Translation of "ödeme" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "ödeme" in a sentence and their portuguese translations:

Ödeme yetersiz.

O salário é insuficiente.

Ödeme berbat.

O salário é miserável.

Geri ödeme zamanı.

É hora da vingança.

Tom'a ödeme yaptım.

Eu paguei Tom.

Hangi ödeme seçenekleri mevcut?

Que opções de pagamento estão disponíveis?

Bugün Tom'a ödeme yapamam.

Não posso pagar Tom hoje.

Bana yeterince ödeme yapılmıyor.

Não estou sendo pago o bastante.

Sana iyi ödeme yapacağım.

Eu pagarei você bem.

Araba için ödeme yapamam.

Não posso pagar pelo carro.

Bana yarın ödeme yapılır.

Eu recebo amanhã.

Tom'a çok ödeme yapılmaz.

O Tom não recebe muito.

Tom ön ödeme yaptı.

Tom preparou.

Onlar bana ödeme yapmadı.

Eles não me pagaram.

Bana nasıl ödeme yapacaksın?

Como você vai me pagar?

Bana haftalık ödeme yapılır.

- Pagam-me semanalmente.
- Eu sou pago semanalmente.
- Eu sou paga semanalmente.

O sabırsızlıkla ödeme istedi.

- Ele impacientemente pedia pelo reembolso.
- Ele impacientemente pedia pelo ressarcimento.

Bana ödeme yapılmasını reddettim.

Recusei ser pago.

Tom Mary'ye ödeme yaptı.

Tom pagou Mary.

Benzin için nerede ödeme yapacağım?

Onde eu pago pela gasolina?

Tom hâlâ bana ödeme yapmadı.

Tom não me pagou ainda.

Siparişiniz için peşin ödeme yapabilirsiniz.

Você pode pagar adiantado pelo seu pedido.

Tom ödeme yapmadan restorandan ayrıldı.

Tom saiu do restaurante sem pagar.

VISA ile ödeme yapabilir miyim?

Posso pagar com meu cartão VISA?

Onlar bugün ödeme almak istiyor.

- Eles querem receber hoje.
- Eles querem ser pagos hoje.

Sana ödeme yapıldı, değil mi?

- Você foi pago, não foi?
- Você foi paga, não foi?

Tom bana asla ödeme yapmadı.

O Tom nunca me pagou.

Sana iyi ödeme yapılıyor mu?

- Você é bem remunerado?
- Você ganha bem?

O bunun için ödeme almadı.

Ela não foi paga por aquilo.

Tom henüz Mary'ye ödeme yapmadı.

Tom ainda não pagou Maria.

Biz Tom'a iyi ödeme yaparız.

Nós pagamos Tom bem.

Evin için ödeme yaptın mı?

Você pagou a sua casa?

Adam ödeme yapmadan restorandan ayrıldı.

O homem saiu do restaurante sem pagar.

Çek ile ödeme yapabilir miyim?

Posso pagar com cheque?

Çek ile ödeme yapmak istiyorum.

Gostaria de pagar com cheque.

Tom henüz bize ödeme yapmadı.

Tom ainda não nos pagou.

- Bugün maaş günü.
- Bugün ödeme günü.

Hoje é dia de receber.

Diş hekimime ödeme yapmadan klinikten ayrıldım.

Saí da clínica sem pagar ao dentista.

Bu, Tom'un bize ödeme yaptığı iş.

Este é o trabalho pelo qual o Tom nos paga.

Bir kişisel çekle ödeme yapabilir miyim?

Posso pagar-te com um cheque pessoal?

Onlara bunu yapmak için ödeme yapılır.

Eles são pagos para fazer isso.

Ben kredi ile ödeme yapabilir miyim?

Posso pagar a crédito?

Bu bilgisayar için nasıl ödeme yaptın?

- Como você pagou por este computador?
- Como foi que você pagou por este computador?

Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.

Você será pago de acordo com a sua quantidade de trabalho.

O, akşam yemeği için ödeme yapacağını söyledi.

Ele disse que pagaria o jantar.

Öğle yemeğin için ödeme yapmana gerek yok.

Você não precisa pagar sua refeição.

Bu tablo için çok az ödeme yaptım.

- Eu paguei muito pouco por essa pintura.
- Paguei muito pouco por essa pintura.

Sana bugün yerine yarın ödeme yapabilir miyim?

Posso te pagar amanhã ao invés de hoje?

Sana ödeme yapamam. Hala yardım etmekte istekli misin?

Eu não posso te pagar. Você ainda está disposto a ajudar?

Bu ücretsiz, bunun için ödeme yapmak zorunda değilsiniz.

Não precisas pagar por isto, isto é gratuito.

Bir çalışan arar ve ben de ödeme alamam.

da lista e eu não recebo.

Buradaki çoğu insanın aldığından daha çok ödeme alıyorum.

Eu recebo mais do que a maioria das pessoas aqui.

Borç verdiğim insanlar asla bana geri ödeme yapmıyorlar.

As pessoas às quais empresto dinheiro nunca me pagam.

Bizim çimi biçmesi için bitişikteki çocuğa ödeme yaparız.

Pagamos ao garoto da casa próxima para cortar o nosso gramado.

Tom Mary'ye bakıcıya ödeme yapmasına yardım etmeyi önerdi.

Tom se ofereceu para ajudar Maria a pagar por uma babá.

Biz bu tür şeyleri yapmak için yeterli ödeme almıyoruz.

Você não é pago o suficiente para esse tipo de coisa.

O her ay gaz için ne kadar ödeme yapar?

Quanto ele paga de gás por mês?

ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır.

Nos EUA, é comum as pessoas passarem um cheque em vez de pagar em dinheiro.

Tom oğlunun eğitimi için nasıl ödeme yapacağı hakkında endişelenmeye başladı.

Tom começou a se preocupar como ele iria pagar pela educação de seu filho.

- Tom taksi şoförüne para verdi.
- Tom taksi şoförüne ödeme yaptı.

Tom pagou ao taxista.

Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.

Um trabalhador devia ser pago em conformidade com as suas competências e não com a sua idade.

- Ona aylık değil, günlük ödeme yapılıyor.
- Onun maaşı aylık değil, günlük.

- Ela não é paga por mês, mas por dia.
- Ela não é paga mensalmente, mas diariamente.

- Bu defa ödeme sırası bende.
- Bu defa ödemek için sıra bende.

Agora é minha vez de pagar.

O bana bu hafta ödeme yapacağına söz verdi ama sözünü tutmadı.

Ela prometeu me pagar nessa semana, mas não cumpriu a promessa.

- Ben hasar için ödeme yaptım.
- Hasarı telafi ettim.
- Hasarın karşılığını ödedim.

Eu paguei pelos danos.

- Tom kredi kartı ile ödedi.
- Tom kredi kartı ile ödeme yaptı.

Tom pagou com cartão de crédito.

Almanya'da her şey için ödeme yapmak zorundasın, umumi tuvaleti kullanmak için bile.

Na Alemanha você tem de pagar por tudo, até mesmo para usar um banheiro público.

Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.

Se você quiser fazer festas na minha casa, limpe tudo depois, e não quebre nada, ou então pague pelo prejuízo.