Translation of "Trafik" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Trafik" in a sentence and their portuguese translations:

Trafik durduruldu.

O trânsito ficou congestionado.

Trafik kurallarına uymalıyız.

Precisamos obedecer às regras.

Trafik kazasında yaralandım.

Me feri no acidente de trânsito.

Çok trafik vardı.

Houve bastante tráfego.

Trafik buralarda yoğundur.

O trânsito é pesado por aqui.

Trafik kazasında yaralandı.

- Ele saiu ferido no acidente de trânsito.
- Ele ficou ferido no acidente de trânsito.

Çok trafik yoktu.

- Não havia muito tráfego.
- Não tinha muito tráfego.

- Ben bir trafik sıkışıklığında sıkıştım.
- Trafik sıkışıklığında sıkıştım.

Estou preso no engarrafamento.

- Hepimiz trafik kurallarını bilmeliyiz.
- Hepimizin trafik kurallarını bilmesi gerekiyor.

Todos nós devemos conhecer as regras de trânsito.

Trafik ışıklarının hepsi kırmızıydı.

- Os sinais estavam todos vermelhos.
- Os semáforos estavam todos vermelhos.

Trafik kazası haberine üzüldüm.

Fiquei triste com a notícia do acidente de trânsito.

Trafik kazasında oğlunu kaybetti.

Ele perdeu o seu filho num acidente de tráfego.

Trafik kazası nasıl oldu?

Como ocorreu o acidente de trânsito?

Trafik ışığı kırmızıya döndü.

O semáforo ficou vermelho.

Trafik kazasını polise bildirdi.

Ele informou a polícia sobre o acidente de trânsito.

Hiç trafik kazası geçirmedim.

- Eu nunca sofri um acidente de trânsito.
- Nunca sofri um acidente de trânsito.

Trafik yasalarına uymamız gerekir.

Deve-se obedecer às leis de trânsito.

Otobanda çok trafik var.

Há muito trânsito na rodovia.

Trafik ışığı yeşil yandı.

O semáforo ficou verde.

Trafik nedeniyle geç kaldım.

Estou atrasado por causa do trânsito.

- Dick, bir trafik kazası geçirdi.
- Dick bir trafik kazasına karıştı.

Dick teve um acidente de trânsito.

Trafik ışıkları her zaman çalışır.

Os semáforos funcionam o tempo todo.

Bu yetmezmiş gibi, trafik kötüydü.

Para piorar as coisas, o trânsito estava muito carregado.

Trafik kazasında ciddi biçimde yaralandı.

Ele se machucou seriamente no acidente de trânsito.

Trafik kazalarında birçok insan ölür.

- Muitas pessoas morrem em acidentes de trânsito.
- Muita gente falece em acidentes no trânsito.

Tek oğlunu trafik kazasında kaybetti.

Ela perdeu seu único filho num acidente de trânsito.

Bir trafik kazasında bacağım kırıldı.

- Quebrei minha perna em um acidente de trânsito.
- Minha perna foi quebrada em um acidente de trânsito.

Trafik sıkışıklığından dolayı, uçağımızı kaçırdık.

Perdemos nosso voo por causa do engarrafamento.

Karımı bir trafik kazasında kaybettim.

Perdi a minha esposa num acidente de trânsito.

Bu şehirlerin trafik kuralları aynıdır.

Estas cidades têm regras de trânsito similares.

Ben bir trafik sıkışıklığına yakalandım.

Fiquei preso em um engarrafamento.

- Işık yeşil.
- Trafik ışığı yeşil.

- O farol está verde.
- O sinal está verde.

Kırmızı trafik ışığı "dur" gösterir.

O farol vermelho indica "pare".

Tom bir trafik kazasında öldü.

Tom morreu num acidente de trânsito.

Umarım hiçbiri trafik kazasına karışmamıştır.

Espero que nenhum deles esteja envolvido no acidente de trânsito.

Tom bir trafik sıkışıklığında yakalandı.

O Tom ficou preso no engarrafamento.

Kız trafik kazasında kötü biçimde yaralandı.

A menina foi gravemente ferida no acidente de carro.

Bütün büyük şehirlerin trafik sorunu var.

Todas as cidades grandes têm problemas de trânsito.

Erkek kardeşim bir trafik kazasında öldü.

Meu irmão morreu num acidente de trânsito.

Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır.

- Os semáforos são usados para regular o tráfego.
- Os semáforos são usados para controlar o tráfego.

İlk trafik ışığından sola mı dönüyorum?

Viro à esquerda no primeiro semáforo?

Karayolu üzerinde bir trafik sıkışıklığı var.

Há um engarrafamento na autoestrada.

Bir trafik kazasında iki kişi öldü.

Duas pessoas morreram num acidente de trânsito.

Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.

Os semáforos são usados para regular o tráfego.

Trafik sıkışıklığı nedeniyle buluşmaya geç kaldık.

Devido ao congestionamento, nos atrasamos para a reunião.

Ben bir trafik kazasında bacağımı kırdım.

Eu quebrei a minha perna em um acidente de trânsito.

Trafik kazalarına karşı önlem almamız gerek.

Devemos nos proteger contra acidentes de trânsito.

Kasabamızda yalnızca bir trafik lambası var.

Nossa cidade só tem um semáforo.

Trafik sıkışıklığına bir kaza neden oldu.

O engarrafamento foi causado por um acidente.

Otoyolda bir zincirleme trafik kazası vardı.

Houve um engavetamento na rodovia.

Muhtemelen bir trafik kazası meydana geldi.

Provavelmente houve um acidente de trânsito.

Trafik kazaları her geçen yıl artıyor.

O número de acidentes de trânsito está aumentando a cada ano.

Sami, 32 yaşındaki bir trafik polisiydi.

Sami era um policial de trânsito de 32 anos.

Dün evin önünde bir trafik kazası vardı.

Houve um acidente de trânsito em frente à casa ontem.

Eğer araba sayısı artarsa, trafik de artar.

Se o número de carros aumentar, o tráfego também vai.

Az önce bir trafik kazasında arabamı mahvettim.

Acabo de perder meu carro num acidente de tráfego.

Trafik ışıkları tarafından tehdit edildiğini hissediyor musunuz?

Você se sente ameaçado pelos semáforos?

Kızım hastanede, çünkü bir trafik kazasında yaralandı.

Minha filha está no hospital porque se machucou num acidente de trânsito.

Babam hiç trafik kazası geçirmediği için gururlanıyor.

O meu pai se gaba de nunca ter tido um acidente de trânsito.

- Işık yeşile döndü.
- Trafik ışığı yeşile döndü.

O sinal ficou verde.

O, eşi trafik kazasında ölen adam mı?

É aquele o homem cuja esposa morreu no acidente de carro?

O, trafik ışığı kırmızıya döndüğü için, arabasını durdurdu.

Como o semáforo ficou vermelho, ele parou o carro.

İşe giderken ufak çaplı bir trafik kazası geçirdim.

Tive um pequeno acidente no caminho para o trabalho.

Trafik kazası, genç adamı görme yeteneğinden mahrum etti.

O acidente de trânsito tirou do jovem a sua visão.

Tom'un oğlu geçen kış bir trafik kazasında öldürüldü.

O filho do Tom morreu num acidente de trânsito no inverno passado.

Tom bir trafik kazasında öldüğünden beri neredeyse dört yıl oldu.

Há quase quatro anos, Tom morreu em um acidente de trânsito.

Biz trafik sıkışıklığı nedeniyle geciktik, bu yüzden acele etmek zorunda kaldık.

Estamos atrasados devido ao engarrafamento, então tivemos de correr.

Hava trafik kontrolörleri bir seferde nasıl bu kadar çok uçağı takip edebiliyor?

Como os controladores de tráfego aéreo são capazes de manter o controle sobre tantos aviões de uma só vez?