Translation of "يجب" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "يجب" in a sentence and their turkish translations:

" يجب أن نتحدث ،"

"Konuşmamız gerekiyor"

يجب أن نتغيّر.

Bunu değiştirmek zorundayız.

‫يجب أن نسرع.‬

Acele etmeliyiz.

ألا يجب كسرها؟

kopması gerekmez miydi?

يجب القيام بشيء.

Bir şey yapılmalı.

يجب أن أساعدها.

Ona yardım etmeliyim.

يجب أن أذهب.

Gitmeliyim.

يجب أن نذهب

Gitmek zorundayız.

يجب أن تتوقف

- Durmak zorundasın.
- Durmak zorundasınız.

يجب أن ننجح.

Kazanmak zorundayız.

يجب أن تخبرنا.

Bize söylemelisin.

يجب عليَ إصلاحها

Onu tamir etmeliyim.

يجب أن تذهب.

Oraya gitmeniz için o gereklidir.

- يجب عليك أن تُكَلّمَهُم.
- يجب عليك أن تتكّلم معهم.

Onlarla konuşmalısın.

يجب أن تكون هذه مزحة، حقاً يجب أن تكون مزحة.

Bu bir şaka olmalı, bak gerçekten şaka olmalı.

هل يجب رفع أنفك لأعلى ، ألا يجب أن يكون مسمرًا؟

burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırma ise çakılması gerekmez mi?

يجب علينا معالجة الوحدة.

Yalnızlığa bir çözüm bulmalıyız.

ماذا يجب أن نفعل؟

Peki ne yapıyoruz?

يجب القيام بشيء ما.

Bir şey yapılmak zorundaydı.

‫يجب أن نكرر المحاولة.‬

Bunu tekrar denemeliyiz.

‫يجب أن تتخذ قرارك!‬

Bir karar vermelisiniz!

لذلك يجب أن نهتم،

Umursamalıyız,

يجب عليهم تكثيف لعبتهم.

Vites arttırmaları gerekiyor.

وهذا ما يجب تغييره.

işte bu değişmesi gereken şey.

التي يجب أن أحسها.

hisleri kafamdan çıkarmaya çalışıp

‫يجب حماية حديثة الولادة.‬

Yenidoğanı korumaları gerek.

"يجب أن تعطيني الفوسفور."

"Bana fosfor ver." der.

يجب أن تكون ملتزماً

Bağlılık sürmeli,

‫لذا يجب أن نسرع.‬

yani acele etmeliyiz.

‫يجب أن أزيله بسرعة.‬

Bunu temizlemem gerek.

ألا يجب أن تتحطم؟

çakılması gerekmez mi?

ربما ما يجب شرحه

belki de anlatılmak istenen şey

يجب أن نعلم الحقيقة.

gerçeği bilmemiz lazım.

يجب ان تلتزم الصمت

Sessiz olmak zorundasın.

يجب أن تكون خجِلًا.

Kendinden utanmalısın.

يجب أن تُنَمِّيَ شجاعتك.

Cesaretini toplamalısın.

يجب أن تواجه الحقائق.

- Gerçeklerle yüzleşmen gerekir.
- Gerçeklerle yüzleşmelisin.

يجب عليك الالتزام بالعواقب.

Sonuçlara bağlı kalmalısın.

يجب الجميعُ الآنسة وايت.

Bayan White herkes tarafından sevilir.

يجب عليك ممارسة الرياضة.

Egzersiz yapmalısın.

يجب عليك الانضمام لي.

Bana katılmalısın.

يجب ان تذهب للبيت ؟

Eve gitmen gerekmiyor mu?

يجب أن أبدل (ملابسي)

Değiştirmek zorundayım.

يجب أن تذهب غربا

Batıya gitmelisin.

يجب أن تفي بوعدك.

Sözünü tutmalısın.

يجب أن أنظف غرفتي

Odamı temizlemek zorundayım.

يجب أن نبقى منتبهين.

Odaklı kalmamız gerekiyor.

لم يجب طوم فورا.

Tom hemen cevap vermedi.

بالطبع، يجب ان اخبرها.

Elbette ona söylemek zorundayım.

ماذا يجب أن نقول؟

- Ne dememiz gerekiyor?
- Ne söylemeliyiz?

يجب ان اذهب للمستشفى.

- Hastaneye gitmek zorundayım.
- Hastaneye gitmeliyim.

يجب أن نفكر بالأصدقاء.

Biz arkadaşları düşünmeliyiz.

يجب أن لا تلعب.

Oynamamalısın.

يجب أن لا تنام.

Uyumamalısın.

يجب عليك البدأ قريبا.

Yakında başlamalısın.

يجب أن أنظف الحديقة

Bahçeyi temizlemek zorundayım.

يجب أن أشتري الطعام.

Gıdayı satın almam gerekiyor.

يجب أن أنظف المنزل

Evi temizlemek zorundayım.

يجب أن أنظف شقتي

Dairemi temizlemek zorundayım.

يجب أن تأكلوا بانتظام

Düzenli yemeniz gerek.

يجب أن تشرب بهذا الشكل... يجب أن يبدو من صوتها أنّها فارغة.

Böyle yapmalısın... Boşalmış gibi ses çıkmalı.

- يجب عليك مساعدتها و على الفور.
- يجب عليك مساعدتها و فورا.
- يجب أن تساعدها و بسرعة!
- عليك بمساعدته، و بسرعة.

Ona yardım etmelisin, ve çabucak!

التي ربما يجب عليكم اجتنابها؟

uzak duruyor olabilirsin?

لهذا يجب عليك أن تغادري."

gitmek zorunda kalacaksın."

يجب علينا التفكير في ذلك

Bunun üzerine düşünmemiz lazım.

يجب أن لايكون الحديث رخيصاً.

Konuşmanız bayağı olmamalı.

ما الذي يجب عليك فعله؟

Peki ne yapmalısın?

لدينا أمران يجب أن نفعلهم.

yapmamız gereken iki şey var.

أمران، يجب أن تفكر فيهما"

Düşünmeniz gereken iki boyut.''

لأن القوانين يجب أن تتغير.

çünkü o kurallar değişmeli.

كل شيء يجب أن يتغيّر،

Her şeyin değişmesi gerek

يجب أن نخلق أنهاراً جديدة

Kuzey Sibirya'da eriyen kar suyuyla

‫يجب أن أصل للشاطئ بسرعة.‬

Hızlıca kıyıya çıkmalıyım.

‫حسناً، يجب أن ننزل.‬ ‫هيا!‬

Tamam, aşağı inmeliyiz. Hadi!

‫لدينا مهمة يجب أن ننجزها.‬

Tamamlamamız gereken bir görev var.

وهذا ما يجب علي تقديمه

Sana bunu sunuyorum.

فعن ماذا يجب أن نتحدث؟

o halde biz ne hakkında konuşmalıyız?

لهذا السبب يجب أن نجازف.

o yüzden şansınızı deneyin.

يجب علينا أن نغير ذلك.

Bunu değiştirmemiz lazım.

‫يجب أن يكون أكثر حذرًا.‬

Dikkatli olması gerek.

يجب أن تنتظروا شهرين لتأكلوها.

Yemek için iki ay beklemek lazım.

لكن أولا يجب أن أشير

ama önce belirtmeliyim ki

يجب علينا محاولة تغيير ذلك.

Bunu değiştirebiliriz.

لا! يجب أن يكون المسجد

hayır! Cami olmalı

نسيج تاريخي يجب الحفاظ عليه

tarihi dokunun korunması için

يجب أن يكون السؤال هكذا

soru böyle olmalı

ما يجب أن نراه هنا

bizim burada asıl görmemiz gereken

لكن اسبيرن اولا يجب استعادتها.

Ama önce Aspern'in yeniden alınması gerekliydi.

يجب أن تساعدها و بسرعة!

Ona yardım etmelisin, ve çabucak!

يجب عليك فعل ذلك بنفسك.

Onu kendin yapmalısın.

يجب أن أذهب إلى البيت

Eve gitmek zorundayım.

يجب على أحدهما أن يذهب.

- İkisinden biri gitmeli.
- İkisinden biri gitmek zorunda.

يجب عليك الذهاب إلى الحفلة.

Partiye gitmek zorundasın.

يجب أن تتعلم من أخطائك.

Hatalarından ders almalısın.

كان يجب بتر ذراع توم.

Tom'un kolu kesilmesi gerekiyordu.

يجب علي حضور هذه المحاضرة

Bu derse katılmak zorundayım.

مازال يجب دفع الفاتورة اليوم.

Faturanın bugün hâlâ ödenmesi gerekiyor.