Translation of "Hayata" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Hayata" in a sentence and their spanish translations:

Sanat, hayata anlam katıyor.

Las artes le dan sentido a la vida.

- Hayata şimdi daha farklı bakıyorum.
- Hayata artık daha farklı bakıyorum.

Ahora veo la vida de un modo diferente.

Ya hayata geçirmeyi geçtim hadi

Lo pasé, vamos

Mutsuz çocukluğu hayata bakışını etkiledi.

Su infancia infeliz afectó a su visión de la vida.

O, yeni bir hayata başladı.

- Él empezó una vida nueva.
- Él comenzó una nueva vida.

Tom ölümden sonraki hayata inanmıyor.

Tom no cree en la vida después de la muerte.

Tom'u hayata geri getirebilir misin?

¿Puedes devolver la vida a Tom?

O adam hayata çok küsmüş.

Ese tipo está amargado.

Uzun ve mutlu bir hayata!

Por una vida larga y feliz.

hayata karşı büyük bir şefkat duyuyorum.

que siento ternura por la vida.

Ondan biraz hayata uyum sağlamayı öğrendi

aprendió a adaptarse un poco a la vida

Yerleşik hayata 10.000 yıl önce geçmiştik

pasamos la vida establecida hace 10.000 años

Hayata karşı inanılmaz bir iştahım vardı,

He tenido un enorme apetito por la vida,

Soğuk hava Tom'u yeniden hayata döndürdü.

El aire helado resucitó a Tom.

Tom yeni bir hayata başlamak istiyordu.

Tom quería empezar una nueva vida.

Yakında bu yeni hayata kendini uyduracaksın.

Pronto te adaptarás a esta nueva vida.

Insanlığımızın o harika bileşenlerini yeniden hayata döndürebiliriz:

podemos recuperar esos componentes asombrosos de nuestra humanidad:

Yani göbeklitepe yerleşik hayata geçmenin ilk kanıtı

es decir, la primera prueba de ir a la vida en Göbeklitepe

Peki o muhabbetlerden hangi birini hayata geçirdiniz?

Entonces, ¿cuál de esas conversaciones trajiste a la vida?

Onlar ne yaptıklarını düşünmeden hayata devam ediyorlar.

Ellos siguen con la vida sin pensar en lo que hacen.

Ben şimdi hayata eskisinden daha farklı bakıyorum.

Ahora veo a la vida diferente de como solía verla.

Her güldüğünüzde, bir şekilde bu formül hayata geçiyor,

Cuando se ríen, ocurre esta fórmula de algún modo u otro,

Bir taşı hayata geçirmek için gerçekleştirilen kültürel ritüel.

sino el rito cultural de conferir vida a las piedras.

Kasaba yeniden hayata dönecek, iş makinaları yollarda olacak.

El pueblo retornará a la vida, los camiones llenarán las vías.

Hikâyeler güçlüdür, canlıdır ve bir şeyi hayata geçirir.

Las historias son poderosas, son vívidas, cobran vida.

Buna rağmen hayata zor bir başlangıç yapmış çocuklara

Se examinaron todas las montañas de datos que habían recogido

Yani artık yerleşik hayata geçmişiz yani tarımı keşfetmişiz

Así que ahora nos hemos establecido, es decir, hemos descubierto la agricultura.

Aslında yerleşik hayata 2000 yıl daha önce geçilmiş

de hecho, se estableció hace 2000 años.

Yeni bir hayata başlamak için yurt dışına gittim.

Me fui al extranjero para empezar una nueva vida.

Onun hayata çok materyalist bir bakış açısı vardır.

Tiene una visión de la vida muy materialista.

Acı çekmenin büyük gücü hayata bir süre ara vermektir.

El gran poder del sufrimiento es que interrumpe la vida.

O, yeni okuldaki hayata kendini alıştırmayı çok zor buldu.

Él encontró muy difícil adaptarse a la vida en la nueva escuela.

Tom'un kalbi durmuştu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardılar.

A pesar de que el corazón de Tom dejó de latir, los médicos consiguieron reanimarlo.

Hiç deneyimlemediğimiz onca hayata dair hangi birimiz bir şey biliyoruz?

¿Qué sabemos nosotros de los zapatos en los que nunca nos hemos puesto?

Aslında bu, birçoğumuzun neden başka bir hayata inandığımızın da cevabı.

Es por eso que también esperamos otra vida.

Yahu biz yerleşik hayata bile geçmedik ne mühendisliği ne mimarlığı

Ni siquiera fuimos a la vida establecida, ni a la ingeniería ni a la arquitectura.

Herkes daha iyi bir hayata sahip olmak için can atıyor.

Todos aspiran a una vida mejor.

- Yaşlı adam son nefesini verdi.
- Yaşlı adam hayata gözlerini kapadı.

El anciano expiró.

Baharın gelmesiyle birlikte her şey yavaş yavaş yeniden hayata dönüyor.

Con el devenir de la primavera, todo está gradualmente volviendo a la vida.

Bu yüzden, bir hümanist olarak, hayata karşı temkinli bir yaklaşıma inanıyorum.

Como humanista creo en una visión proactiva a la vida.

Hani bahsetmiştik ya biz yerleşik hayata 10.000 yıl önce geçtik diye

porque mencionamos hace 10,000 años

Bu büyük usta 1519'da 67 yaşında gözlerini hayata yumdu artık

Este gran maestro murió a la edad de 67 años en 1519.

- Ölümden sonraki hayata inanıyor musun?
- Ölüm sonrası yaşama iman ediyor musun?

¿Creéis que hay vida después de la muerte?

Hayata karşı bakış açısı umarım bizler için de bir ilham kaynağı olmuştur

Espero que la perspectiva de la vida haya sido una inspiración para nosotros también.

Yıllarca acı çektikten sonra, nihayet geçmişi unutmaya ve yeni bir hayata başlamaya karar verdi.

Después de años de sufrimiento, ella finalmente decidió olvidar el pasado y comenzar una nueva vida.

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.

Los números primos son como la vida: son totalmente lógicos, pero es imposible descubrir sus reglas, aunque te pases todo el tiempo pensando en ellos.

Gerçekleşen bir hayata öncülük etmek gerçekten basit bir soruya geliyor: Geceleri ışıkları kapattığınızda ve kafanız yastık üzerindeyken, ne duyuyorsunuz? Ruh şarkın mı, Şeytan mı gülüyor?

Llevar una vida satisfactoria se reduce a una sola cuestión: Cuando apagas las luces a la noche y apoyas tu cabeza en la almohada: ¿Qué es lo que escuchas? ¿Tu alma cantando o Satanás riendo?