Examples of using "الحقائق" in a sentence and their turkish translations:
Gerçeklerle yüzleşelim.
Değerler gerçekleri yer
gerçeklerden üstün gelmeye başlar.
Gelin birazda gerçekleri konuşalım o zaman
Ama gerçekler değişmiyor
Fakat gerçekler bunlar
- Gerçeklerle yüzleşmen gerekir.
- Gerçeklerle yüzleşmelisin.
İkincisi, ilgili unsurları bir araya getirin.
Bütün dünyada içerik teyit edenlere eğitimler veriyoruz.
Bu da hem harekete geçmemiz için
Doğrusu da bu zaten. Fakat ya gerçekler?
Bu yüzden birilerinin bize gerçekleri anlatması gerek
Bütün bu bilgiler, aktivizmimi bir nevi destekledi ve güçlendirdi.
sadece konuşmalarının yüzde 25'ini bilgi aktarmaya
Aynı okul sisteminin en iyi bilim dalının bize sunduğu
Kusura bakmasınlar ama işin aslı öyle değil.
gerçekleri kontrol etmenin üzerinde çok daha fazla durulmasına yol açtı.
Bir şeyler yazmadan önce gerçeklerden emin olmalısın.
gerçeği tartışmak kişisel bir saldırıdır.
Hikâyeler, tek başına salt bilgiden 2 ile 10 kat daha hatırlanabilir.
Öldürmüyor mu? Gerçeklerden kaçmayalım artık. Aaa doğru doğru, gripten ölen daha çok insan var sonuçta.