Translation of "أهمية" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "أهمية" in a sentence and their turkish translations:

والأكثر أهمية،

ve en önemlisi

وأيضًا أكثرها أهمية.

ve ayrıca da en önemlisi.

فالجانب الثقافي بمثل أهمية، ما لم يكن أكثر أهمية،

kültür meselesi, maddi konular kadar,

هنالك أهمية كبيرة لهذا.

Bu önemli bir avantaj.

وأظن أن الأكثر أهمية

ve daha da önemlisi

ما مدى أهمية إزعاجهم

bunun ne büyük önemi onları rahatsız edip

دعهم يفهمون أهمية الفيروس

Virüsün önemini anlasınlar

هذه مسألة بدون أهمية.

Bu önemsiz bir konu.

ما أهمية هذا الموضوع إذاً؟

Peki bu neden önemli?

أكثر أهمية من معرفة المنتج.

içeriğini bilmekten daha önemlidir.

والأكثر أهمية من ذلك، كيف؟

daha da önemlisi nasılına değineceğim.

وهنا تكمن أهمية كل هذا.

Bütün bu anlattıklarımın önemli olmasının sebebi de bu.

وإليكم سبب أهمية هذا الأمر:

İşte bu neden önemli;

‫في لحظة ذات أهمية كبيرة.‬

Çok şey ifade eden böyle bir zamanda

لقد ألح على أهمية السلم.

Barışın önemini vurguladı.

والأكثر أهمية، كونوا على استعداد لتندهشوا

En önemlisi, hayrete düşmeye hazır olun.

لم يقل توم شيئا ذا أهمية.

Tom önemli bir şey söylemedi.

إنّها الأكثر أهمية حيث يمكنك تحريك الإبرة.

Kayda değer bir şey yaptığınız ve en önemli olan şeyler onlar.

من المستحيل أن تفهم امرأة أهمية ذلك

bir kadının da bunu anlaması olanaksızdır.

والأكثر أهمية لي، لتعرض محاميه لإطلاق نار.

Benim için daha da fazlası, avukatı da vurulurdu.

في الواقع ، الخفافيش لها أهمية كبيرة للبشرية.

aslında yarasalar muazzam derecede önem taşıyor insanlık için

بأن البيانات الأكثر أهمية والأوفر معلوماتيا التي نجمعها

en bilgilendirici verinin bu değişkenliği

وهذا أكثر أهمية لي من مجرد امتلاكها اليوم.

ve bu bana, ona sadece bugün sahip olmaktan daha anlamlı geliyor.

هذا هو السبب في أهمية الجمعية التاريخية التركية

işte Türk Tarih Kurumu bu yüzden çok önemlidir

كان له أهمية كبيرة في الهجمات على المدينة.

Şehre yapılan saldırılarda ise büyük bir önem taşıdı

‫لكن الأمر الأكثر أهمية،‬ ‫هو أن يتمتع بالطيبة.‬

Ama en önemlisi, nezaket.

وبشكل أكثر أهمية، حول ما يمكن أن يجدي نفعًا.

daha da önemlisi işe yarayan şeyi bulabilecekleri bir platform.

هذا هو السبب في أهمية تهريب القطع الأثرية التاريخية

Demek ki tarihi eser kaçakçılığı bu yüzden çok önemliymiş

أصبح عضوًا في النقابة بدلاً من حران أكثر أهمية

Harran'lı değil sendikalı olmak daha önemli bir durum haline geldi

ليس لديه أي فكرة عن مدى أهمية هذا الاجتماع.

Onun, bu toplantının ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikri yok.

أو يعيد تسليط تركيزك إلى أي الأشياء حقًا ذات أهمية.

yönlendirmenin işleri basitleştiren bir yanı var.

كنت أعتقد أنني صنعتُ إحدى أكبر الاكتشافات أهمية في الذكاء الاصطناعي،

En büyük ve en önemli yapay zekâ keşiflerinden birini yaptığımı sandım,

لذلك وجد البراميسون المكان الأكثر أهمية بين الأحداث الغامضة في حياتنا

böylece pramitler hayatımızdaki gizemli olaylar arasında kendine en önemli yeri buldu

أكثر تابع موثوق به، والذي أقام معه صداقة متينة، مدركًا أهمية

en güvenilir vasalı seçti ve daha sonra onunla dostane bir ilişki kurdu