Translation of "Okuyarak" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Okuyarak" in a sentence and their spanish translations:

Mektubu okuyarak bilgi edinebildi.

Pudo informarse leyendo la carta.

Divanda dergi okuyarak oturuyordu.

Estaba sentada en el sofá leyendo una revista.

Mektubu okuyarak bilgi alabilir.

Pudo informarse leyendo la carta.

Bazı insanlar okuyarak dinlenirler.

Algunas personas se relajan leyendo.

Roman okuyarak bütün gece oturdu.

Se quedó despierto toda la noche leyendo una novela.

Çoğunlukla kitap okuyarak saatlerce oturur.

Él frecuentemente se queda sentado durante horas leyendo libros.

Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.

- Ella mató el tiempo leyendo una revista mientras esperaba.
- Ella hizo tiempo leyendo una revista mientras esperaba.

Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.

Aproveché de la lectura de este libro.

Geçen Pazarı romanlar okuyarak geçirdim.

Pasé el domingo pasado leyendo novelas.

Onu okuyarak zamanımı boşa harcamamalıydım.

No debería haber perdido el tiempo leyendo eso.

Bütün günü roman okuyarak geçirdim.

Me pasé todo el día leyendo la novela.

O, akşamı bir kitap okuyarak geçirdi.

- Pasó la tarde leyendo un libro.
- Él pasó la tarde leyendo un libro.

Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.

Tom pasó el día entero en la cama leyendo.

Roman okuyarak bütün gün evde kaldım.

Me quedé en casa todo el día leyendo novelas.

Bütün günü bir roman okuyarak geçirdim.

Me pasé todo el día leyendo una novela.

Küçükken saatlerimi tek başıma odamda okuyarak geçirirdim.

Cuando era pequeño, pasaba muchas horas solo, leyendo en mi habitación.

Hafta sonunu uzun bir roman okuyarak geçirdim.

Pasé el fin de semana leyendo una larga novela.

Kız kardeşim çizgi roman okuyarak zaman geçirir.

Mi hermana se pasa el tiempo leyendo tebeos.

Ben üç günde bu romanı okuyarak tamamladım.

Terminé de leer esta novela en menos de tres días.

Mary, Tom'un Latince okuyarak zamanını boşa harcadığını düşündü.

Mary pensó que Tom perdía su tiempo al estudiar latín.

Orada bir bankta kitap okuyarak oturan biri vardı.

Ahí había alguien sentado leyendo un libro.

Hayatında ilk kez, Yuka, İngilizce bir kitabı okuyarak bitirdi.

Yuka terminó de leer un libro en inglés por primera vez en su vida.

Tom'un Mary'nin çizgi roman okuyarak günü geçirdiğine dair bir önsezisi vardı.

Tom tuvo la sospecha de que Mary había pasado el día leyendo libros de comic.