Translation of "علينا" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "علينا" in a sentence and their turkish translations:

- علينا التبضع.
- علينا التسوق.

Biz alışveriş yapmak zorundayız.

علينا فركه ٬ و يجب علينا الاسترخاء

Ovalayın, rahatlayın

عزيز علينا

bizene canım

كذب علينا.

O bize yalan söyledi.

علينا الجلوس.

Oturmalıyız.

علينا اخباره.

Ona söylemek zorundayız.

علينا بالترطيب

nemlendirmemiz gerekiyor.

- وزع علينا الورق.
- وزّع علينا ورق اللعب.

Bize kartları dağıt.

- متى علينا الذهاب؟
- متى علينا أن نذهب؟

Ne zaman gidelim?

وسهلت علينا العملية.

baş rahibenin yanına gittim.

"علينا إجراء الترتيبات.

“Düzenlemeleri yapmamız lazım.

رد أمنا علينا

annemizin bize verdiği cevap ise

لذلك يقع علينا

Demek ki bizim üzerimize düşen

علينا أن نساعد

Yardım etmek zorundayız.

علينا تأجيل الاجتماع.

Toplantıyı ertelemek zorunda kalacağız.

علينا التأكيد جميعًا

Irksal kalıpların negatif etkilerini

يجب علينا معالجة الوحدة.

Yalnızlığa bir çözüm bulmalıyız.

ويجب علينا أن نعترف

ve kabul etmeliyiz ki

علينا بدأ العمل سوياً.

İş birlikte başlıyor.

لذلك علينا سؤال أنفسنا،

Bu yüzden kendimize sormalıyız,

علينا البدء من القلب،

yürekten başlamak,

وهذه الأخطاء مفروضة علينا.

ki kulağa basit gelebilir -- kaçınılmazdı.

علينا أن نعمل معا

Birlikte çalışmak zorundayız,

علينا أن نفهم شيئا.

Şunu anlamak zorundayız.

علينا أن ننقذ مستقبلنا

Geleceğimizi kurtarmamız lazım

علينا أن نتّبع مثاله.

- Biz onun dersini izlemeliyiz.
- Onun örneğini takip etmeliyiz.

علينا أن نوقِفَ هذا.

Bunu durdurmalıyız.

علينا توضيح السبب فحسب.

Sadece nedenini açıklamak zorundayız.

علينا أن نتوقع الأسوأ.

En kötüsünü beklemek zorundayız.

علينا أن نسقي الأزهار.

Biz çiçekleri sulamalıyız.

علينا تكرار هذا غدا.

- Yarın bunu tekrar yapmak zorundayız.
- Yarın bunu tekrar yapmalıyız.
- Yarın bunu tekrar yapmamız gerekiyor.

علينا الخلود إلى النوم.

- Yatmaya gitmemiz gerek.
- Uyumaya gitmemiz gerek.

علينا الحصول على نتائج.

Biz sonuç almak zorundayız.

أليس علينا سؤال توم؟

Biz Tom'a sormamalı mıyız?

علينا الإتصال بالشرطة حالاً.

Derhal polisle temasa geçmeliyiz.

علينا أن نصلح العنصرية.

Irkçılığı çözmeliyiz.

علينا أن نستعد للأسوء.

En kötüsü için hazır olmalıyız.

علينا عمل هذا بأنفسنا.

Biz bunu kendimiz yapmalıyız.

علينا أن ننتبه ونستمع

Dikkat etmek ve dinlemek zorundayız.

علينا القيام بتحليل للدم.

Bir kan testi yapmak zorundayız.

- علينا أن نبدأَ من مكانٍ ما.
- علينا أن نبدأً من نقطة معيّنة.

Bir yerden başlamak zorundayız.

- أين تظن أن علينا أن نمكث؟
- أين تظن أن علينا أن نبقى؟

Nerede kalmamız gerektiğini düşünüyorsun?

يؤثر فعلًا علينا بهذه الدرجة.

bizi bu kadar nasıl etkileyebilir ki?

يجب علينا التفكير في ذلك

Bunun üzerine düşünmemiz lazım.

علينا بدأ العمل من هنا.

İş burada başlıyor.

علينا دفع ثمن باهظ جداً.

ağır bir bedeli var.

‫علينا أن نسرع باتخاذ القرار.‬

Acele edip bir karar verseniz iyi olur.

لذا علينا أن نفعل شيئين

O yüzden iki şey yapmalıyız.

يجب علينا أن نغير ذلك.

Bunu değiştirmemiz lazım.

‫علينا الآن أن نجد الترياق.‬

Şimdi panzehri bulmamız gerek.

‫علينا أن نحدد اتجاهنا هنا.‬

Hangi yöne gideceğimize karar vermeliyiz.

كان علينا أن نضيف هذا،

Biz de bir ekleme yaptık buna,

فالسعرات هي التي تؤثر علينا،

Bizi ayakta tutan kalori.

يجب علينا محاولة تغيير ذلك.

Bunu değiştirebiliriz.

هل حاول فرض شيء علينا؟

hiç mi bize bir şey empoze etmeye çalışmıyor acaba?

ولكن علينا إزالة هذا الحجر

fakat, o taşı da çıkarmamız lazım

كانوا متقدمين علينا كثيرًا كعصر

bizden çağ olarak çok ileridelerdi

علينا أن نحفظها ونعلمها لأطفالنا.

yahu bunu artık ezberlememiz ve çocuklarımıza da öğretmemiz gerekiyor

علينا أن نتعامل مع الجدية

ciddiyetle mücadele etmeliyiz

كان علينا أن ننطلق أبكر.

- Daha erken yola çıkmalıydık.
- Daha önce ayrılmalıydık.

أخبرنا توم بما علينا فعله.

Tom bize ne yapacağımızı söyledi.

ولما علينا أخذه بجدية كبيرة ؟

Ve neden bu kadar ciddiye almamız gerektiği için.

علينا ألّا نتكلم في المكتبة.

Kütüphanede konuşmamalıyız.

علينا الكفاح ضد اضطهاد المرأة.

Kadınların ezilmesine karşı mücadele etmeliyiz.

واجب علينا فعل ذلك يوميا.

- Bunu her gün yapmak zorundayız.
- Biz her gün bunu yapmalıyız.

ليس علينا فعل ذلك يوميا.

Bunu her gün yapmamız gerekmiyor.

اقترحت علينا الذهاب إلى السينما.

Tiyatroya gitmemizi önerdi.

علينا أن نجدها في الحين.

Onu hemen bulmamız gerek.

ربما لم يكن علينا الزواج.

Belki evlenmemeliydik.

ربما علينا جلب توم معنا.

Belki Tom'u bizimle götürmeliyiz.

علينا ان نحظى ببعض المرح

ve eğlenin.

يجب علينا التركيز بشكل أكبر

daha çok, diğer insanlar için ve

أرسلوك إلى هنا لتتجسس علينا!

Burada bizim hakkımızda casusluk yapmak için gönderildin!

- يجب أن ننتظر.
- علينا الانتظار.

Beklemeliyiz.

كان علينا تأمين الموارد الاقتصادية التي نحتاج إليها لنضالنا، كان علينا ارتكاب الجرائم.

Mücadelemizin gerektirdiği ekonomik kaynaklara ulaşmak için suç işlemek durumunda kalıyorduk.

ولكن لماذا تؤثر علينا بهذه الدرجة؟

Peki ya neden bizleri böyle etkiliyorlar?

بالتالي هل يجب علينا ترويج رياضة

Peki, amacı başkasının beynine vurmak olan

يجب علينا ونحن نستطيع تغيير ذلك

Bunu değiştirmeliyiz, değiştirebiliriz.

يجب علينا تجنب هذا المرض المزمن

Tedavisi olmadığı için, bu kronik hastalıktan korunmaya çalışmamız gerek,

ما الذي يجب علينا القيام به؟

ne yapmamız gerek?

علينا الاعتراف بشجاعة بأننا أخذنا الكثير.

Çok fazla aldığımızı itiraf etmek için cesarete sahip olmalıyız.

يجب علينا النهوض بحقوق الإنسان للجميع.

Herkes için insan haklarını geliştirmeliyiz.

سيكون علينا الانتقال إلى نموذج جديد

Yeni bir bakış açısı edinmemiz lazım,

♪ علينا أن نتخطى الصعوبات ♪

♪ Üstesinden geleceğiz ♪

إذن يجب علينا أن نوقف الانبعاثات.

emisyonları durdurmalıyız.

ويتوجّب علينا أيضاً العمل مع الرجال.

Ayrıca erkeklerle de çalışmalıyız.

‫لذا يجب علينا أن نتقدم بحذر.‬

Bu yüzden tedbirli davranmalıyız.

وليس علينا أن نضع نظريات حولها.

Bunu kuramlaştırmak zorunda değilsiniz.

لكننا نعلم بأن علينا فعل هذا،

Fakat bunu mümkün kılmamız gerektiğini biliyoruz,

يجب علينا فعل ما هو أفضل.

Daha iyisini yapmalıyız.

إلى أين علينا أن نذهب الآن؟

Nereye gitsek? Nereye gitsek?

الخطأ هنا يقع علينا، وليس عليهم،

bu onların değil, bizim suçumuz.

يتوجب علينا التقليل بشدة من الانبعاثات.

hızlı bir şekilde emisyonları kesmemiz gerek.

ونرى أشياء تحاول فرض شيء علينا

ve bize bir şeyler empoze etmeye çalışan şeyler görüyoruz

هذا قد فرض علينا منذ طفولتنا

çocukluğumuzdan beri bu bize empoze edildi