Translation of "Yerini" in Portuguese

0.010 sec.

Examples of using "Yerini" in a sentence and their portuguese translations:

Yerini seviyorum.

Adorei a sua casa.

Tom'un yerini alacağım.

Eu vou tomar o lugar de Tom.

O, evin yerini sordu.

Ela perguntou sobre a localização da casa.

Annesinin yerini kim alacak?

Quem vai tomar o lugar da mãe dele?

Bisikletlerin yerini arabalar aldı.

- Carros substituíram as bicicletas.
- Os automóveis tomaram o lugar das bicicletas.
- Os carros substituíram as bicicletas.

Kasabanın her yerini biliyorum.

Eu conheço cada centímetro da cidade.

Radyo'nun yerini TV aldı.

O rádio foi substituído pela televisão.

Adalet daima yerini bulmaz.

A justiça nem sempre prevalece.

Aile üyelerine yemeğin yerini gösteriyor.

... orientando outros membros da família até uma refeição.

Televizyonun kitapların yerini alacağını sanmıyorum.

- Acho que a TV nunca substituirá os livros.
- Não acho que a TV vá substituir os livros.

Polis Tom'un gizlenme yerini buldu.

A polícia encontrou o esconderijo de Tom.

Hiç bir yerini kırdın mı?

Você já quebrou um osso?

Televizyonun, kitapların yerini alacağını sanmıyorum.

Eu não acho que a televisão vai tomar o lugar dos livros.

Kurtarma ekibi kurbanların yerini saptadı.

A equipe de resgate localizou as vítimas.

Hiç kimse Tom'un yerini alamaz.

Ninguém pode substituir Tom.

- Tom, Mary'nin yerine geçebilir.
- Tom, Mary'nin yerini doldurabilir.
- Tom, Mary'nin yerini alabilir.

Tom poderia substituir a Mary.

Şeker tatlandırıcı olarak balın yerini aldı.

O açúcar substituiu o mel como adoçante.

Bu fabrikada robotlar insanların yerini aldı.

Os robôs tomaram o lugar dos homens nessa fábrica.

Emi özürlü bir adama yerini verdi.

Emi cedeu seu acento ao deficiente.

...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.

... a duração dos dias aumenta e a escuridão dá lugar à luz.

Bir İngilizce öğretmeni olarak onun yerini alamam.

Eu não posso tomar o lugar dela como professor de inglês.

...Meksika uzun dilli yarasası çiçeklerin yerini tespit eder.

... os morcegos-de-língua-comprida encontram as flores.

Böylece avının yerini ölümcül bir nokta atışıyla belirliyor.

o que lhe permite localizar as presas com uma precisão letal.

E-kitapların, kağıt kitapların yerini alacağını düşünüyor musunuz?

Você acha que os e-books substituirão os livros impressos?

Parlak yıldızlar ile takımyıldızlarının. Böylece nokta atışıyla yerini bulur.

... das estrelas e constelações brilhantes... ... para encontrar o caminho com precisão.

Tamam, şimdi halatı alalım. Sonra şu şeyin yerini belirlemeye çalışacağız.

Vou recuperar a corda. Depois vamos localizar os destroços.

Ve şaşırtıcı bir şekilde, birbiri ardına devasa bir salonun yerini keşfettiler.

E para sua surpresa, eles descobriram o local de um enorme salão após o outro.

- Gelecekte birçok işçiler robotlarla değiştirilecekler.
- Gelecekte, birçok işçinin yerini robotlar alacak.

No futuro, muitos trabalhadores serão substituídos por robôs.

- Tom'un yerine geçecek birini buldun mu?
- Tom'un yerini alacak birisini buldun mu?

- Você encontrou alguém para substituir Tom?
- Vocês encontraram alguém para substituir Tom?

Esperanto yerli dillerin yerini almamalı, daha ziyade sadece herkes için ikinci bir dil olmalıdır.

O esperanto não deveria substituir os idiomas nativos, apenas se tornar a segunda língua de todo mundo.

- Şapkam nerede, biliyor musun?
- Şapkamın yerini biliyor musun?
- Şapkamın nerede olduğundan haberin var mı?

Você sabe onde está meu chapéu?

Milyonlarcasının arasından tek bir feromon molekülünü tespit edebiliyor. Zikzak çizerek dişinin yerini daha iyi belirliyor.

que detetam uma molécula de feromona entre milhões. O voo em ziguezague ajuda-o a localizar a fêmea.

Yüksek tavanlı ve büyük odaları olan bir bina onun yerini alan renksiz ofis bloklarından daha az pratik olabilir, ama genellikle çevresi ile iyi uyum sağlar.

Um edifício de tetos altos e salas enormes pode ser menos prático do que o bloco de escritórios incolor que o substitui, mas geralmente combina bem com o ambiente.