Translation of "هؤلاء" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "هؤلاء" in a sentence and their turkish translations:

- من هؤلاء الأشخاص؟
- من هؤلاء ؟

- Şu kişiler kim?
- O insanlar kim?

هؤلاء إخوتي

Bunlar benim erkek kardeşlerim.

من هؤلاء؟

Şu adamlar kimdir?

هؤلاء بناتي.

Bunlar benim kızlarım.

هؤلاء هم أصدقاؤنا،

onlar bizim arkadaşlarımız

هؤلاء الأطفال يغتصبون.

Bu çocuklar tecavüze uğruyor.

إطعام هؤلاء الماعز.

bu keçileri beslemekti.

هؤلاء هن معلماتي.

Onlar benim öğretmenlerim.

هؤلاء الناس الجميلون

o güzel insanlar

هؤلاء الطلاب كورييون.

Bu öğrenciler Koreli.

من هؤلاء النَّاس؟

Bu insanlar kimdir?

هؤلاء الثلاثة بناته.

Şu üçü onun kızları.

هؤلاء هم استثمارات مستقبلنا.

Bunlar, gelecek için yatırım.

كان هؤلاء الأطفال يتسربون،

Bu çocuklar okulu bırakıyordu

هؤلاء الأطفال يتم خطفهم.

Bu çocuklar kaçırılıyor.

هؤلاء الناس سيتأثرون مباشرة.

direkt olarak etkilenecek.

هؤلاء الحرام هم حلال!

bu haram ötekiler helal!

نحن نحب هؤلاء الأصدقاء

biz o arkadaşlarımızı seviyoruz

لذا ، من هؤلاء النمل؟

peki, kim bu karıncalar?

هؤلاء النمل يركبون سلفا

atamı biniyor bu karıncalar

هؤلاء كل ما لدي

- Sahip olduğum her şey bunlar.
- Tüm sahip olduğum bunlar.

- هؤلاء الأولاد يبلغون ستة عشر عاماً.
- هؤلاء الصبية يبلغون ستة عشر عاماً.

Bu oğlanlar on altı yaşındalar.

يجلس هؤلاء الطلاب في فصولنا،

Sınıfımızda oturan bu çocuklar,

كل هؤلاء الناس كانوا مقيمين.

Bu insanların hepsi hareketsizdi.

هؤلاء الأطفال يخطفون من الشوارع.

Bu çocuklar sokaklardan kaçırılıyor.

هؤلاء الأمهات والآباء والأبناء والبنات،

Bu anne, baba ve evlatların orada olmasının

- وكما يبدو، هؤلاء الأشخاص موجودون -

ve belli ki böyle kişiler var --

كيف يفسر هؤلاء المستويون الأفق

Bu düzcüler ufuk çizgisini nasıl açıklıyor

وربما أنت واحد من هؤلاء

Ve belki de bunlardan biri de sizsiniz

هؤلاء الناس دون أي خوف

O insanlar korkmadan canı pahasına

وسنوسع آفاق هؤلاء الطلبة الجامعيين.

bu üniversite öğrencilerinin ufkunu açacağız, dedim.

سأجعل هؤلاء ينتظرون خارج الباب .

Onları kapının dışında tutacağım.

لن آخذ هؤلاء الى الداخل .

Onları içeriye almayacağım.

هؤلاء السياح اصواتهم صاخبة وفظين.

Bu turistler gürültücü ve kabadır.

هل هؤلاء جواربي أم جواربك؟

- Bunlar senin veya benim çoraplarım mı?
- Bunlar benim çoraplarım mı yoksa senin çorapların mı?

ما هي ثقافة ومجتمع هؤلاء الناس،

ve kültürden geldiklerini ve bizim çevremiz, kurallarımız,

وجدت أن هؤلاء الرجال الصغار ممزقون

doğdukları ülkenin kültürü ile

وبينما أحب أن أكون من هؤلاء

Sıfırdan sosyal değişime öncülük eden insanlardan biri

وضمنت استمرار هؤلاء الأطفال في المدرسة.

diye düşündüm.

هؤلاء الأطفال يلعبون، يضحكون، يقفزون ويركضون

Çocuklardan yapmasını beklediğiniz gibi,

التحليق مروراً بكل هؤلاء الأشخاص الكبار

tüm o büyük insanların yanından hızlıca geçmek

كيف ارتكبَ هؤلاء الأفراد هذه الهَجمَات،

Bireyler bu saldırıları nasıl gerçekleştirdi?

اليوم، ستيلا -واحدة من هؤلاء الفتيات-

Bugün, Stella, kendisi o kızlardan biri,

هؤلاء هنّ النساء المسؤولات عن العمل.

İşin başında bu kadınlar var.

إذا ركب هؤلاء الأشخاص الجميلون القوارب

o güzel insanlar kayıklara binip gittilerse

أخبر هؤلاء المعلمون أيضًا الرؤساء الإداريين

bu öğretmenler durumu idari amirlerine de söylemiş

لإقناع هؤلاء الناس في تلك السنوات

O yıllarda bu insanları inandırmak için

أراد إزالة الحجر. يعرف هؤلاء المزارعين

taşı çıkarmak istedi. Çiftçi olanlar bilir

أنا لست منجما أن هؤلاء الناس

müneccim değil ki bu insanlar

أتساءل ما الذي يفعله هؤلاء الرجال

Ya acaba bu adamlar neyi savunuyor

أحد هؤلاء الجامعين هو بيل جيتس

Bu koleksiyonculardan bir tanesi de Bill Gates

الذين زاروا هؤلاء الأطفال وتطوعوا ووهبوا،

çocukları ziyaret eden, gönüllü olan bağış yapan insanlar

لماذا يصعد هؤلاء الناس على السقف؟

O insanlar neden çatıya tırmanıyorlar?

هؤلاء الطلبة حقا ليس بإمكانهم القراءة.

Şu öğrenciler gerçekten okuyamaz.

هؤلاء هم أخوتنا آباؤنا أعمامنا شركاؤنا أبناؤنا

Onlar bizim kardeşlerimiz, babalarımız, amcalarımız, partnerlerimiz, oğullarımız,

إذن كيف لنا أن نسمع هؤلاء الأطفال؟

Peki, bu çocukların sesini nasıl duyacağız?

انظروا، هؤلاء الأشخاص خلقوا منطقة راحة لأنفسهم

Bakın bunların hepsi kendi popolarını sağlama almak için

اتجهت بعض هؤلاء النساء لفتح مشاريع صغيرة،

Bu kadınlardan bazıları küçük şirketler açtı,

لم يستطع هؤلاء الخبراء إيجاد أي مثال

Uzmanlar, polis ağı dragnet gözetiminin güvenliği artırdığına --

ولذا فوجود هؤلاء الأشخاص السيئين على الإنترنت،

Bu internetteki iğrenç, rezalet insanlar

حسنا، في عملية التحدث لكل هؤلاء المستثمرين

Tüm bu yatırımcılarla konuşma sürecinde,

هؤلاء هم أغنى وأقوى الرجال في العالم،

Bunlar dünyanın en zengin, en güçlü insanları olmalarına rağmen

لكن كلّ هؤلاء لا يلاحَظون من قبَلنا.

Ancak bunların büyük bölümü çoğunlukla bize görünmezdir.

لكن ما علاقة الأمر بعمل هؤلاء الأشخاص؟

fakat bunun, bu insanların yaptıkları eserlerle ne ilgisi var?

يتعلم هؤلاء الأطفال أقل خلال السنة الدراسية.

diğer yıllarda daha az öğreniyorlar.

أو تجنب التفاعل الاجتماعي مع هؤلاء الآخرين.

ve bu gruplarla sosyal etkileşime girmekten kaçınma vardı.

ومن الواضح الآن أن هؤلاء الأطفال المحرومين

ve şimdi bu açıktır ki bu dezavantajlı çocukların

وبالرغم من أن هؤلاء المغفلون من المفترض

Bu moron saydığım kişiler

حسنا هؤلاء المتصيدون كانوا يتخطون مدخل البعد

Bu troller ise boyutlar arasında geçişler yapıyorlardı

لأنهم يرون هؤلاء الناس على شاشة التلفزيون

çünkü televizyonda o halkı görüyorlar

يقوم Facebook بتسجيل هؤلاء الأشخاص ، ثم يواجهك

Facebook bu kişileri kayıt ediyor, daha sonra sizin karşınıza face de

والمعلم يؤلم أن يعلم هؤلاء الناس شيئا

ve öğretmen canı çıkıyor bu insanlara bir şey öğretebilmek için

هؤلاء الناس لا يمكنهم تحمل الانتقاد لأنفسهم

bu kişiler kendilerini eleştirilmesine tahammül edemezler

عندما يتحدث هؤلاء الناس يمكنك أن تقول

o insanlar konuştuğunda şunu diyebilin

اجعل هؤلاء الناس يشاهدون هذا الفيديو بالقوة

Siz o insanlara bu videoyu zorla izlettirin

كل هؤلاء يقولون "الموت قادم ، هذا مؤكد.

Bütün bunlar “Ölüm geliyor, kesin.

أتعرف مَن يكون توم من بين هؤلاء؟

Bu adamlardan hangisinin Tom olduğunu biliyor musun?

- أعرف أولئك الفتيات.
- أنا أعرف هؤلاء الفتيات

Şu kızları tanıyorum.

للتأكد أن هؤلاء النسوة، بإمكانهن حقًا البدأ بالتعافي.

"ne kadar gerekiyorsa o kadar" programı.

الذين، في النهاية، يعملون لدى هؤلاء الثلاثة بالمئة.

%97'nin bir parçası da olabilirsiniz.

من بين هؤلاء الناس الذين شبه أُسكِتت أصواتهم

Bu neredeyse susturulmuş insanlar arasında

هؤلاء الأطفال لهم مناعة من ما يحيط بهم.

Etrafındakilere bağışılıkları vardı.

أن هؤلاء الأطفال يجب أن يتعلموا شيئا آخر.

her gün bu çocukların öğrenmesi gereken bir şey oluyordu.

لأني أريدكم أن تعيشوا ما يعيشه هؤلاء الأطفال.

çünkü çocuklarımın deneyimlediğini siz de deneyimleyin istiyorum.

ليس بإمكاننا القضاء كليا على هؤلاء الوحوش والمغتصبين،

Tecavüzcüleri ve çocuk tacizcilerini durduramayız,

وما أقوم به هو من أجل هؤلاء الأشخاص.

İşte bu arkadaşlarım için.

نصف هؤلاء الذين يُدعون خبراء سيكونون على خطأ

Bu uzman addedilenlerin yarısı hatalı çıkacak.

عندما تنظر إلى هؤلاء الفتيات والابتسامات تعلو وجوههن،

Bu kızları, yüzlerindeki gülümsemeyi

و الآن، مع هذا البرنامج و هؤلاء المرشدين،

Ve bu program ve bu rehberlerle

ولا يزال أثناء وجود هؤلاء المشرعين في البرلمان

ve aynı zamanda hala o milletvekilleri meclisteyken

ربما لا يعرف الجيل الجديد أيًا من هؤلاء

yeni nesil belki bunların hiçbirini bilmiyor

لم تقل الدولة أن القوة تعلم هؤلاء المعلمين

devlet zorla o öğretmenlere ders verin demedi

لأن هؤلاء الناس فقط الذين يختبئون وراء الأعذار

Çünkü sadece bahanelerin arkasına saklanır o insanlar

فماذا يأكل هؤلاء الناس ، يشربون ، الحجر أو الطعام؟

Peki bu insanlar ne yiyecek, ne içecek, taş mı yiyecek bu insanlar?

ومن بين هؤلاء، سيستسلم 90% للمرض بسبب الانبثاث.

Bunlardan yüzde 90'ı metastaz nedeniyle hastalığa yenik düşecek.

هم كسالى. لا أستطيع أن أفهم هؤلاء الناس.

Onlar tembel. Böyle insanları anlayamıyorum.

ما هي الظروف التي أثرت على أفعال هؤلاء الاشخاص.

hangi koşulların etkilediğini, hangi toplum

أقصدٌ أن هؤلاء الاشخاص عرفوا ما كانوا يقومون به.

Demem o ki bu insanlar ne yaptığını biliyor.

لكن هؤلاء الأشخاص، أساسًا، كانوا يعملون في نظام مُنصف

Öncelikli olarak bu insanlar bencil, hızlı ya da pratik olan yerine