Translation of "المساعدة" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "المساعدة" in a sentence and their turkish translations:

المساعدة موجود هناك.

Çare orada, dışarıda.

طلب مني المساعدة.

O benden yardım istedi.

طلبت منه المساعدة.

O, ondan yardım istedi.

طلبت مني المساعدة.

O benden yardım istedi.

أحاول المساعدة فحسب.

- Yardım etmeye çalışıyorum.
- Yardım etmeyi deniyorum.

صرخت طالبة المساعدة.

O yardım için çığlık attı.

طلب منّي المساعدة.

O benim yardımımı istedi.

لقد طلبوا المساعدة

Onlar yardım istedi.

تلقّت ليلى المساعدة.

Leyla yardım aldı.

‫نحتاج لبعض المساعدة هنا.‬

Biraz yardım çağırmalıyız.

أنا فقط أحاول المساعدة.

Sadece yardım etmeye çalışıyorum.

طلب توم مني المساعدة.

Tom yardım etmemi istedi.

عذراً! أردت فقط المساعدة.

Özür dilerim. Sadece yardım etmek istedim.

جرى سامي لتقديم المساعدة

- Sami yardım için koştu.
- Sami yardıma koştu.

‫إلى حين وصول المساعدة الطبية.‬

tıbbi yardım alana dek

مرحبا، السامريّون هل أستطيع المساعدة؟

Alo, burası İyiliksevenler. Nasıl yardımcı olabilirim?

لذلك قررت أن أحاول المساعدة.

Denemeliydim ve yardım etmeye karar verdim.

وأودّ المساعدة في تغيير ذلك.

ve bunun değişmesine yardım etmek istiyorum.

‫كما تحصل أيضًا على المساعدة.‬

Destek de görüyorlar tabii.

هم يحتاجون المزيد من المساعدة.

Onların ekstra yardıma ihtiyacı var.

هل بإمكاني المساعدة يا سيّدي؟

Size yardım edebilir miyim, efendim?

وافق الرئيس روزفلت على المساعدة.

Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

وتقريباً متأخرون جداً لمد يد المساعدة.

ve artık neredeyse çok geç.

ليس لدينا سبب للاعتماد على المساعدة

Çin'den ve Dünya Bankası'ndan borç para almak için

والأشخاص الذين يعانقون هواتفهم لطلب المساعدة

ve yardım istemek için telefonuna sarılıyor insanlar

السعودية بدورها ارسلت المساعدة لسحق الاضطراب

Suudlar da rejim karşıtı gösterilerin bastırılması için Bahreyn'e askeri birlikler gönderdi.

اتّصل فاضل بالشرطة من أجل المساعدة.

Fadıl yardım için polis çağırdı.

بالأخص المهاجرين الباحثين عن المساعدة على حدودنا،

sınırlarımızda yardım arayan mülteciler olmak üzere

فيمكننا المساعدة مباشرة في خفض انبعاثاتنا السنوية.

yıllık emisyonlarımızı azaltmaya doğrudan yardımcı olabiliriz.

لا أزال لا أستطيع المساعدة، ولكن لاحظت

Yine de fark etmeden edemediğim şey

‫عليك أن تخرج وتطلب المساعدة على الفور.‬

Hemen çıkıp yardım çağırmanız gerekir.

يساعد سامويل كل شخص يطلب منه المساعدة.

Samuel ondan isteyen herkese yardımcı olur.

هل يمكنني الحصول على بعض المساعدة هنا؟

Burada biraz yardım alabilir miyim?

- طلب منا أن نساعده.
- طلب منا المساعدة.

O, ona yardım etmemizi rica etti.

- جاء ليطلب مساعدتنا.
- أتى ليطلب منا المساعدة.

O bizden yardımımızı istemek için geldi.

لن أطلب المساعدة من توم مرة أخرى.

Asla Tom'dan tekrar yardım istemeyeceğim.

وكذا المساعدة في الحفاظ على المحتوى الغذائي في الخضر.

tarımsal tedarik zincirini de kısaltmaya yardımcı olabilir.

ولا يمكنني المساعدة سوى أن أتساءل: "لماذا كل هذا؟"

Kendime "Neden böyle?" diye sormadan yapamıyorum.

من أجل تقديم المساعدة للناس من خلال الطيف المهني،

günlük hayattaki olağanüstü şeyleri görebilmeleri

تمنّيت لو كنت قادرا على تقديم المزيد من المساعدة.

Keşke yardım etmek için daha fazlasını yapabilsem.

- إنه آخر من أطلب منه المساعدة فهو شخص لا يعتمد عليه.
- إنه آخر من أطلب منه المساعدة لأنه شخص لا يعتمد عليه.

O tamamen güvenilmez olduğu için yardım isteyeceğim son kişi odur.

وسألتهم ما إذا كان بإمكاني المساعدة في إعداد حلبة المصارعة.

güreş ringini hazırlamada yardım etmek istediğimi söyledim.

كان على القوات المجرية المساعدة في إعادة ميرسيا إلى العرش

O sırada Macar birlikleri, Mircea'nın Karpat Dağları'ndaki tahtını yeniden kazanmasına

‫ظلت فاقدة للوعي لـ3 ساعات‬ ‫وهي تنزف قبل أن تصل المساعدة.‬

yardım gelene kadar üç saat bilinçsizce yatarak kan kaybetmişti.

- بإمكانك أن تطلب منه المساعدة.
- يمكنك أن تطلب منه أن يساعدك.

Ondan yardım isteyebilirsin.

- يمكنكَ دائماً أن تسألني للمساعدة.
- يمكنكِ دائماً أن تسأليني عن المساعدة.

Yardım için her zaman bana sorabilirsiniz.

طلبت سانغونتيم المساعدة من روما، ولكن الرومان كانوا مشغولين في قتال الإيليريُّون

Saguntumlular Roma'dan yardım talep etti ancak Romalılar İlliryalılar'la savaşmaktaydılar.

القسم الأول تناول تحركات القوات الإضافية ، بالإضافة إلى الخدمات المساعدة مثل المستشفيات

İlki, ek birlik hareketlerinin yanı sıra hastaneler, askeri polislik, savaş esirleri ve ikmal hatlarının güvenliği

أعرب مجلس الشيوخ القرطاجي عن سعادته بتقدمه ووعد بتقديم المساعدة لدعم حملته.

Kartaca senatosu onun ilerleyişinden duyduğu hoşnutluğu ifade etti ve seferine destek olma sözü verdi.

لكن إذا جئت إلى خط المساعدة لدينا في المملكة المتحدة، ستسمع الضحك أيضاً

Ama bizim İngiltere'deki yardım hattımıza gelirseniz, siz de gülüşmeler duyarsınız.

ولا يمكنك المساعدة في التفكير إذا كانوا قد كانوا بكامل قوتهم ، لكانوا قد فازوا.

Ve tam güçte olsalardı, kazanacaklarını düşünmeden duramazsın.

‫وإن لدغتك الأفعى المجلجلة هنا،‬ ‫ولم تتمكن من الحصول على المساعدة،‬ ‫يمكن أن تواجه الكثير من المتاعب.‬

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.