Translation of "Yarı" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Yarı" in a sentence and their spanish translations:

Oraya yarı yoldayız.

Estamos a medio camino.

Uyan. Yarı uykulusun.

Avívate; estás como dormido.

İlk yarı, problemi keşfetmek

En la primera mitad se explora el problema

Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,

Los oranguntanes son animales semisolitarios

Eve gittiğimde yarı uyuyordum.

- Estaba medio dormido cuando me fui a casa.
- Estaba medio dormida cuando me fui a casa.

Onu yarı zamanda yapabilirim.

Puedo hacerlo en la mitad de tiempo.

Ben çoğunlukla yarı uykudayım.

- A menudo estoy medio dormido.
- A menudo estoy medio dormida.
- A menudo estoy grogui.

Yarı yolda pes etmeyin.

No te des por vencido a medio camino.

Onlar yarı zamanlı çalışanlar.

Son empleados a tiempo parcial.

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

Y las mujeres de medio tiempo ganan más que los hombres de medio tiempo.

Burada kilit nokta yarı saydamlık.

Nuestra translucidez es clave aquí.

Kuş bir şahinin yarı büyüklüğündeydi.

El pájaro era de la mitad del porte de un halcón.

Mary yarı zamanlı garsonluk yaptı.

Mary trabajaba de camarera a tiempo parcial.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Mary trabaja como enfermera a tiempo parcial.

Tom, armudu yarı yarıya böldü.

Tom cortó la pera por la mitad.

Tom iri yarı bir adamdır.

Tom es un hombre corpulento.

- Yarı zamanlı bir işin var mı?
- Yarı zamanlı bir işte mi çalışıyorsun?
- Sen yarı zamanlı bir işte mi çalışıyorsun?

¿Tienes un trabajo de medio tiempo?

Ve ikinci yarı, çözümü keşfetmekle ilgili.

y en la segunda mitad se explora la solución.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

Tom tiene un trabajo a tiempo parcial.

- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.

Pregúntale a Tom si está dispuesto a trabajar a tiempo parcial.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mi padre trabajaba a media jornada como maestro,

Güneş, kuzey yarı küreye iyice işlemeye başladıkça...

A medida que el sol pasa más cerca del hemisferio norte,

Takım yarı finali kazandı ve finale yükseldi.

El equipo ganó las semifinales y avanzó a la final.

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Muchos estudiantes buscan trabajos a tiempo parcial.

Kadınlar neredeyse yarı çıplak geçit töreni yaptı.

Las mujeres desfilaron semidesnudas.

Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.

- Sus ingresos se redujeron a la mitad tras su jubilación.
- Su ingreso se redujo a la mitad después de jubilarse.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Creo que tienes que buscar un trabajo a media jornada.

Bir dişçide resepsiyonist olarak yarı zamanlı çalışıyorum.

Trabajo de media jornada como recepcionista en una clínica dental.

Kadınların %42'sinin yarı zamanlı çalışma tercihiyle açıklanabilir.

a la elección del 42 % de las mujeres de trabajar medio tiempo.

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

¿Puedo trabajar a tiempo parcial?

Kendine yarı zamanlı bir iş bulman gerektiğini düşünüyorum.

Creo que necesitas encontrarte un trabajo de medio tiempo.

Bir yarı zamanlı iş ev hanımları için uygundur.

Un trabajo a tiempo parcial es adecuado para las amas de casa.

İyi bir başlangıç, işi yarı yarıya bitirmek demektir.

- Quien ha comenzado, ha hecho la mitad.
- Obra empezada, medio acabada.

Buzdan bloklar oluşturup böyle küçük bir yarı küre yapabiliriz.

Hacemos bloques de hielo, construimos un domo semicircular,

Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.

Ten tus ojos bien abiertos antes del matrimonio; y medio cerrados después de él.

Bu tekne motorunun Hawaii'e giderken yarı yolda bozulmayacağını umalım.

Espero que esta lancha motora no nos deje tirados a medio camino de Hawái.

Evime güneş panelleri taktığımdan beri elektrik faturam yarı yarıya azaldı.

Desde que instalé paneles solares en mi casa la factura de la luz se me ha reducido a la mitad.

Ettikten sonra görevden alındı . Yarı utanç içinde, Lannes Portekiz'e büyükelçi olarak gönderildi:

En medio de la desgracia, Lannes fue enviado como embajador en Portugal: un breve y accidentado período en el que,

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

Tuve un empleo de medio tiempo como camarera en un hotel, pero no me gustó mucho.

Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, oysa diğerleri değilken bazı müşterileri çok kibar buldum.

Trabajando a tiempo parcial en un supermercado, me encontré con que algunos clientes eran educados mientras que otros no.