Translation of "Ileri" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Ileri" in a sentence and their portuguese translations:

İleri!

Para frente!

Hadi ileri gidelim.

Vamos seguir em frente.

Daha ileri yürüyemem.

Eu não consigo ir mais longe.

Çok ileri gidiyorsun.

Você está indo longe demais.

Şimdi ileri git.

Agora vá em frente.

Saatim iki dakika ileri.

Meu relógio está dois minutos adiantado.

Bu çok ileri gitti.

- Isso foi longe demais.
- Isso já foi longe demais.

Çok ileri gittiğini düşünüyorum.

Eu acho que você foi longe demais.

Bu çok ileri gidiyor.

Isso está indo longe demais.

Buluşma tarihini ileri aldık.

- Nós adiantamos a data da reunião.
- Antecipamos a data da reunião.

Saatim beş dakika ileri.

Meu relógio está cinco minutos adiantado.

Ben çok ileri gittim.

Fui longe demais.

Tom çok ileri gitmedi.

Tom não foi longe.

Sanırım çok ileri gittin.

Eu acho que você foi longe demais.

Tom çok ileri gitti.

Tom foi longe demais.

Çok ileri gittiğimi mi düşünüyorsun.

Acha que passei dos limites?

Parlak bir fikir ileri sürdüm.

Tenho uma ideia genial.

Benim saatim beş dakika ileri.

Meu relógio está cinco minutos adiantado.

Bu sefer, fazla ileri gittin!

Desta vez, você passou dos limites.

O saat bir dakika ileri.

Esse relógio está um minuto adiantado.

Bu memleket bir gram ileri gitmesin

não deixe este país ir um grama além

Treni beklerken platformda ileri geri yürüdü.

Ele ficou andando pra lá e pra cá enquanto esperava o trem na plataforma.

Arkadaşım iyi bir fikir ileri sürdü.

Meu amigo fez uma boa sugestão.

Hiçbir şey gerçekten daha ileri olamaz.

Nada poderia estar mais longe da verdade.

Kişi sadece zamanda ileri ve geri ilerleyebilir

Só se pode avançar e voltar no tempo

Saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

significa que podem lançar-se e atacar.

Sadece bir adım ileri attığında bakın ne oldu.

Veja o que aconteceu quando ele deu um passo à frente.

Bu kadar ileri görüşlü bir dahiden bahsediyoruz farkındamısınız?

Você está ciente de que estamos falando de um gênio tão clarividente?

- Ben daha ileri yürüyemem.
- Ben daha fazla yürüyemem.

- Eu não posso mais andar.
- Eu não consigo mais andar.

Shevardino'daki bir başka ileri seviye düşmanın ilerlemesini ertelemesi bekleniyor.

Esperava-se que outro reduto avançado em Shevardino atrasasse o avanço do inimigo.

Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.

Compromisso total e seguir sempre em frente.

Bilim adamları gökyüzünün mavi olmasıyla ilgili birçok açıklama ileri sürmüştür.

Os cientistas chegaram a muitas explicações sobre porque o céu é azul.

- O çok ileri gitti.
- O, çizmeyi aştı.
- O, haddini aştı.

- Ele foi longe demais.
- Ele exagerou.

1543'te Nicolaus Copernicus Güneş'in, evrenin merkezinde bulunduğunu ileri sürdü.

Em 1543, Nicolau Copérnico sugeriu que o Sol estivesse no centro do universo.

İşte Einstein uzayla zamanın arasında böyle bir bağlantı olduğunu ileri sürüyor

Einstein argumenta que existe uma conexão entre espaço e tempo.

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

Quando puxam a cabeça para trás e recuam, significa que podem lançar-se e atacar.

Daha hızlı gitmek için yalnız gitsen iyi olur, daha ileri gitmek için biriyle gitsen iyi olur.

Para ir mais rápido, é melhor ir sozinho, para ir mais longe, é melhor ir com alguém.

- Bu çılgın fikri nasıl buldun?
- Bu çılgın fikri nasıl ileri sürdün.
- Bu çılgın fikir nereden aklına geldi?

Como foi que essa ideia insana lhe veio à mente?

- Bu defa çok ileri gittin.
- Bu sefer çizmeyi aştın.
- Bu kez haddini çok aştın.
- Bu defa ölçüyü kaçırdın.

Você foi longe demais desta vez.

- Fadıl, İslam'da din ve ileri bilimin el ele verebileceğini buldu.
- Fazıl İslam'da din ve modern bilimin birbiriyle uyumlu olabileceğini fark etti.

Fadil descobriu que no Islã a religião e a ciência avançada podem caminhar lado a lado.