Translation of "Seçim" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Seçim" in a sentence and their spanish translations:

Seçim yapabilirsin.

Pueden elegir.

Seçim yapmak zorundasın.

Tienes que tomar decisiones.

- Bir seçim yapmak zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorundaydım.

Tuve que hacer una elección.

Yalnızlık bir seçim değildir.

La soledad no es una elección.

Bize seçim olarak görünmüyor?

parecen no ser elecciones?

Muhtemelen akıllıca bir seçim.

Parece una buena decisión.

Ne düşünüyorsunuz? Seçim sizin.

¿Qué opinan? Es su decisión.

Seçim sizin, ne yapacağız?

Ustedes deciden. ¿Qué haremos?

Mantıklı bir seçim yaptın.

- Has hecho una sabia elección.
- Has tomado una sabia decisión.

Bugün Polonya'da seçim günüdür.

- Hoy es día de elecciones en Polonia.
- Hoy hay elecciones en Polonia.

O mükemmel bir seçim.

Esa es una excelente elección.

Bir seçim yapman gerek.

Tienes que hacer una elección.

Bir seçim daha yap.

Haz otra elección.

Bu zor bir seçim.

- Es una elección difícil.
- Es difícil elegir.

Gelecek yıl seçim yılıdır.

El año que viene es año de elecciones.

Sizin yapabileceğiniz bir seçim değil.

no depende de Uds.

Seçim kampanyası yapıyor. Propaganda yapıyor.

Anda en campaña electoral. Está haciendo proselitismo.

Yakında bir seçim olacağını söyleniyor.

- Dicen que habrá elecciones pronto.
- Se dice que pronto habrá elecciones.

Bir seçim yapmak sana kalmış.

Depende de ti tomar una decisión.

- Seçim size kalmış.
- Sen bilirsin.

La elección es tuya.

Bu ikisi arasında seçim yap.

Elige entre estos dos.

Seçim sonucu yarın ilan edilecek.

El resultado de las elecciones será dado a conocer mañana.

Seçim günü, seçmenler Nixon'u seçti.

- El día de las elecciones los votantes escogieron a Nixon.
- Los votantes escogieron a Nixon el día de las elecciones.

Seçim sonuçlarını etkileyebildiği bu dijital çağda,

donde las noticias falsas pueden influir en los resultados de las elecciones,

Yeni seçim kural ve yöntemleri kullanabiliriz,

Podemos usar nuevas reglas y métodos electorales

Mary seçim sonuçlarını öğrendiğinde mutlu hissetti.

Mary se alegró cuando se enteró de los resultados de las elecciones.

İkisi arasında seçim yapmak zorunda kaldım.

Tuve que escoger entre los dos.

Ben sadece yanlış seçim yapmak istemiyorum.

Simplemente no quiero tomar la decisión incorrecta.

Ben ikisinin arasında seçim yapmak zorundayım.

Tengo que elegir entre esos dos.

Tom çok kötü bir seçim yaptı.

Tom hizo una pésima elección.

Truman seçim gününe kadar mücadele etti.

Truman hizo campaña hasta el día de las elecciones.

Insanlığımız ve özgürlüğümüz arasında seçim yapmaya zorluyor.

nos vemos obligados a elegir entre nuestra humanidad y nuestra libertad.

Hepimiz değişmek ve bir seçim yapmak zorundayız.

Todos debemos cambiar y tomar una decisión.

Bu zor bir seçim ama karar sizin.

Es difícil, pero depende de ustedes.

Pekâlâ, hadi yakalım. Şuna bakın. İyi seçim.

Bien, encendámosla. Miren eso. Buena elección.

Sonra onu yakacağız. Şuna bakın. İyi seçim.

Luego la encenderemos. Miren eso. Buena elección.

Ben bu ikisinin arasında seçim yapmak zorundayım.

Tengo que elegir entre esos dos.

Tom şeref ve ölüm arasında seçim yapmalı.

Tom debe elegir entre el honor y la muerte.

Onlar her yıl bir genel seçim düzenlerler.

Celebran elecciones generales todos los años.

1880 yılının seçim kampanyası heyecan verici değildi.

La campaña electoral de 1880 no fue interesante.

Tom Mary'nin doğru bir seçim yaptığına inanıyor.

Tom cree que Mary tomó la decisión correcta.

Onur ve ölüm arasında bir seçim yapmalısın.

Debes elegir entre honra y muerte.

Onların tarafı bir seçim kaybettiğinde herkes üzgündür.

Todo el mundo está triste cuando su lado pierde una elección.

Bir seçim yapmadığın sürece her şey mümkündür.

En lo que no tomes una decisión todo es posible.

Oldukça zorlu görünüyor. En iyi seçim bu olmayabilir.

Esto se ve bastante sombrío. No sé si fue una buena elección.

Dinlenmek için pek akıllıca bir seçim değil sanki.

Quizá no parezca el mejor lugar para descansar.

Dokunmatik ekranlı cihazınızı alın ve bir seçim yapın.

Así que tomen el dispositivo táctil y decidan.

Sen onur ve ölüm arasında seçim yapmak zorundasın.

- Tienes que elegir entre el honor y la muerte.
- Tenés que elegir entre el honor y la muerte.

Bay Sato bana seçim hakkında birçok soru sordu.

El señor Sato me hizo muchas preguntas sobre las elecciones.

Akademi ve sosyal gelişim arasında seçim yapmak zorunda değiliz.

No tenemos que elegir entre la educación y el desarrollo social.

Başarı ve insan iletişimi arasında seçim yapmak zorunda değiliz.

No tenemos que elegir entre los logros y la conexión humana.

Son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri'nde bir ara seçim yaptık.

Hace poco fueron las elecciones de medio término en los EE. UU.

Ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.

y esa elección debe ejercerse tanto como sea posible a nivel local.

Bizim rastgele seçim olası bir kazanan olarak sizi seçti.

¡Nuestro generador aleatorio lo ha elegido a usted como posible ganador!

Ölü Adam Çapası, cesur bir seçim. Öncelikle bir oyuk kazacağız.

El ancla del muerto, decisión valiente. Primero, hacemos una zanja.

Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.

A veces tienes que elegir entre tener buen aspecto y estar cómodo.

Ben A ve B arasında bir seçim yapmak zorunda kaldım.

Yo tuve que elegir entre A y B.

Ağaç kabuğu daha iyi bir seçim olurdu. Geri dönmemiz lazım, hadi.

La corteza de abedul era una mejor opción. Tenemos que salir. Vamos.

Bu seçenekler şu an bize bakıyor ve biz bir seçim yapmak zorundayız.

Ahora, nosotros estamos ante ese dilema y tenemos que tomar una decisión.

Seçim sizin. Kararınız neyse onu yapacağım. Bir karar verin. Dana bizi bekliyor.

Es su decisión. La acataré. Decidan. Dana nos espera.

Bir şiir için garip bir seçim gibi görünüyor çünkü bir bakıma intihar şiiridir.

Parece una elección extraña para un poema porque es, en cierto modo, un poema suicida.

Seçim günü, protestocular arasında en az 10 can kaybının daha yaşadığını iddia ediliyor

"Enfrentamientos en día de elecciones entre protestantes y la policía cobra al menos 10 vidas más"