Translation of "Yapacağımı" in Polish

0.016 sec.

Examples of using "Yapacağımı" in a sentence and their polish translations:

Ne yapacağımı bilmiyorum.

Nie wiem co robić.

- Onu nasıl yapacağımı biliyorum.
- Bunu nasıl yapacağımı biliyorum.

- Wiem, jak to zrobić.
- Wiem jak to zrobić.

Ne yapacağımı bildiğimi düşündüm.

Myślałem, że wiem, co robić.

Artık ne yapacağımı bilmiyorum.

Już nie wiem, co robić.

Sensiz ne yapacağımı bilmiyorum.

Nie wiem, co bym bez ciebie zrobił.

Ne yapacağımı henüz bilmiyorum.

Jeszcze nie wiem, co zrobię.

Keşke ne yapacağımı bilsem.

Żałuję, że nie wiem co zrobić.

Onu yapacağımı sana söyledim.

Mówiłem ci, że to zrobię.

Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum.

Nie wiem, co teraz będę robić.

Nasıl yapacağımı bilsem yaparım.

Zrobiłbym to, gdybym wiedział jak.

Sıkıldım ve ne yapacağımı bilmiyorum.

Jestem znudzona i nie mam co robić.

Bu akşam ne yapacağımı bilmiyorum!

Nie wiem, co robić dziś wieczorem.

Keşke onu nasıl yapacağımı bilseydim.

Żałuję, że nie wiedziałem, jak to zrobić.

Sanırım onu nasıl yapacağımı biliyorum.

Wydaje mi się, że wiem, jak to zrobić.

Gerçekten onu yapacağımı düşünüyor musun?

Myślisz, że naprawdę bym to zrobił?

Onu nasıl yapacağımı bana öğretmelisin.

Musisz mnie nauczyć, jak to się robi.

İlk olarak ne yapacağımı bilmiyorum.

Nie wiem, co zrobić najpierw.

Ne yapacağımı bana söylemek zorundasın.

Masz mi powiedzieć, co mam zrobić.

Ne yapacağımı hâlâ bana söylemedin?

Nadal mi nie powiedziałeś, co robić.

Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum.

Nie wiem, co będę robić później.

Onu nasıl yapacağımı sana söyleyemem.

Nie umiem ci powiedzieć, jak to się robi.

Bana ne yapacağımı söylemeni bekliyordum.

Czekałem, aż powiesz mi co mam zrobić.

Bunu nasıl yapacağımı gerçekten bilmek istiyorum.

Naprawdę żałuję, że nie wiem, jak to zrobić.

Onu nasıl yapacağımı bilmediğimi sana söyledim.

Powiedziałem Tobie, że nie wiem jak to zrobić.

Onu nasıl yapacağımı bana öğretebilir misin?

Możesz mnie nauczyć to robić?

Onu nasıl yapacağımı bilmediğimi zaten söyledim.

Już mówiłem, że nie wiem, jak to zrobić.

Onlar bunu nasıl yapacağımı bana söylemedi.

Nie powiedzieliby mi, jak to zrobić.

Öğretmenime daha sonra ne yapacağımı sordum.

Zapytałem nauczyciela, co mam robić dalej.

- Ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne yapılacağını bilmiyorum.

Nie wiem, co mam robić.

Sana senin için ne yapacağımı söyleyeyim.

Pozwól mi powiedzieć co zrobię dla ciebie.

Tom onu nasıl yapacağımı bana öğretti.

Tom nauczył mnie, jak to robić.

Keşke bu işi nasıl yapacağımı anlayabilsem.

Chciałbym wiedzieć, jak to uruchomić.

Nasıl yapacağımı bana gösterdiğin için teşekkürler.

- Dziękuję za instruktaż.
- Dziękuję za pokazanie mi, jak to się robi.

Akşam yemeği için ne yapacağımı merak ediyorum.

Zastanawiam się, co zrobić na obiad.

Onu nasıl yapacağımı bana söylersen onu yaparım.

Zrobię to, jeśli mi powiesz jak.

İnsanlar bana ne yapacağımı söylediğinde bundan nefret ederim.

Nienawidzę, gdy ludzie mówią mi, co mam robić.

Ne kadar çabalarsam çabalayayım bir yerli gibi sesletim yapacağımı sanmıyorum.

Wątpię, bym kiedykolwiek mówił jak rodzimy użytkownik, choćbym nie wiem jak się starał.

Ev ödevimi yapmaya çalıştım, fakat nasıl yapacağımı gerçekten bilmiyordum, bu yüzden vazgeçtim.

Próbowałem zrobić zadanie domowe, ale nie wiedziałem jak, więc zrezygnowałem.

- Ne yapacağıma karar vermeden önce enine boyuna düşünmek için zamana ihtiyacım var.
- Ne yapacağımı belirlemeden önce etraflıca düşünmek için zamana ihtiyacım var.

Potrzebuję czasu, aby to przetrawić, zanim zdecyduję co zrobić.