgürültülü fırtınalardan gerçekten korkarım.
Onun gerçeği söyleyeceğini gerçekten bekliyor muydunuz?
Aslında denediler de...
Sanırım o, gerçeği biliyor.
Tom bize gerçeği söylemedi.
davranış üzerinde çok sınırlı etkisi olduğu gerçeği dışında
ve aslında işler daha da kötüye gidiyor.
Aslında, ben onur duydum.
Aslına benim favori yerim.
gerçek ve acı dolu hikayemi anlatmanın
gerçekten çok zordu.
çözümleri paylaşmalı;
Aslında bunu istemiyorum bile,
Daha doğruyu bilmiyoruz.
O doğru değildi.
Ben sadece gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Bunu da yaptım ve gerçekten de
En iyisi gerçeği söylemek.
Onun gerçeği bilmesini istemiyorum.
Hiçbir şeyin gerçeğin dışına çıkamayacağı ortaya çıkıyor.
ve sonra gerçeklik tersine dönerse
Aslında biraz kişisel bir konu.
Onlara çok dikkatli bakmaya başladım.
Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,
Lâkin hepsi önlenebilirdi.
Sonuç da hüsran olur.
Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı
Gerçekten de gizli kapaklı bir hayat sürerken
ve kimliğim her an gerçekten baskın çıkar.
Eğer sana gerçeği söylersem şaşırırdın.
Aslında bu benim dördüncü sorum olacak.
Gerçeği söylemenin önemli olduğunu düşünüyorum.
- Hayatını gerçeğin peşinde geçirdi.
- Hayatını gerçeği aramakla geçirdi.
Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.
Tom gerçeği bilme hakkına sahip.
O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi.
Aslında onlar anormal proteinler ve beyin için zehirli.
Aslında, sayesinde kendimi daha da kötü hissettim.
Sonunda benim sıram geldi, son derece gergindim,
aslında nesnel üretim koşulları vardı.
Ama bu, son derece yanlış.
Hatta bunu biraz daha açalım,
Dünya ve Ay aslında tek yumurta ikizleri gibidir.
Çünkü gerçek şu ki hastalığa yakalandığımda
Bu fiyatlar meselenin gerçekten de özünde.
Yelkenli tasarlamayı da seviyorum.
işin kötü yanlarını, gerçeği dışa vurmak?
Sonra gerçekleri konuştuğum zamanları düşünüyorum.
gerçek şu ki kıyametin eşiğinden dönmüştük
Doğrusu da bu zaten. Fakat ya gerçekler?
Tom'un gözlerinin içine baktım ve ona doğruyu söyledim.
Tom'a gerçeği söylemeliydin.
Tom gerçeklik ve hayal arasındaki farkı bilmiyor.
Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.
Aslında burada olamamın nedeni bu.
Şu an gerçekten günlük meditasyon egzersizinin bilimsel kanıtı elimizde -
nasıl olmamız gerektiğini buyurması.
Sadece bunu siz ve gerçekliğin arasındaki bir engel yapmayın.
Gerçek şu ki ben bu devi uyandırmaya çalışıyorum
Ve hakikat ötesi bir dünyada yaşadığımızı kabul etmemiz
Ama sonunda, bakır levha gravürleri ve tipo açıklamalarını kullanarak
Doğrusu sanıyorum çocuklarım büyüdüklerinde
Ama ne izlediklerine bakarsanız,
Ancak gerçek şu ki toplumca sosyal hataları suç yapıyoruz,
sanırım doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar lafı 'cuk' diye oturuyor
Biz büyüttük aslında bunu,bizler sayesinde buralara geldi.