Translation of "أكثر" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "أكثر" in a sentence and their turkish translations:

أكثر مما ينبغي. أكثر من اللازم

çok fazla

نقتربُ أكثر.

Yakınlaştık.

أكثر منا

bizimkinden daha fazla

لا أكثر

yahu yok artık

لا أكثر!

Yok artık ya!

أخبرنا أكثر

Bize biraz daha anlat.

فقيراً أكثر من اللازم، بسيطاً أكثر من اللازم.

çok fakir, çok kaba olarak gördükleri biri için.

يتطور الجانب الأيسر أكثر بكثير، لأنه يُشغَّل أكثر

sol taraf daha fazla gelişiyor

أسلحة أكثر تطورًا

يرجى الاستماع أكثر.

Lütfen daha çok dinleyin.

ودولةً أكثر تطوّراً،

Daha gelişmiş bir ulus,

ستصبحون أكثر ربحًا

daha fazla kâr edersiniz.

هذا توضيحي أكثر.

Daha canlı ve net olacak.

‫يكونون أكثر حميمية،‬

daha samimiler,

كانت مُربحة أكثر

başkasının lisanslı içeriğini izleyerek

‫الفقمات أكثر رشاقة.‬

Foklar daha atik.

الأمر أكثر تعقيدا.

O, şundan daha karmaşıktır.

أكثر شرا التأثير.

etki o kadar şiddetli olur.

سأبقى أكثر قليلا.

Ben sadece biraz daha uzun kalacağım.

اقترب سامي أكثر.

- Sami yaklaştı.
- Sami yaklaşıyordu.

وكُلّما نجحنا في حَل مشاكل أكثر، أصبحنا أكثر ثراءًا.

ve problem çözdükçe daha refah oluruz.

- عليك أن تأكل أليافاً أكثر.
- انت بحاجة لأكل ألياف أكثر.

Daha fazla lif yemen gerekir.

وأن تدعم نفسك أكثر،

kendimizi desteklemeye başlamanın zamanıdır

هي أكثر ما نتذكره.

En çok o hatırlanır zaten.

و الآن سنتوسع أكثر.

Ve şimdi konuyu daha kapsamlı bir noktaya getireceğim.

أكثر قابلية للبدء بالتمرين

daha olası hâle getirdiğini

تصبح الجينات أكثر فعالية.

genler yukarı doğru düzenlenir,

كلما ضعف غروره أكثر.

egosu da bir o kadar zayıf oluyor.

وعقولكم منفتحة أكثر منا.

efendim, zihni bizden daha açık insanlarsınız.

لكن أكثر من الدموع،

Ama gözyaşlarımın ötesinde

تشابهاتنا أكثر من إختلافاتنا.

Farklı olduğumuzdan çok daha benzeriz.

‫هم أكثر إبداعًا وتفاؤلًا،‬

daha yaratıcı, daha optimistik,

والاقتراب أكثر من ذلك،

hatta daha çok yaklaşmalarını istiyorum.

كلما سيطرت عليك أكثر.

üzerinizde daha çok etki yapacaktır.

‫البالغ صار أكثر استقلالًا.‬

Ergen, gittikçe bağımsızlaşıyor.

‫أكثر من 50 منها.‬

Hem de 50 taneden fazlasını.

كنت لأصبح عدائياً أكثر.

Daha muzaffer.

ولكن الواقع أكثر ليونةً.

Ancak gerçek çok daha akıcı

ولكن لا يزال أكثر

diyeceğim ama hala daha

ماذا أقول لك أكثر؟

daha ne diyebilirim ki ben size?

عليك أن تدرس أكثر.

- Daha fazla ders çalışmalısın.
- Daha çok çalışmalısın.

أحبك أكثر مما تحبني.

Ben seni senin beni sevdiğinden daha çok seviyorum.

لا يمكننا الانتظار أكثر.

Daha fazla bekleyemeyiz.

حاول الذهاب ببطء أكثر.

Daha yavaş gitmeye çalış.

لا يمكنني شرحهُ أكثر.

Onu ben de açıklayamam.

أحب أكثر الأمريكيين روزفلت.

Amerikalıların çoğu Roosevelt'i sevdi.

‫بحيث تسبق أكثر أوقات اليوم حراً.‬ ‫الطقس أصبح بالفعل أكثر حراً،‬

böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz. Hava şimdiden ısınıyor

- يجب عليك أن تدرس بجد أكثر.
- انت بحاجة أن تدرس أكثر

Daha fazla çalışman gerekiyor.

شخصاً ينظرون إليه ويرونه أسمراً أكثر من اللازم، سميناً أكثر من اللازم،

Bakıp da çok kahve tenli, çok şişman,

- الخوفُ أكثر ضرراً من أشد السيوف.
- الخوف أكثر ضرراً من أحد السيوف.

Korku keskin kılıçlardan daha zararlıdır.

وحين تستخدم هذه الممرات أكثر

Ve bu yolaklar daha çok kullanıldığında,

أكثر من سعادة وحياة أولادهم.

ailelerde ve topluluklarda pek çok problem yaşıyorlardı.

أكثر شبهاً من خط درايفوس.

Dreyfus'unkinden daha iyi bir eşleşme.

وفي تجربة أكثر شمولًا وشفافية،

Ve gayet meta bir deneyimde,

محاولين أن نفخر فيه أكثر

onunla daha çok gurur duymuyoruz

أكثر أهمية من معرفة المنتج.

içeriğini bilmekten daha önemlidir.

ولكن كُلّما أصبحنا أكثر ثراءًا،

Ancak daha refah oldukça

ومنذ أكثر من مليوني عام،

İki milyonu aşkın yıl önce

وأعطيهم الأمل لمستقبل أكثر إشراقًا.

ve daha parlak bir gelecek için onlara umut vermek istiyorum.

وكان عنوانه: "أكثر من أسطورة"

ve başlık diyor ki "Bir efsaneden daha fazlası"

كيف أصبح الرجال أكثر عدوانية،

erkeklerin nasıl daha agresif olduğunu,

إلام سأطمح أكثر من ذلك؟

Daha ne dileyebilirim ki?

حيث تزداد فعاليتها أكثر فأكثر.

Etkinliği gittikçe artıyor.

‫بالتأكيد أصبح أكثر انحداراً الآن.‬

Yamaç çok fena dikleşiyor.

بعد أكثر من 20 سنة،

Yirmi yıldan uzun bir süre sonra,

لكنكم تريدون أكثر من الفكاهات

Profesyonel komedyenlik için

أقصد أننا تشاركنا أكثر الصفات.

Çoğu özelliğimiz ortak.

تموه واقع مظلم أكثر للشباب

gençlerden karanlık gerçekliği gizler

فالجنس أكثر من مجرّد تصرّفات.

Cinsellik, bir eylemden fazlasıdır.

إذا نظرتم عن كثب أكثر،

Daha yakından bakarsanız

والتي كأسماك، تعد مغذية أكثر.

yetişkin mezgitleri tanımlıyor.

صُنعت منذ أكثر من قرن،

Bir asırdan daha önce yapılmış,

يمكن أن يكونوا أكثر إبداعاً.

çok daha yaratıcı olabilecekler.

‫يجب أن يكون أكثر حذرًا.‬

Dikkatli olması gerek.

‫يعرض المحيط أكثر مظاهره سحرًا.‬

Ay'ın en karanlık evresine denk gelir.

‫بعضها يسلك طرقًا مباشرة أكثر.‬

Kimisiyse daha direkt bir rota tercih ediyor.

‫والليلة...‬ ‫صاخبة أكثر من المعتاد.‬

Ayrıca bu gece daha da bir şatafatlı.

كنت سأميل إلى الجلال أكثر.

Daha kasıntı.

أكثر من اعتمادهم على المنطق،

hisler tarafından yönetildiğini

هذا بعد أكثر خطورة قليلاً

bu biraz daha tehlikeli bir boyut

أكثر إثارة للاهتمام هو ذلك

daha da ilginç bir durum ise şu

الحدث أكثر من ذلك بكثير

Olay çok daha fazlası

توقعنا حالة أكثر طبيعية ولكن

daha doğal bir durum beklemiştik ama

‫ابتكار أكثر الطرق دهشة لخداعهم.‬

yırtıcıları kandırmak için inanılmaz yöntemler bulması gerekti.

عليك أن تكون مهذباً أكثر.

Biraz daha kibar olmalısın.

يزن الطرد أكثر من باوند.

Paket yarım kilodan fazla geliyor.

افضل القطط أكثر من الكلاب.

Kedileri köpeklere tercih ederim.

من فضلك تكلم ببطئٍ أكثر.

Lütfen daha yavaş konuşun.

إنه يتكلم أكثر مما يجب.

O çok fazla konuşuyor.

أحببتُ دائمًا الشخصيّاتِ الغامِضَةَ أكثر.

Her zaman gizemli karakterleri daha çok sevdim.

أحبه أكثر من بقية الأولاد.

Ben onu diğer çocukların herhangi birinden daha çok seviyorum.

وزنه أكثر مني بعشر كيلوجرامات.

O benden on kilo fazla geliyor.

أحب القهوة أكثر من الشاي.

Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.

لي خبرة أكثر من توم.

Tom'dan daha fazla deneyimim var.

أنا أعلم أكثر عنه وراثيا.

Bunu daha çok genetiksel anlamda biliyorum.

أكثر من القهوة, من فضلك.

Biraz daha kahve, lütfen.

هي تحتاجه أكثر ممّا يحتاجها.

Onun ona onun ona ihtiyacı olduğundan daha çok ihtiyacı var.

حسناً، اللون البرتقالي يجعلك أكثر جوعًا،

Mesela, turuncu karnınızı acıktırırken

نصبح أكثر إنتاجية وإنجازًا عندما نتبعهم.

Onları takip ettiğimizde daha fazla üretken ve başarılı oluyoruz.