Translation of "الصخور" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "الصخور" in a sentence and their turkish translations:

- السمكة تختفي تحت الصخور.
- السمكة تختبىء تحت الصخور.

Balık kayaların altında saklanıyor.

تذهب أم ليلى لتسلق الصخور،

Lilah’ın annesi kaya tırmanışına gidiyor

‫التسلّق بالحبل؟‬ ‫أم تسلّق الصخور؟‬

Halatla tırmanma mı, kaya tırmanışı mı?

‫الكثير من هذه الصخور مفتت.‬

Bu kayaların çoğu kolayca parçalanıyor.

يتم تحديد عمر الصخور أولاً

önce kayaçların yaşı belirleniyor

‫الجرو الصغير أكثر مرونة فوق الصخور.‬

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

الصخور الواقعة تشكل خطرا على المتسلقين.

Düşen kayalar dağcılar için tehlike oluşturabilir.

يعمل على تذويب المعادن من الصخور الكامنة.

gelen mineralleri çözündüren sıcak su bulunur.

‫تحب العقارب الشجيرات الصغيرة ‬ ‫والاختباء أسفل الصخور.‬

Akrepler her zaman küçük çalıların ve taşların altına saklanmayı severler.

من متسلقي الصخور إلى غواصي المياه العميقة.

Kaya tırmanışçılarından dalgıçlara..

‫ولكن رطوبة الغابة‬ ‫تجعل هذه الصخور زلقة للغاية.‬

Ama ormandaki nem, bu kayalıkları çok kayganlaştırıyor.

‫لذا سنتوخى الحذر الشديد في قلب هذه الصخور.‬

Bunları çevirirken çok dikkatli olmalıyız.

ثم ، بعد أن خرجت هذه الصخور من الصهارة

daha sonrasında ise o kayaçlar magmadan çıktıktan sonra

يعني الصخور الفضائية وغيرها من الحطام الذي ينطلق ،

uzay kayalar'ı ve başladığı diğer enkazları,

‫انظر، سنتابع قلب ‬ ‫أي من هذه الصخور الأكبر حجماً.‬

Bu tür büyükçe taşların altına da bakmaya devam edeceğiz.

‫سأرغب في ارتداء هذا.‬ ‫سيكون هناك الكثير من الصخور المتخلخلة!‬

Bunu takmak istiyorum. Yukarıda bir sürü gevşek kaya olabilir!

‫أو نحاول الاستظلال ‬ ‫تحت واحدة من هذه الصخور الكبيرة المعلقة.‬

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

‫يجب أن أكون في غاية الحذر‬ ‫وأنا أقلب هذه الصخور.‬

Ama bu taşları çevirirken çok dikkatli olmak gerekiyor.

‫إذن تعتقد أن الغرب من هنا، ‬ ‫في اتجاه هذه الصخور.‬

Demek batının bu tarafta, kayalıklara doğru olduğunu düşünüyorsunuz?

للعثور على إجابات لهذه الأسئلة ، نحتاج إلى فحص الصخور أولاً.

bu sorulara cevap bulabilmek için önce kayaçları incelemek gerekiyor

‫المشكلة هي، ‬ ‫أن هذه الصخور الحادة ‬ ‫بإمكانها أن تقطع الحبل كالسكين.‬

Ama sorun şu ki bu keskin kayalar halatı bir bıçak gibi kesebilir.

نتيجة التحقيقات التي أجريت في الصخور التي يبلغ عمرها مليون عام

milyon yıllık kayaçlarda yapılan incelemeler sonucunda ise

‫كل هذه الصخور زلقة بدرجة هائلة!‬ ‫تخور قواي التي تساعدني على التشبث.‬

Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.

‫إما أن أحاول تسلّق هذا،‬ ‫أو عند مدخل هذا الكهف، أحاول تسلّق الصخور.‬

Ya buna tırmanmaya çalışacağım ya da mağaranın ağzından kaya tırmanışı yapacağım.

‫الصعوبة في أن الكثير من هذه الصخور معلّقة.‬ ‫لست واثقاً من متانة الصخرة.‬

Zor olan kısmı, çok fazla çıkıntı olması. Kayaların da ne kadar sağlam olduğunu bilmiyorum.

‫انظر، سنتابع قلب ‬ ‫أي من هذه الصخور الأكبر حجماً.‬ ‫فلنر ما بأسفل هذه الصخرة.‬

Bakın, bu büyük taşların altına bakmaya devam edeceğiz. Bunun altındakine bakın.

‫في هذا النوع من التدلي بالحبل ‬ ‫تريد أن يكون لديك شيء‬ ‫يحمي الحبل من الصخور الحادة.‬

Bu tür inişlerde halatı sivri kayalıklardan koruyacak bir şey yapmak istersiniz.