Translation of "Hakkı" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Hakkı" in a sentence and their portuguese translations:

Sezar'ın hakkı Sezar'a, Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya.

A César o que é de César, a Deus o que é de Deus.

Seçme seçilme hakkı,

o direito de ser eleito,

Bu onların hakkı.

- É o seu direito.
- É o direito deles.
- É o direito delas.

Tom'un bilme hakkı var.

Tom tem o direito de saber.

Onların öyle yapma hakkı var.

Eles têm o direito de fazer isso.

Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır.

Todos têm direito a uma ausência.

Tom'un onu söylemeye hakkı yok.

Tom não tem o direito de dizer isso.

Tom'un onu söyleme hakkı yok.

Tom não tem o direito de dizer isso.

Kimsenin seni yargılamaya hakkı yok.

Ninguém tem o direito de te julgar.

Kadınların oy kullanma hakkı yoktu.

A mulher não tinha o direito de votar.

Sana bir seçme hakkı veriyoruz.

Estamos te dando uma escolha.

Onun sessiz olma hakkı yoktu.

Ele não tinha o direito de permanecer calado.

Herkesin düşündüğünü söyleme hakkı vardır.

Todo mundo tem o direito de dizer o que pensa.

Tom'un yaptığını yapma hakkı yoktu.

Tom não tinha o direito de fazer o que fez.

Fadıl'ın intikam almaya hakkı vardı.

Fadil tinha o direito de se vingar.

Telif hakkı ihlali, kanuna aykırıdır.

A violação de direitos autorais é ilegal.

Kimsenin onu yapmaya hakkı yok.

Ninguém tem o direito de fazer aquilo.

Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.

As mulheres americanas não tinham o direito de votar.

Kimsenin bizi kontrol etmeye hakkı yok.

Ninguém tem o direito de nos controlar.

Bunu yapmak için hiçbir hakkı yoktu.

- Você não tinha o direito de fazer isso.
- Não tinhas o direito de fazer isso.
- Tu não tinhas o direito de fazer isso.
- Vocês não tinham o direito de fazer isso.
- A senhora não tinha o direito de fazer isso.
- O senhor não tinha o direito de fazer isso.

Tom'un doğum ebeveynleriyle tanışma hakkı olduğunu düşünüyorum.

Penso que Tom tem o direito de conhecer seus pais biológicos.

- Herkes eğitim hakkına sahiptir.
- Herkesin eğitim hakkı vardır.

Todos têm direito à educação.

Hiç kimsenin sana çocuğunu nasıl yetiştireceğini söyleme hakkı yok.

Ninguém tem o direito de te dizer como educar os seus filhos.

- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.

Se temos o direito de viver, então deveríamos ter também o direito de morrer. Senão, viver não é, pois, um direito, mas uma obrigação.

- Tom oy verme hakkına sahiptir.
- Tom'un oy kullanma hakkı var.

Tom tem o direito de votar.

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.

Toda pessoa, sem nenhuma discriminação, tem direito a igual remuneração por igual trabalho.

Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.

Toda pessoa tem direito a organizar sindicatos e a ingressar neles para a proteção de seus interesses.

- Tom'un ülkeyi terk etme hakkı yok.
- Tom'un ülkeyi terk etmesine izin verilmiyor.

Tom não tem permissão de deixar o país.

Ancak... peki ya özgürlük? Peki ya insanların seçme hakkı? Neden hükümetin sizi istemediğiniz bir yerde

Mas ... e a liberdade? E o seu direito de escolher? Por que deveria o governo

Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.

Todos têm direito à protecção dos interesses morais e materiais ligados a qualquer produção científica, literária ou artística da sua autoria.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

Toda pessoa, como membro da sociedade, tem direito à segurança social e à realização, pelo esforço nacional, pela cooperação internacional e de acordo com a organização e recursos de cada Estado, dos direitos econômicos, sociais e culturais indispensáveis à sua dignidade e ao livre desenvolvimento da sua personalidade.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

Toda pessoa tem direito à liberdade de pensamento, consciência e religião; este direito inclui a liberdade de mudar de religião ou crença e a liberdade de manifestar essa religião ou crença, pelo ensino, pela prática, pelo culto e pela observância, isolada ou coletivamente, em público ou em particular.