Translation of "Alacak" in Portuguese

0.017 sec.

Examples of using "Alacak" in a sentence and their portuguese translations:

Saatler alacak.

Vai levar horas.

Zaman alacak.

Vai levar tempo.

Biraz zaman alacak.

Levará algum tempo.

İstediğimi alacak mıyım?

Vou receber o que desejo?

Tom yardım alacak.

Tom vai se levantar.

Bu yıllar alacak.

Isso vai levar anos.

Onu alacak mısın?

Você vai comprar isso?

Bunu alacak mısın?

Você vai levar isso?

Bilet alacak param yoktu.

Eu não tinha dinheiro para comprar o ingresso.

Annesinin yerini kim alacak?

Quem vai tomar o lugar da mãe dele?

Sözlüğü alacak param yok.

- Não tenho dinheiro para comprar o dicionário.
- Eu não tenho dinheiro para comprar o dicionário.

Rahip kanın birazını alacak.

O sacerdote pegará um pouco do sangue.

Tom bir tane alacak.

Tom vai pegar um.

O uzun zaman alacak.

Isso vai demorar bastante.

Karım beni havaalanında alacak.

Minha esposa vai me buscar no aeroporto.

Tom'un çok yardım alacak.

Tom vai ter muita ajuda.

Tom o tabloyu alacak.

Tom vai comprar essa pintura.

Tom, Mary'yi havaalanından alacak.

Tom vai buscar Maria no aeroporto.

Bu çok zaman alacak.

Isso vai tomar tempo demais.

O, rüşvet alacak son adamdır.

Ele é o último homem a aceitar um suborno.

Onu alacak kadar zengin değilim.

Não sou tão rico assim para comprar isso.

O arabayı satın alacak mısın?

- Vai comprar esse carro?
- Você vai comprar esse carro?
- Você vai comprar este carro?
- Vai comprar este carro?
- Vocês vão comprar esse carro?
- Vocês vão comprar este carro?
- Vão comprar esse carro?
- Vão comprar este carro?

Karl'ın ölümünün öcünü kim alacak?

Quem vai vingar a morte do Karl?

Tom onu alacak, değil mi?

- Tom vai comprar aquilo, né?
- Tom vai comprar isso, certo?

Kızım yeni mobilya satın alacak.

Minha filha vai comprar móveis novos.

Tüm katılımcılar bir tişört alacak.

Todos os participantes vão receber uma camiseta.

Onu yapmak uzun zaman alacak.

Fazer isso vai demorar bastante.

Sözlüğü alacak kadar param yok.

Não tenho dinheiro para comprar o dicionário.

Yiyeceği alacak olan sen misin?

É você quem comprará a comida?

Tom'un nefes alacak zamanı yoktu.

Tom não teve tempo de tomar fôlego.

Tom o tabloyu satın alacak.

Tom comprará essa pintura.

Tom mavi kazağı satın alacak.

O Tom vai comprar o suéter azul.

Tom mavi bir kazak alacak.

O Tom vai comprar um suéter azul.

Bu çok uzun zamanını alacak.

Vai demorar muito.

Ve yetkiler gelip evinden alacak onları

E os poderes virão e os levarão de casa

O gelecek hafta İngilizce eğitimi alacak.

- Ele vai estudar inglês semana que vem.
- Ele estudará inglês semana que vem.

Tüm koloni mutant DNA'yı miras alacak.

Toda a colônia herdará o DNA mutante.

John o ödülü alacak ilk kişiydi.

João foi o primeiro a receber esse prêmio.

Tom yeni bir bilgisayar satın alacak.

Tom irá comprar um computador novo.

Bu sadece yaklaşık üç dakika alacak.

- Só vai levar três minutos.
- Isso só vai levar três minutos.

Başka bir şey satın alacak mısın?

Você vai comprar alguma coisa?

Tom yeni bir viyolonsel satın alacak.

Tom vai comprar um violoncelo novo.

Dün baktığın şu elbiseyi alacak mısın?

Você vai comprar aquele vestido que estava olhando ontem?

Onu satın alacak mısın, almayacak mısın?

- Você vai comprar isso ou não?
- Você vai comprá-lo ou não?
- Você vai comprar ou não?

Bir araba alacak kadar param var.

Tenho dinheiro suficiente para comprar um carro.

Annem bize bir yavru köpek alacak.

Mamãe vai nos comprar um cachorrinho.

Gerçekten o arabayı satın alacak mısın?

Você realmente vai comprar aquele carro?

Tom ehliyet alacak kadar yaşlı değil.

- O Tom não tem idade o bastante para ter uma carteira de habilitação.
- O Tom não tem idade o bastante para ter uma carteira de motorista.

En uygun çözümü bulmak biraz zaman alacak.

Encontrar uma solução ideal levará algum tempo.

Yarın sabah 7.00'de beni alacak mısın?

Você vai me buscar às 7 amanhã de manhã?

Oraya gitmek en az bir saat alacak.

Eu vou levar pelo menos uma hora para chegar lá.

Tom ihtiyacın olan her şeyi sana alacak.

Tom vai trazer tudo o que você precisa.

Facebook 19 milyon dolara Whatsapp'ı satın alacak.

O Facebook vai comprar o WhatsApp por 19 bilhões de dólares.

Tom'un bir araba alacak maddi gücü yok.

Tom não tem condições de comprar um carro.

Tom büyük olasılıkla kırmızı arabayı satın alacak.

Tom muito provavelmente comprará o carro vermelho.

Onu o şekilde yapmak uzun zaman alacak.

Fazendo desta maneira vai demorar bastante.

Tom önümüzdeki hafta birkaç gün izin alacak.

Tom está tirando alguns dias de férias na próxima semana.

Hâlâ ev alacak kadar yeterli param yok.

Eu ainda não tenho dinheiro suficiente para comprar uma casa.

Ama geri dönüp su almak çok zaman alacak.

mas ir buscar água vai levar algum tempo.

Keşke o arabayı satın alacak yeterli param olsa.

- Queria ter mais dinheiro para comprar o carro.
- Eu queria ter dinheiro suficiente para comprar o carro.

Buradaki hayata alışmak biraz zamanımı alacak gibi görünüyor.

Parece que vai demorar um pouco para eu me acostumar à vida aqui.

Yapmak istediğim her şeyi yapmak uzun zamanımı alacak.

Vai levar bastante tempo para eu fazer todas as coisas que quero fazer.

Tom gelecek hafta yeni bir araba satın alacak.

Tom irá comprar um carro novo na semana que vem.

Bütün çatının karını kürekle temizlemek biraz zaman alacak.

Eu vou levar algum tempo para tirar toda a neve do telhado com a pá.

Sanırım neredeyse istediğim bilgisayarı alacak kadar param var.

Eu acho que tenho quase o dinheiro suficiente para comprar o computador que eu quero.

Onu satın alacak kadar paranız olduğundan emin misiniz?

Você tem certeza de que tem dinheiro suficiente para comprar isso?

Kim böyle pahalı bir şeyi alacak merak ediyorum.

Interrogo-me quem compraria uma coisa cara como esta.

Her şeyi dikkate alacak olursak, sonuç umduğumdan daha iyi.

Levando tudo em consideração, o resultado é melhor do que eu esperava.

Tom anneler günü için muhtemelen annesine biraz çiçek alacak.

Tom provavelmente vai comprar flores para sua mãe no Dia das Mães.

Onun kendisine yeni bir araba satın alacak parası yok.

Ele não tem dinheiro o suficiente para comprar um carro para ele.

Biraz zaman alacak, fakat sanırım nasıl gitar çalınacağını öğrenebileceğim.

Vai demorar um pouco, mas acho que vou conseguir aprender a tocar violão.

Tom'un ihtiyacı olan her şeyi alacak kadar parası olmayabilir.

Talvez o Tom não tenha dinheiro o suficiente para comprar tudo o que ele precisa.

- Japonca çalışacak mıyız?
- Japonca öğrenecek miyiz?
- Japonca eğitimi alacak mıyız?

Vamos estudar japonês?

Yeni bir traktör almak için yeterli paramızın olması biraz zaman alacak.

Vai nos levar um tempinho para juntar dinheiro suficiente para comprar um trator novo.

Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

O presidente tinha o poder de salvar os homens da execução com uma canetada.

- Gelecekte birçok işçiler robotlarla değiştirilecekler.
- Gelecekte, birçok işçinin yerini robotlar alacak.

No futuro, muitos trabalhadores serão substituídos por robôs.

- Yiyecek almak için hiçbir yer yoktu.
- Yemek alacak bir yer yoktu.

Não havia onde comprar comida.

Tom, satın almak istediği her şeyi satın alacak kadar paraya sahipti.

Tom tinha dinheiro suficiente para comprar tudo o que quisesse comprar.

- Tom'un yerine geçecek birini buldun mu?
- Tom'un yerini alacak birisini buldun mu?

- Você encontrou alguém para substituir Tom?
- Vocês encontraram alguém para substituir Tom?

- Oraya varıncaya kadar daha ne kadar sürecek?
- Oraya varmamız daha ne kadar alacak?

Quanto tempo até chegarmos lá?

Karın iki metre altında kalmış bir leşin kokusunu alacak kadar. Volverinlere çok nadir rastlanır.

e permite-lhe farejar uma carcaça a dois metros de profundidade. É muito raro observar um glutão.