Translation of "Zamanlı" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Zamanlı" in a sentence and their spanish translations:

Gerçek zamanlı bilgiler alıyorsunuz.

y se obtienen señales en tiempo real.

Onlar yarı zamanlı çalışanlar.

Son empleados a tiempo parcial.

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

Y las mujeres de medio tiempo ganan más que los hombres de medio tiempo.

Tam zamanlı bir işte çalışıyorken

me decía con tanta determinación: "Tengo que completar mi educación",

Kısmi zamanlı iş bulmak zorundayım.

Tengo que encontrar un trabajo de medio tiempo.

Bu benim tam-zamanlı işim.

Es mi trabajo de tiempo completo.

Mary yarı zamanlı garsonluk yaptı.

Mary trabajaba de camarera a tiempo parcial.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Mary trabaja como enfermera a tiempo parcial.

Tam zamanlı bir iş arıyorum.

- Estoy buscando un empleo a tiempo completo.
- Busco un trabajo de jornada completa.

- Yarı zamanlı bir işin var mı?
- Yarı zamanlı bir işte mi çalışıyorsun?
- Sen yarı zamanlı bir işte mi çalışıyorsun?

¿Tienes un trabajo de medio tiempo?

Söylediğim gibi eş zamanlı yerler var;

Tenemos sitios contemporáneos como les dije, pero esos no tienen

Gerçek zamanlı olarak onları engelleyip durdurabilirsin.

podrías interceptarlos en tiempo real y detenerlos.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

Tom tiene un trabajo a tiempo parcial.

Tom'un tam zamanlı bir işi yok.

Tom no tiene un empleo de tiempo completo.

Tom'un kısmi-zamanlı işi pizza teslimatıydı.

El trabajo de medio tiempo de Tom es repartir pizzas.

- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.

Pregúntale a Tom si está dispuesto a trabajar a tiempo parcial.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mi padre trabajaba a media jornada como maestro,

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Muchos estudiantes buscan trabajos a tiempo parcial.

O bu şirketin tam zamanlı çalışanı değil.

Ella no es una empleada a tiempo completo de la empresa.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Creo que tienes que buscar un trabajo a media jornada.

Bir dişçide resepsiyonist olarak yarı zamanlı çalışıyorum.

Trabajo de media jornada como recepcionista en una clínica dental.

Kadınların %42'sinin yarı zamanlı çalışma tercihiyle açıklanabilir.

a la elección del 42 % de las mujeres de trabajar medio tiempo.

Geçen yaz, ben bir çiftlikte yarım zamanlı çalıştım.

El verano pasado trabajé a medio tiempo en la granja.

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

¿Puedo trabajar a tiempo parcial?

Kendine yarı zamanlı bir iş bulman gerektiğini düşünüyorum.

Creo que necesitas encontrarte un trabajo de medio tiempo.

Geçen yaz bir çiftlikte yarım zamanlı olarak çalıştım.

- El verano pasado trabajé a medio tiempo en una granja.
- El verano pasado trabajaba media jornada en una granja.

Bir yarı zamanlı iş ev hanımları için uygundur.

Un trabajo a tiempo parcial es adecuado para las amas de casa.

Tom evine yakın kısmi-zamanlı bir iş buldu.

Tom encontró un trabajo de medio tiempo cerca de su casa.

Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışıyorum.

Trabajo a tiempo completo en una librería hasta el fin de septiembre.

Tam zamanlı çalışan kadın erkek kıyaslamasında rakam %9.1'e düşer

La cifra cae a 9,1 % cuando se compara trabajadores de tiempo completo,

Yarın yapmak istediğim ilk şey, iyi bir yarım zamanlı iş bulmaktır.

La primera cosa que quiero hacer mañana es encontrar un buen trabajo de medio tiempo.

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

Tuve un empleo de medio tiempo como camarera en un hotel, pero no me gustó mucho.

Bir objenin sahne önünden geçtiği iki benzer zamanlı çekimi bir araya koyarak

Al juntar dos tomas sincronizadas de manera similar donde un objeto pasa en primer plano,

Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, oysa diğerleri değilken bazı müşterileri çok kibar buldum.

Trabajando a tiempo parcial en un supermercado, me encontré con que algunos clientes eran educados mientras que otros no.

Hannibal tepeden aşağı doğru hızlıca gelirken Kartacalı askerler de eş zamanlı olarak onları tepeden sürükledi.

Hannibal se apresura colina abajo mientras las tropas cartagineses empiezan a empujar cuesta arriba.