Translation of "Anlam" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Anlam" in a sentence and their spanish translations:

anlam katabileceğimizi hatırlatıyor,

nosotros podemos dar sentido,

Anlam ifade etmiyor.

No tiene sentido.

Gerçeğinden ne anlam çıkartabiliriz?

o el logo de Capital One en su lateral?

Sanat, hayata anlam katıyor.

Las artes le dan sentido a la vida.

Bu bir anlam ifade etmiyor.

- Esto no tiene sentido.
- Eso no tiene sentido.

Yazarın söylediklerine anlam verebiliyor musun?

¿Puedes entender lo dicho por el autor?

Öfkelerini işleyip bundan anlam çıkarabilen insanlar

Las personas que son capaces de procesar su ira y darle significado

çünkü anlam farklılığı diyalog kurmamızı sağlıyor.

porque la ambigüedad nos permite entablar una conversación.

O herhangi bir anlam ifade etmiyor.

- Eso no tiene sentido en lo absoluto.
- Eso no tiene ningún sentido.

Burada bir şey anlam ifade etmiyor.

Algo no cuadra aquí.

Bu cümle hiçbir anlam ifade etmiyor.

Esta frase no tiene ningún sentido.

Sensiz yaşamak hiçbir anlam ifade etmiyor.

Vivir sin ti no tiene sentido.

Bu, alarmınıza iş dışında bir anlam yükler.

Dejarán sin trabajo a su despertador.

"Anlam, madde aleminde bulunan bir şey değildir;

"El significado no se encuentra en el reino material;

Bazı cümleler anlam ifade etmiyor. Yani, ne?

Algunas frases no tienen sentido. ¿Y qué?

Eğer şarkı sözlerine bakarsan, çok anlam taşımıyor.

- Si buscas las letras, realmente no significan mucho.
- Si observas la letra de la canción, no tiene mucho significado.

Bu benim için bir anlam ifade etmiyor.

Esto no tiene ningún sentido para mí.

Anlam, her şey soyup çıkarıldığında geriye kalan şeydir."

El significado es lo que queda cuando todo lo demás se elimina".

Bu cümleyi yeniden yazmalısın. Bir anlam ifade etmiyor.

Deberías reescribir esta frase; no tiene sentido.

Bu durum sizin için bir anlam ifade ediyor mu?

¿Le ven el sentido?

- Bu, bir anlam ifade etmiyor.
- Bunun bir anlamı yok.

Esto no tiene sentido.

Bu sonunda benim için bir anlam ifade etmeye başlıyor.

Al fin me empieza a tener sentido.

Pek bir anlam veremedim, Düşünce kervanımı çok kolay kaybettim.

No tenía conocimiento, no podía hilar ideas.

Gerçek kimliğini bulduğumda, hayatım bir anlam ifade etmeye başladı.

Cuando encontré mi verdadera identidad, mi vida empezó a tener sentido.

Mecaz ve anlam açısından insan kalbi kadar ilham verici değil.

está tan imbuido de metáforas y significados como el corazón humano.

- O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
- Bu saçma.
- Bu saçmalık.

- Esto no tiene sentido.
- Eso no tiene sentido.
- Eso es absurdo.

Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.

Si existiera un mercado de frases, nuestras especulaciones gramaticales de repente cobrarían sentido.

- O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
- O saçmalık.
- Bu saçma.
- Bu saçmalık.

- Esto no tiene sentido.
- Eso no tiene sentido.
- Eso no tiene ningún sentido.
- Eso es absurdo.

İnsanların, Kutsal Savaş'ın iyi bir amaç uğruna olduğunu nasıl söyleyebildiğine anlam veremiyorum.

No logro entender como todos decían que la Guerra Santa ocurrió por una buena causa.

- Bu, anlam ifade eder gibi görünmüyor.
- Bu anlamlı gibi görünmüyor.
- Bu mantıklı gözükmüyor.

Esto no parece tener sentido.

- Tom bana bir anlam ifade etmiyor.
- Tom benim için hiçbir şey ifade etmiyor.

Tom no significa nada para mí.

İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.

En tanto que el espíritu humano prospere en este planeta, la música en alguna forma viviente se lo acompañará y sostenerá, dándole significado expresivo.