Translation of "Yapacağız" in English

- Hemen yapacağız.
- Onu hemen yapacağız.

We'll do it right away.

Ne yapacağız?

So, what are we going to do?

Hangisini yapacağız?

So, what's it gonna be?

Canlı yapacağız.

We'll do it live.

Kamp yapacağız.

We're going to go camping.

Yapabileceğimizi yapacağız.

We're going to do our best.

Onu yapacağız.

- We'll do it.
- We'll do that.
- We will do it.
- We're going to do that.

Değişiklikler yapacağız.

We're going to make changes.

İşbirliği yapacağız.

We'll cooperate.

Büyük yapacağız.

We'll do great.

Bunu yapacağız.

We'll do it.

Sırayla yapacağız.

We'll take turns.

- Sekizde kahvaltı yapacağız.
- Saat sekizde kahvaltı yapacağız.

- We will have breakfast at eight o'clock.
- We'll have breakfast at eight o'clock.

- Ne gerekirse yapacağız.
- Ne gerekiyorsa onu yapacağız.

We'll do whatever it takes.

Peki, ne yapacağız?

So, what are we going to do?

Peki ne yapacağız?

So, what are we going to do?

"Blockbuster videoları yapacağız,"

"We're going to make Blockbuster videos,"

Ekonomi üzerinden yapacağız.

in economics instead.

Muhtemelen onu yapacağız.

We'll probably do that.

Bir servet yapacağız.

We'll make a fortune.

Onu birlikte yapacağız.

We'll do it together.

Onu nasıl yapacağız?

How do we do that?

Şimdi ne yapacağız?

What do we do now?

Onu yarın yapacağız.

We'll do it tomorrow.

Bunu nasıl yapacağız?

How are we going to do that?

Bu işi yapacağız.

We're going to make this work.

Biz onu yapacağız.

We're going to make it.

Biz oylama yapacağız.

We'll take a vote.

Bunu kendimiz yapacağız.

- We'll do it ourselves.
- We'll do that ourselves.

Bugün ne yapacağız?

What are we going to do today?

Onunla ne yapacağız?

- What are we going to do with it?
- What're we going to do with it?

Tom'la ne yapacağız?

- What are we going to do with Tom?
- What are we going to do about Tom?

Söylediğin gibi yapacağız.

We'll do as you say.

Gerisini biz yapacağız.

We'll do the rest.

Bunu sonra yapacağız.

We'll do this later.

Bunu birlikte yapacağız.

We'll do this together.

Bir liste yapacağız.

We'll make a list.

Biz bunu yapacağız.

We'll make it.

Yarın ne yapacağız?

- What'll you do tomorrow?
- What are we going to do tomorrow?

Daha iyi yapacağız.

We'll do better.

Bir şey yapacağız.

We'll do something.

Biz pratik yapacağız.

We're going to practice.

İlk ne yapacağız?

What do we do first?

Başka ne yapacağız?

What else are we going to do?

Onlara işkence yapacağız.

We're going to torture them.

Bunu beraber yapacağız.

- We'll do it together.
- We'll do this together.

Bunu zevkle yapacağız.

- We're happy to do it.
- We'll do it with pleasure.

Biz değişiklikler yapacağız.

We'll make changes.

Biz aynısını yapacağız.

We'll do the same.

Onu derhal yapacağız.

We're going to do that right away.

Elimizden geleni yapacağız.

We're going to do what we can.

Sanırım bunu yapacağız.

- I think we're going to do that.
- I think that we're going to do that.

Yağmur yağmazsa yapacağız.

If it doesn't rain, we'll do that.

Bunu tekrar yapacağız.

We're going to do that again.

Bunu hemen yapacağız.

We'll do that right away.

Bunu ikimizde yapacağız.

We both will do that.

Bunu yarın yapacağız.

We'll do that tomorrow.

Sensiz ne yapacağız?

What are we going to do without you?

Peki ne yapacağız? Kayayı mı kullanacağız, iglo mu yapacağız?

So, what are we going to do? We gonna go for the rock shelter, or make an igloo?

- Her zaman yaptığımızı yapacağız.
- Her zaman ne yapıyorsak onu yapacağız.
- Her zaman yaptığımız şeyi yapacağız.

We'll do what we always do.

Pekala, bunu birlikte yapacağız.

OK, we're going to do this together.

Karar sizin, ne yapacağız?

You decide, what are we gonna do?

Pekâlâ, burada ne yapacağız?

Okay, what are we going to do here?

Seçim sizin, ne yapacağız?

Your choice, what's it gonna be?

Nasıl en iyisini yapacağız?

how do we ensure that we perform at our best?

Biz plajda barbekü yapacağız.

We'll have a barbecue at the beach.

Peki şimdi ne yapacağız?

So what do we do now?

Yapabileceğimiz her şeyi yapacağız.

We'll do everything we can.

Onu ne zaman yapacağız?

When are we going to do it?