Examples of using "علينا" in a sentence and their turkish translations:
Biz alışveriş yapmak zorundayız.
Ovalayın, rahatlayın
bizene canım
O bize yalan söyledi.
Oturmalıyız.
Ona söylemek zorundayız.
nemlendirmemiz gerekiyor.
Bize kartları dağıt.
Ne zaman gidelim?
baş rahibenin yanına gittim.
“Düzenlemeleri yapmamız lazım.
annemizin bize verdiği cevap ise
Demek ki bizim üzerimize düşen
Yardım etmek zorundayız.
Toplantıyı ertelemek zorunda kalacağız.
Irksal kalıpların negatif etkilerini
Yalnızlığa bir çözüm bulmalıyız.
ve kabul etmeliyiz ki
İş birlikte başlıyor.
Bu yüzden kendimize sormalıyız,
yürekten başlamak,
ki kulağa basit gelebilir -- kaçınılmazdı.
Birlikte çalışmak zorundayız,
Şunu anlamak zorundayız.
Geleceğimizi kurtarmamız lazım
- Biz onun dersini izlemeliyiz.
- Onun örneğini takip etmeliyiz.
Bunu durdurmalıyız.
Sadece nedenini açıklamak zorundayız.
En kötüsünü beklemek zorundayız.
Biz çiçekleri sulamalıyız.
- Yarın bunu tekrar yapmak zorundayız.
- Yarın bunu tekrar yapmalıyız.
- Yarın bunu tekrar yapmamız gerekiyor.
- Yatmaya gitmemiz gerek.
- Uyumaya gitmemiz gerek.
Biz sonuç almak zorundayız.
Biz Tom'a sormamalı mıyız?
Derhal polisle temasa geçmeliyiz.
Irkçılığı çözmeliyiz.
En kötüsü için hazır olmalıyız.
Biz bunu kendimiz yapmalıyız.
Dikkat etmek ve dinlemek zorundayız.
Bir kan testi yapmak zorundayız.
Bir yerden başlamak zorundayız.
Nerede kalmamız gerektiğini düşünüyorsun?
bizi bu kadar nasıl etkileyebilir ki?
Bunun üzerine düşünmemiz lazım.
İş burada başlıyor.
ağır bir bedeli var.
Acele edip bir karar verseniz iyi olur.
O yüzden iki şey yapmalıyız.
Bunu değiştirmemiz lazım.
Şimdi panzehri bulmamız gerek.
Hangi yöne gideceğimize karar vermeliyiz.
Biz de bir ekleme yaptık buna,
Bizi ayakta tutan kalori.
Bunu değiştirebiliriz.
hiç mi bize bir şey empoze etmeye çalışmıyor acaba?
fakat, o taşı da çıkarmamız lazım
bizden çağ olarak çok ileridelerdi
yahu bunu artık ezberlememiz ve çocuklarımıza da öğretmemiz gerekiyor
ciddiyetle mücadele etmeliyiz
- Daha erken yola çıkmalıydık.
- Daha önce ayrılmalıydık.
Tom bize ne yapacağımızı söyledi.
Ve neden bu kadar ciddiye almamız gerektiği için.
Kütüphanede konuşmamalıyız.
Kadınların ezilmesine karşı mücadele etmeliyiz.
- Bunu her gün yapmak zorundayız.
- Biz her gün bunu yapmalıyız.
Bunu her gün yapmamız gerekmiyor.
Tiyatroya gitmemizi önerdi.
Onu hemen bulmamız gerek.
Belki evlenmemeliydik.
Belki Tom'u bizimle götürmeliyiz.
ve eğlenin.
daha çok, diğer insanlar için ve
Burada bizim hakkımızda casusluk yapmak için gönderildin!
Beklemeliyiz.
Mücadelemizin gerektirdiği ekonomik kaynaklara ulaşmak için suç işlemek durumunda kalıyorduk.
Peki ya neden bizleri böyle etkiliyorlar?
Peki, amacı başkasının beynine vurmak olan
Bunu değiştirmeliyiz, değiştirebiliriz.
Tedavisi olmadığı için, bu kronik hastalıktan korunmaya çalışmamız gerek,
ne yapmamız gerek?
Çok fazla aldığımızı itiraf etmek için cesarete sahip olmalıyız.
Herkes için insan haklarını geliştirmeliyiz.
Yeni bir bakış açısı edinmemiz lazım,
♪ Üstesinden geleceğiz ♪
emisyonları durdurmalıyız.
Ayrıca erkeklerle de çalışmalıyız.
Bu yüzden tedbirli davranmalıyız.
Bunu kuramlaştırmak zorunda değilsiniz.
Fakat bunu mümkün kılmamız gerektiğini biliyoruz,
Daha iyisini yapmalıyız.
Nereye gitsek? Nereye gitsek?
bu onların değil, bizim suçumuz.
hızlı bir şekilde emisyonları kesmemiz gerek.
ve bize bir şeyler empoze etmeye çalışan şeyler görüyoruz
çocukluğumuzdan beri bu bize empoze edildi