Translation of "Kaldım" in Spanish

0.015 sec.

Examples of using "Kaldım" in a sentence and their spanish translations:

Kaldım.

Me quedé.

Geç kaldım.

Llegué tarde.

Sessiz kaldım.

Me he quedado sin palabras.

Konuya Fransız kaldım.

Esto me suena a chino.

Fiziğe Fransız kaldım.

Para mí la física es chino.

Kazara hamile kaldım.

Quedé embarazada por accidente.

Okula geç kaldım.

Llegué tarde a la escuela.

Ben hayatta kaldım.

Sobreviví.

Denemek zorunda kaldım.

Tuve que darle una oportunidad.

Saklanmak zorunda kaldım.

Yo me tuve que esconder.

Gitmek zorunda kaldım.

Tuve que ir.

Amcamla birlikte kaldım.

Me quedé con mi tío.

Olduğum yerde kaldım.

Me quedé donde estaba.

Yıllarca askerî karargâhlarda kaldım.

Yo estuve años viviendo adentro de los cuarteles,

Büyüyünce bundan uzak kaldım.

De adulto, me había alejado de eso.

Yağmurdan dolayı geç kaldım.

Llegué tarde a causa de la lluvia.

Evde bir hafta kaldım.

- Me quedé en casa por una semana.
- Yo me quedé en casa una semana.

Radyo dinlerken uyuya kaldım.

Me dormí escuchando la radio.

Yılanı görünce donup kaldım.

Me helé al ver la serpiente.

Amerika'ya gitmek zorunda kaldım.

Tuve que ir a América.

Ben gitmek zorunda kaldım.

Fui forzado a ir.

Bütün gün evde kaldım.

Yo me quedé en casa todo el día.

Eve yürümek zorunda kaldım.

Tuve que irme a la casa a pie.

Tren için geç kaldım.

Perdí el tren.

İstifa etmek zorunda kaldım.

Tuve que renunciar.

Onu yapmak zorunda kaldım.

Tuve que hacerlo.

Trafikten dolayı geç kaldım.

- Llegué tarde por culpa del tráfico.
- Llegué tarde por culpa del atasco.

Görevimi yapmak zorunda kaldım.

Tenía que hacer mis deberes.

Sırrımı saklamak zorunda kaldım.

Tuve que mantener mi secreto.

Atımı vurmak zorunda kaldım.

Tuve que dispararle a mi caballo.

Tom'a söylemek zorunda kaldım.

Tuve que decirle a Tom.

Boston'a gitmek zorunda kaldım.

Tuve que ir a Boston.

Akşam yemeğine geç kaldım.

- Llego tarde a cenar.
- Llego tarde a la cena.

Ne kadar geç kaldım?

¿Qué tan retrasado estoy?

Gitmedim fakat evde kaldım.

No fui sino que me quedé en casa.

Plandan vazgeçmek zorunda kaldım.

Me vi obligado a abandonar el plan.

Gerçeği söylemek zorunda kaldım.

Tuve que decir la verdad.

Sana bakmak zorunda kaldım.

Tuve que cuidar de ti.

Bütün sabah yatakta kaldım.

Me quedé en la cama toda la mañana.

Tanrıya şükür hayatta kaldım.

- Gracias a Dios que sobreviví.
- Gracias a Dios que todavía vivo.
- Gracias a Dios que aún estoy vivo.

Oturur oturmaz,uyuya kaldım.

En cuanto tomé asiento, caí dormido.

Çocuklara bakmak zorunda kaldım.

Tuve que cuidar de los niños.

Ben Boston'da sıkışıp kaldım.

Estoy atrapado en Boston.

Dinlenmek için evde kaldım.

Me quedé en casa para descansar.

Ben, randevuya geç kaldım.

Llegué tarde al compromiso.

Dün onun mekanında kaldım.

- Ayer me quedé donde él.
- Ayer me quedé en su casa.

Zaten çok geç kaldım.

Ya voy muy tarde.

Orada üç gün kaldım.

Me quedé ahí por tres días.

Senin yüzünden geç kaldım.

Por tu culpa he llegado tarde.

Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım.

Tuve que renunciar a mi plan.

- Tom'u kazandırmak zorunda kaldım.
- Tom'un kazanmasına izin vermek zorunda kaldım.

- Tuve que dejar que Tom ganara.
- Tuve que dejar ganar a Tom.

- Geçen hafta amcamla birlikte kaldım.
- Geçen hafta dayımla birlikte kaldım.

La semana pasada me quedé con mi tío.

- Evde kaldım çünkü fena üşütmüştüm.
- Fena üşüttüğüm için evde kaldım.

Me quedé en casa porque me dio un resfriado.

Eve geri dönmek zorunda kaldım.

tuve que volver a casa.

Mahallelere kendim gitmek zorunda kaldım.

Tuve que ir yo mismo a los barrios marginales.

- Gitmek zorunda kaldım.
- Gitmem gerekiyordu.

Tuve que ir.

Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.

Me vi obligado a salir ayer.

Ben geç kaldım, değil mi?

Llego tarde, ¿verdad?

Yağmur yağdığı için evde kaldım.

Me quedé en casa porque estaba lloviendo.

Bu sabah okula geç kaldım.

Esta mañana llegué tarde a la escuela.

Uyuyakaldım ve okula geç kaldım.

Me quedé dormido y llegué tarde al colegio.

Yoğun trafikten dolayı geç kaldım.

Llegué tarde por culpa del tráfico.

Üç gün teyzemin evinde kaldım.

Me quedé tres días en la casa de mi tía.

Okula on dakika geç kaldım.

Llegué diez minutos tarde a la escuela.

Boston'u terk etmek zorunda kaldım.

Tuve que irme de Boston.

Bir araba kiralamak zorunda kaldım.

- Tuve que alquilar un carro.
- Tuve que alquilar un auto.

Ben dün gece evde kaldım.

Anoche me quedé en casa.

Paris'te ucuz bir otelde kaldım.

En París, me hospedé en un hotel barato.

Onu kabul etmek zorunda kaldım.

Tuve que aceptarlo.

Tom'u okula bırakmak zorunda kaldım.

Tuve que dejar a Tom en la escuela.

Biraz para almak zorunda kaldım.

Tuve que conseguir algo de dinero.

Eve gidip değiştirmek zorunda kaldım.

Tuve que ir a casa a cambiarme.

Tom'a yardım etmek zorunda kaldım.

Tuve que ayudar a Tom.

Ben polisten saklanmak zorunda kaldım.

Me tuve que esconder de la policía.

Tekrar yalan söylemek zorunda kaldım.

Tuve que mentir de nuevo.

Tom'a yalan söylemek zorunda kaldım.

Tuve que mentirle a Tom.

- Denemek zorundaydım.
- Denemek zorunda kaldım.

Tenía que probar.

- Durdurmak zorunda kaldım.
- Durmam gerekiyordu.

Tuve que parar.

Lisede Fransızca öğrenmek zorunda kaldım.

Tuve que estudiar francés en el instituto.

İstemeyerek uyuşturucuyu almak zorunda kaldım.

Fui forzado a beber la droga contra mi voluntad.

Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.

Tuve que posponer mi cita.

Ebeveynlerime yalan söylemek zorunda kaldım.

Tuve que mentirle a mis padres.

Tüh be. Yine geç kaldım.

Pamplinas. Llego tarde otra vez.

Ona yalan söylemek zorunda kaldım.

Tuve que mentirle.

Şu soruyla baş başa kaldım:

Me quedé con la pregunta:

Yağmur dan dolayı evde kaldım.

Me quedé en casa por la lluvia.

Dün oraya gitmek zorunda kaldım.

Tenía que ir ahí ayer.

Yaza nasıl da hasret kaldım!

¡Cuánto añoro el verano!

Hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

para entender por qué tenía un impacto tan profundo.