Translation of "Mücadele" in Spanish

0.021 sec.

Examples of using "Mücadele" in a sentence and their spanish translations:

Mücadele etme.

No forcejees.

Ve mücadele ettik.

y fue muy duro.

Mücadele imkânı istiyorlar.

para construir un mundo mejor.

Ciddiyetle mücadele etmeliyiz

tenemos que lidiar con la seriedad

Tom mücadele etmedi.

Tom no se resistió.

Onlar mücadele etti.

- Lo pasaron mal.
- Se esforzaron.

Mücadele şimdi başlıyor.

La pelea comienza ahora.

Biz mücadele edeceğiz.

Vamos a luchar.

Kim mücadele edecek?

¿Quién luchará?

Tom mücadele edecek.

Tom luchará.

Uykuyla mücadele ettim.

Luché contra el sueño.

Yoksullukla mücadele etmek.

causar un impacto en la pobreza extrema.

Yaşamak mücadele etmektir.

Vivir significa luchar.

Mücadele devam ediyor.

La lucha continúa.

Ilk izleniminizle mücadele edin.

luchar contra las primeras impresiones.

Bizler için mücadele ediyor

Peleando por nosotros

Birçok zorluklarla mücadele edecek.

Te enfrentarás a muchas dificultades.

Tom bir mücadele içindeydi.

Tom estuvo en una riña.

Artık mücadele etmek istemiyordu.

- Ella no quería seguir luchando.
- Ella no quería pelear más.

Bütün kalbimle mücadele ettim.

Yo he luchado con todo mi corazón.

Diktatöre karşı mücadele ettiler.

Lucharon contra el dictador.

Hastalığa karşı bir mücadele.

Es una lucha contra la enfermedad.

Bu nedenle mücadele etmeliyiz.

Por eso debemos luchar.

Demokrasimiz için mücadele etmeliyiz.

Debemos luchar por nuestra democracia.

Mücadele etmeyse, çok fazla değil.

luchar, no es tan común.

Mücadele mi edelim, yüzelim mi?

¿Luchar o flotar?

Bana kalırsa bizim yapmadığımız mücadele

Ay, yo creo que la batalla cultural

Mülteciler açlığa karşı mücadele ettiler.

Los refugiados lucharon contra el hambre.

Onlar özgürlük için mücadele veriyorlar.

Están luchando para la libertad.

Tom mücadele etmek için hazırdır.

- Tom está listo para pelear.
- Tom está listo para luchar.

Neyle mücadele ettiğimi görmek istiyorum.

Quiero ver lo que estoy enfrentando.

Irk ayrımcılığına karşı mücadele etti.

Él luchó contra la discriminación racial.

Bu adil bir mücadele değildi.

Esa no fue una pelea justa.

Biz zamana karşı mücadele ediyoruz.

Estamos luchando contra el tiempo.

Fabrikalar kapanırken, işçiler mücadele etti.

Los trabajadores luchaban mientras las fábricas cerraban.

Ne ile mücadele edeceğimizi bilmiyoruz.

No sabemos a lo que nos enfrentamos.

- Yıllardır savaşıyorlar.
- Yıllardır mücadele ediyorlar.

Llevan años peleados.

Otuz yıl boyunca depresyonla mücadele etti.

Sufrió depresión durante 30 años.

Bu kronik hastalıkla mücadele eden kişileri,

Cuando nos demos cuenta

Zorlu bir boşanma süreciyle mücadele ettiyseniz

si alguna vez han pasado por un divorcio amargo,

Bu girişmeyeceğim bir mücadele. Aşağı ineceğiz.

No me meteré en esta pelea. Bajaremos.

Fikir adamları eski doktrinlerle mücadele ediyorlar.

Los hombres de ideas cuestionaban los dogmas antiguos.

Bu mücadele ve uzman desteği kombinasyonunu

Construyamos esta combinación de lucha y apoyo experto

Bu mücadele sonunda ise işçiler kazandı

Al final de esta lucha, los trabajadores ganaron

Hangi biri için mücadele ettiniz ki?

¿Por cuál luchaste?

Ve başarabilmek için ise mücadele veriyor

Y él lucha por triunfar

Oğlan ciddi bir hastalıkla mücadele etti.

El niño luchaba contra una grave enfermedad.

İki takım çok sıkı mücadele etti.

Ambos equipos compitieron fuertemente.

Ordu, terörle mücadele operasyonuna devam ediyor.

El ejército continúa con su operación antiterrorismo.

Tom ücretsiz almak için mücadele etti.

- Tom intentó liberarse con un forcejeo.
- Tom se esforzó por soltar sus ataduras.
- Tom forcejeó buscando su liberación.
- Tom se debatió en búsqueda de su libertad.

Truman seçim gününe kadar mücadele etti.

Truman hizo campaña hasta el día de las elecciones.

Artık birçok insan alerjilerle mücadele ediyor.

Mucha gente se las está viendo con alergias ahora.

İdam cezasının kaldırılması için mücadele ediyoruz.

Luchamos para abolir la pena de muerte.

Depresyonla mücadele eden diğer insanlara ulaşmak istiyordum.

Quería llegar a otros que también estuvieran luchando con la depresión.

şu anda depresyonla mücadele eden kişiler var.

o está luchando con la depresión.

şimdiye kadar düşünmedikleri bir güçle mücadele etmezsek

que a menos que comiencen a pelear, más duro de lo que nunca creyeron posible,

Hakları için mücadele eden siyahi insanlar vardı;

Las personas negras lucharon por sus derechos,

Sağ kalmak için, yaşamak için mücadele ediyoruz.

Para vivir, peleamos por la vida.

Ikisini de senin uğruna mücadele etmeye adardım

las gastaría enteras para ayudar tus luchas,

Benim için hayatın anlamı devamlı mücadele etmekti,

y el "porqué" para mí fue el competir nuevamente,

Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.

El león luchó para salir de su jaula.

Sanıyorum haklıyım ama bunun için mücadele etmeyeceğim.

Creo que tengo razón, pero no voy a pelear por eso.

Sessizlikle mücadele etmenin iyi bir yolu müziktir.

La música es una buena manera de combatir el silencio.

Iklim değişimiyle mücadele etmek, Atlantik'i geçmeye hazır.

está lista para cruzar el Atlántico en una misión para luchar contra el cambio climático.

Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.

Japón sigue luchando para salir de la recesión.

Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.

Los doctores recomiendan medicamentos para combatir enfermedades.

Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

Eisenhower hizo campaña hasta el final de la guerra.

Hastalıklarla mücadele eden insanlar çoğu zaman bu hastalıklara

muchas veces se enfermaron en gran parte

Bu macerayı tamamlamak için bir sürü mücadele yaşamalıyız.

Tenemos muchos desafíos que superar en esta aventura.

Büyümeleri ve gelişmeleri için bir mücadele şansı verelim.

la oportunidad de luchar para crecer y prosperar.

O zaman biz bu virüsle nasıl mücadele edeceğiz

Entonces, ¿cómo luchamos contra este virus?

20 millik elektrik kablolarındaki kısa devrelerle mücadele ettiler .

llenaban la nave espacial.

Lambalarla değiştirilmesi dayanıklı oldukları için küresel ısınmayla mücadele

aire acondicionado. El reemplazo de las bombillas normales por lámparas compactas

Biz başka bir dünyadan gelen yaratıklarla mücadele ediyoruz.

Estamos luchando una guerra con seres de otro mundo.

Ülkeler altın,petrol ve uyuşturucu için mücadele ediyorlar.

Los países luchan por OPD: oro, petróleo y drogas.

Biz iyi bir mücadele sergiledik ama biz kaybettik.

Resistimos mucho pero sin embargo perdimos.

O, sınıf arkadaşların ayak uydurmak için mücadele etti.

Le costó seguirle el ritmo a sus compañeros de clase.

Opiyat bağımlılığı ile mücadele eden kadınlar için bir ev.

es un hogar para mujeres que luchan con su adicción a los opiáceos.

Zaman, gelgit ve cehennemden gelen kökler ile mücadele ediyorum.

Lucho contra el tiempo, la marea y las raíces del infierno.

Bu durumdayken yapılacak ilk şey, panik hissiyle mücadele etmektir.

Lo primero que hacer en esta situación es esforzarse por no sentir pánico.

Büyük bir mücadele içerisinde, şehirler buraların etrafına inşa ediliyor,

a pesar de las controversias por el uso de inmensos recursos.

Yani mücadele ve kendini adama devam ediyor demek istedi.

Lo cual significaba que la militancia seguía, el compromiso seguía.

Ve Amerikalıların %47'si mutlu kalabilmek için mücadele ediyor.

y el 47 % luchan para mantenerse contentos.

Mücadele etmeye değer bir şeyim olduğu için pes etmeyeceğim.

No me rendiré porque tengo algo por lo que vale la pena luchar.

O eserlerin Türkiye'ye getirilmesinde büyük mücadele veren Uşak Müze Müdürü

Da una gran lucha en las obras llevadas a Turquía. Director del Museo Usak

Ayrıca bizim devletimiz koronayla aylarca mücadele edebilecek kadar güçlü değil

Además, nuestro estado no es lo suficientemente fuerte como para luchar con la corona durante meses.

Çin bu virüsle mücadele edebilmek için bir hastane yapacağım diyor

China dice que construiré un hospital para combatir este virus

Oh pekala, işte böyle gidiyor, sadece onunla mücadele etmemiz gerekecek. '

Oh, bueno, así son las cosas, solo tendremos que luchar ''.

Birliklerinin yaşamak için mücadele edeceğini bilmek bu fakir bölgedeki topraklardan

Sabiendo que sus tropas tendrían dificultades para vivir de la tierra en esta región sin recursos,

Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

Podemos decir que Japón luchó una batalla constante contra el hambre durante la guerra.

Fakat bu uyumla mücadele etmeliyiz çünkü bu uyum seçici algıyı tetikler,

Pero tenemos que luchar contra ella, porque activa la percepción selectiva

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.

En las llanuras abiertas, cada noche trae un desafío diferente. La sabana africana se oscurece.

Demi. Bu kadar ciddiyetsiz bir şekilde nasıl mücadele verebiliriz bu virüsle?

Demi ¿Cómo podemos combatir este virus tan en serio?

16. yüzyılda Akdeniz'de Türk ve İspanyol korsanlar birbirleriyle sık sık mücadele ettiler

En el siglo XVI los piratas turcos y los españoles se encontraban a menudo en el mar Mediterráneo.

Paleolitik olarak bilinen dönem sırasında, insan hayatta kalmak için mücadele etmek zorundaydı.

Durante el período conocido como Paleolítico, el hombre tuvo que luchar para garantizar su supervivencia.

Hava arama kurtarma ekibi kuvvetli rüzgâr ve dondurucu soğukla mücadele etmek zorunda kaldı.

El vuelo de rescate tuvo que tener en cuenta fuertes vientos y temperaturas glaciales.

- Mücadele eden kaybedebilir, fakat etmeyen zaten kaybetmiştir.
- Savaşan yenilebilir, ama savaşmayan zaten yenilmiştir.

- Quien lucha puede perder, quien no lucha ya perdió.
- El que lucha puede perder, el que no lucha ya perdió.

- Çok sayıda öğrenci konuşma özgürlüğü için savaştı.
- Çok sayıda öğrenci konuşma özgürlüğü için mücadele etti.

Un gran número de estudiantes luchó por conseguir libertad de expresión.