Translation of "Roman" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Roman" in a sentence and their spanish translations:

Roman yazar.

Ella escribe novelas.

Rastgele roman okurdum.

Solía leer novelas al azar.

Bir roman yazıyorum.

Estoy escribiendo una novela.

Bir roman yazmalıydın.

Deberías escribir una novela.

Birçok roman okudum.

- Leí muchas novelas.
- Leo muchas novelas.

Bu roman sıkıcı.

Esta novela es aburrida.

Roman dillerini seviyorum.

Amo las lenguas romances.

- Bu roman beni sıkıyor.
- Bu roman bana sıkıcı geliyor.

Esta novela me aburre.

Roman birçok dile çevrildi.

La novela fue traducida a muchas lenguas.

Bir roman yazmaya çalıştım.

Yo traté de escribir una novela.

Benim hobim roman okumaktır.

Mi pasatiempo es leer novelas.

Hobim çizgi roman okumaktır.

Mi pasatiempo es leer los cómics.

Bir roman yazmaya başladı.

Empezó a escribir una novela.

Bu roman İngilizceden çevrilmiştir.

Esta novela fue traducida del inglés.

Roman Viktorya İngilteresi'nde geçiyor.

La novela tiene lugar en la Inglaterra victoriana.

Tom roman okumayı sever.

A Tom le gusta leer novelas.

O bir roman okuyor.

Él está leyendo una novela.

Roman çok heyecan verici.

La novela es muy emocionante.

En sevdiğin roman hangisidir?

¿Cuál es tu novela favorita?

Tom üç roman yazdı.

- Tom escribió tres novelas.
- Tom ha escrito tres novelas.

Tom bir roman yazıyordu.

Tom escribía una novela.

- Roman neredeyse 20.000 nüsha satmıştı.
- Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.

La novela ha vendido casi 20.000 copias.

- Tom yeni bir roman üzerinde çalışıyor.
- Tom başka roman üzerinde çalışıyor.

Tom está trabajando en otra novela.

Roman okuyarak bütün gece oturdu.

Se quedó despierto toda la noche leyendo una novela.

Roman onun ölümünden sonra basıldı.

La novela fue publicada después de su muerte.

Japonca yazılmış ilk roman nedir?

¿Cuál es la primera novela que se escribió en japonés?

Bildiğim kadarıyla roman Japonca'ya çevrilmedi.

- Hasta donde yo sé, la novela no ha sido traducida al japonés.
- Hasta donde yo sé, la novela no está traducida al japonés.

Yeni roman ne zaman çıkacak?

- ¿Cuándo se publica su nueva novela?
- ¿Cuándo se publicará tu nueva novela?

Bana Almanca birçok roman getirdi.

Ella me trajo muchas novelas en alemán.

Bu roman ne zaman yayınlandı?

¿Cuándo fue publicada esta novela?

O, otobiyografik bir roman yazdı.

Escribió una novela autobiográfica.

O, şimdi bir roman okuyor.

Ahora está leyendo una novela.

Hayattaki amacım roman yazarı olmaktır.

Mi objetivo en la vida es ser un novelista.

O bir roman yazmaya başladı.

Empezó a escribir una novela.

O her gün roman okur.

Él lee novelas todos los días.

Almanca bir Roman dili midir?

¿El alemán es una lengua romance?

Bu film, bir roman uyarlamasıdır.

Esta película es una adaptación de una novela.

Arap alfabesi, Roman alfabesiyle değiştirildi.

La escritura árabe fue reemplazada por el alfabeto romano.

Çok ilginç bir roman değildi.

No era una novela muy interesante.

O roman geniş ölçüde okundu.

Esa novela fue muy leída.

O zaman bir roman okuyordum.

En ese momento estaba leyendo una novela.

Bütün günü roman okuyarak geçirdim.

Me pasé todo el día leyendo la novela.

Tom şimdi bir roman yazıyor.

Ahora, Tom está escribiendo una novela.

- Bu roman ondan çok daha fazla ilginç.
- Bu roman ondan çok daha ilginç.

Esta novela es de lejos más interesante que esa.

Roman yazarı çalışma için malzemeleri topladı.

El novelista juntó materiales para su trabajo.

Tavana bakma yerine bir roman okuyabilirsin.

Podrías estar leyendo una novela en vez de estar mirando el techo.

O roman Bay Robinson tarafından yazılmamıştır.

Esa novela no fue escrita por el Sr. Robinson.

İyi bir roman ile rahatlamak istiyorum.

Quiero relajarme con una buena novela.

Bu, Hemingway tarafından yazılmış bir roman.

Esta es una novela escrita por Hemingway.

Bu roman dün okuduğumdan daha ilginç.

Esta novela es más interesante que la que leí la semana pasada.

Bu bilim kurgu roman çok ilginç.

Esta novela de ciencia ficción es muy interesante.

Roman okuyarak bütün gün evde kaldım.

Me quedé en casa todo el día leyendo novelas.

Bütün günü bir roman okuyarak geçirdim.

Me pasé todo el día leyendo una novela.

O her gün bir roman okur.

Lee una novela todos los días.

Bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.

capaz de correr tres veces más rápido que la velocidad del sonido.

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.

- ¿En serio? Mi pasatiempo es leer historietas.
- ¿De verdad? Mi hobby es leer manga.

Roman bir kahramanın ölümü ile sona erer.

La novela termina con la muerte de la heroína.

Bir roman yazması için onu teşvik etti.

Ella le animó a escribir una novela.

O, roman ve öyküleriyle ünlü bir yazardır.

Es un autor famoso por sus novelas y cuentos.

Hafta sonunu uzun bir roman okuyarak geçirdim.

Pasé el fin de semana leyendo una larga novela.

Bu roman Amerikalı bir yazar tarafından yazıldı.

Esta novela fue escrita por un autor americano.

Kız kardeşim çizgi roman okuyarak zaman geçirir.

Mi hermana se pasa el tiempo leyendo tebeos.

Jiro Akagawa 480'in üzerinde roman yazdı.

Akagawa Jiro ha escrito más de 480 novelas.

Tam yazmak istediğim gibi bir roman yazdım.

Escribí una novela tal y como la quise escribir.

Bu, şimdiye kadar okuduğum en uzun roman.

Ésta es la novela más larga que he leído hasta ahora.

O, dün en ilginç bir roman okudu.

Leyó una novela muy interesante ayer.

O, bir politikacıdan ziyade bir roman yazarıdır.

Es novelista más que político.

Sidney Sheldon tarafından yazılmış bir roman okuyorum.

Estoy leyendo una novela de Sidney Sheldon.

O çizgi roman okumaktan başka bir şey yapmaz.

Él no hace nada más que leer tiras cómicas.

Bir roman yazmak için ani bir dürtü hissetti.

De pronto él se sintió instado a escribir una novela.

Bu roman ünlü bir Amerikan yazar tarafından yazılmıştır.

Esta novela fue escrita por un famoso escritor americano.

Öğrenciler televizyon ve çizgi roman yüzünden, çok kitap okumazlar.

Los estudiantes no leen muchos libros debido a la televisión y los comics.

Bu çizgi roman kitabını onun kız kardeşinden ödünç aldım.

Pedí prestado este libro de historietas a su hermana.

Roman okumayı mı yoksa film izlemeyi mi tercih edersin?

¿Prefieres leer una novela o ver una película?

- Bu romanı anlaması zordur.
- Bu, anlaşılması zor bir roman.

Esta novela es difícil de entender.

Bu İngilizce roman, bir haftada okunacak kadar basit değil.

- Esta novela en inglés no es tan sencilla como para que la leas en una semana.
- Esta novela inglesa no es tan fácil como para que la leas en una semana.

Tom şu an Sidney Sheldon tarafından yazılmış bir roman okuyor.

Tom está leyendo una novela de Sidney Sheldon ahora.

- Çok ilginç bir çizgi roman buldum.
- Çizgi romanı çok ilginç buldum.

Encuentro el comic muy interesante.

Bu roman o kadar kolay ki onu bir çocuk bile okuyabilir.

Esta novela es tan sencilla que hasta un niño puede leerla.

Tom'un Mary'nin çizgi roman okuyarak günü geçirdiğine dair bir önsezisi vardı.

Tom tuvo la sospecha de que Mary había pasado el día leyendo libros de comic.