Translation of "Yapacağız" in French

0.010 sec.

Examples of using "Yapacağız" in a sentence and their french translations:

Ne yapacağız?

Alors, on fait quoi ?

Hangisini yapacağız?

Alors, on fait quoi ?

Canlı yapacağız.

Nous le ferons en direct.

Onu yapacağız.

Nous allons le faire.

İşbirliği yapacağız.

Nous coopérerons.

Bunu yapacağız.

Nous allons le faire.

Yapabileceğimizi yapacağız.

Nous ferons ce que nous pourrons.

Peki, ne yapacağız?

Qu'en dites-vous ?

Peki ne yapacağız?

Alors, on fait quoi ?

"Blockbuster videoları yapacağız,"

« Nous allons créer des vidéos Blockbuster »

Onu birlikte yapacağız.

Nous le ferons ensemble.

Onu nasıl yapacağız?

Comment faisons-nous cela ?

Şimdi ne yapacağız?

- Que faisons-nous maintenant ?
- Que faisons-nous désormais ?

Onu yarın yapacağız.

Nous le ferons demain.

Bunu nasıl yapacağız?

Comment allons-nous faire ça ?

Bugün ne yapacağız?

Qu'allons-nous faire aujourd'hui ?

Gerisini biz yapacağız.

Nous ferons le reste.

Yarın ne yapacağız?

Qu'allons nous faire demain ?

Bunu beraber yapacağız.

Nous le ferons ensemble.

Bunu zevkle yapacağız.

Je le ferai avec plaisir.

Biz aynısını yapacağız.

Nous ferons la même chose.

Peki ne yapacağız? Kayayı mı kullanacağız, iglo mu yapacağız?

Alors, on fait quoi ? On s'abrite sous le rocher ou on fait un igloo ?

Karar sizin, ne yapacağız?

Vous décidez. On fait quoi ?

Pekâlâ, burada ne yapacağız?

On fait quoi, maintenant ?

Seçim sizin, ne yapacağız?

Vous choisissez. On fait quoi ?

Nasıl en iyisini yapacağız?

comment nous assurer que nous faisons de notre mieux ?

Peki şimdi ne yapacağız?

Et maintenant, que fait-on ?

Yapabileceğimiz her şeyi yapacağız.

Nous ferons tout ce que nous pouvons.

Onu ne zaman yapacağız?

Quand allons-nous le faire ?

Biz onu yine yapacağız.

Nous allons le refaire.

6.30'da kahvaltı yapacağız.

Nous irons petit-déjeuner à 6h30.

Göl yakınında kamp yapacağız.

On va faire du bivouac près du lac.

Kahvaltıyı bugün nerede yapacağız?

- Où prendrons-nous notre petit-déjeuner aujourd'hui ?
- Où petit-déjeunerons-nous aujourd'hui ?

Biz elimizden geleni yapacağız.

Nous ferons de notre mieux.

Ondan daha fazlasını yapacağız.

Nous ferons plus que cela.

Biz onu yarın yapacağız.

Nous allons faire cela demain.

Yarın bir toplantı yapacağız.

Nous avons une réunion demain.

Daha sonra ne yapacağız?

- Qu'allons-nous faire ensuite ?
- Qu'est-ce qu'on va faire ensuite ?

Ne yapacağız? Ultraviyole ışıkla mı avlanacağız? Yoksa bir tuzak mı yapacağız?

On fait quoi ? On chasse avec la lampe à ultraviolets ? Ou on fabrique un piège ?

Fakat,bunu gerçekten nasıl yapacağız?

Mais comment le faisons-nous ?

Ya zorlayacağız  ve bunu yapacağız

Soit on continue en fonçant tête baissée.

Ya zorlayacağız ve bunu yapacağız.

Soit on continue en fonçant tête baissée,

Ve biz de böyle yapacağız.

et on va faire pareil.

Neye karar verirseniz birlikte yapacağız.

Quoi que vous décidiez, on fait équipe.

Elektrofizyoloji üzerine bir deney yapacağız,

On va faire une expérience en électrophysiologie,

Sanırım acele edersek onu yapacağız.

Je pense que nous pouvons y arriver si nous nous dépêchons.

Elimizden gelen her şeyi yapacağız.

- Nous allons faire tout ce que nous pouvons.
- On va faire tout ce qu'on peut.
- Nous allons faire ce que nous pouvons.
- On va faire ce qu'on peut.

Biz perşembe günü duyurumuzu yapacağız.

Nous ferons notre annonce jeudi.

Teşekkür ederim. Elimizden geleni yapacağız.

Merci. Nous ferons de notre mieux.

Bu hatalı kızla ne yapacağız?

Que devons-nous faire avec cette délinquante ?

Biz senin için aynısını yapacağız.

- Nous ferons la même chose pour vous.
- On fera la même chose pour toi.

Küçük bir deney yapacağız, tamam mı?

on va faire une petite expérience.

Daha sonra bunu yapacağız. Pekâlâ, hazırız.

et on se lance. Bon, on est prêts.

Neye karar verirseniz birlikte onu yapacağız.

Quoi que vous décidiez, on fait équipe.

Eğer o geç kalırsa ne yapacağız?

- Que ferons-nous s'il est en retard ?
- Qu'est-ce qu'on fera s'il est en retard ?

Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.

Un jour, nous ferons un voyage en Inde.

Biz iki haftalık bir tatil yapacağız.

Nous prendrons deux semaines de vacances.

Peki, ne yapacağız? Mağaranın içine mi girelim,

On fait quoi, alors ? On descend dans la grotte ?

Bu yıl Hindistan ve Etiyopya'ya giriş yapacağız.

Et cette année, nous commençons en Inde et en Éthiopie.

Aynı şeyleri bir 14 gün daha yapacağız

Nous ferons de même pendant encore 14 jours

Projeyi zamanında tamamlamak için ne gerekirse yapacağız.

Nous ferons tout ce qu'il faut pour achever le projet à temps.

"Onu yapacağız. Ben eminim." "Ben sadece endişeliyim."

« Je suis sûre qu'elle y arrivera. » « Je suis juste inquiète. »

MR: Ne yapacağız? SJ: Burada sakince oturacağız.

MR : On fait quoi maintenant ? SJ : On reste sagement assis.

Burada ne yapacağız? Gitmesine izin verecek miyiz?

Qu'allons-nous faire ?

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

On va fabriquer un beau matelas naturel.

Ama babam ''Hayır, bunu tatil evimiz yapacağız'' diyordu.

Mon père répond qu'on va la transformer en camping-car.

Ne yapacağız? O yöndeki enkazın izinden mi gideceğiz?

On fait quoi ? On continue dans la direction des débris ?

Bir gün dünyayı daha iyi bir yer yapacağız.

Un jour nous ferons du monde un meilleur endroit.

- Bugün kahvaltıyı nerede yapacağız?
- Bugün nerede kahvaltı edelim?

- Où prendrons-nous notre petit-déjeuner aujourd'hui ?
- Où petit-déjeunerons-nous aujourd'hui ?

Onu yaptırmak ne kadar sürerse sürsün onu yapacağız.

Nous ferons tout ce qu'il faut pour que cela soit fait.

Endişelenmeyin, bir dahaki sefere yapacağız. İyi bir ders aldık.

Vous inquiétez pas, la prochaine fois, on réussira. Ça nous servira de leçon.

- Peki şimdi ne yapacağız?
- Peki bundan sonra ne olacak?

Où allons-nous à partir de là ?

Peki, ne yapacağız? Spekülatif mi iz süreceğiz yoksa sistematik mi?

Qu'en dites-vous ? On se la joue spéculatif ou systématique ?

3000 adet satın almayı kabul ederseniz yüzde 3 indirim yapacağız.

Si vous acceptez d'en commander 3000, nous vous faisons une remise de trois pour cent.

Ama bunu yapmak için çok çaba harcamak gerek. Ne yapacağız peki?

Mais ça demande beaucoup d'efforts. On fait quoi, alors ?

Ama bunu yapmak için çok çaba harcamak gerek. Ne yapacağız peki?

Mais ça demande beaucoup d'efforts. On fait quoi ?

Şimdi ne yapacağız peki? Kira zamanı geliyor evin kirasını nasıl ödeyeceğiz?

Donc que faisons-nous maintenant? Comment allons-nous payer le loyer de la maison en matière de location?

Yarın hava güzel olur mu bilmiyorum, ama eğer yarın hava güzel olursa biz piknik yapacağız.

Je ne sais pas s'il fera beau demain, mais s'il fait beau nous irons pique-niquer.

"Son treni kaçırırsak ne yapacağız?" " Sabaha kadar bir internet kafede ya da başka bir yerde beklemeye ne dersin?"

« Que ferons-nous si nous manquons le dernier train ? » « Que diriez-vous d'attendre jusqu'au matin dans un cybercafé ou quelque part ailleurs ? »