Translation of "Veriyor" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Veriyor" in a sentence and their polish translations:

Düşünmek acı veriyor.

Myślenie boli.

Julia kızına bir öpücük veriyor.

Julia dała buziaka swojej córce.

Baba tüm maaşını anneye veriyor.

Tata daje mamie całą swoją pensje.

O bize tarih dersi veriyor.

On uczy nas historii.

O, profesöre oldukça değer veriyor.

On bardzo szanuje tego profesora.

Ama hislere çok fazla tepki veriyor.

ale na nie silnie reaguje.

Ve bana ışık veriyor. Tamam, gidelim.

i to da mi trochę światła. Chodźmy.

Erkekler şu iki tepkiden birini veriyor.

Mężczyźni reagują na dwa sposoby.

Bu çikolata gerçekten iyi tat veriyor.

Ta czekolada bardzo dobrze smakuje.

Bir pandemiyi kontrol etmeye yardımcı olma vaadini veriyor.

pomocy w kontrolowaniu pandemii poprzez śledzenie kontaktów,

Yumurtalara sifonuyla oksijen veriyor, onlara göz kulak oluyordu.

Dotlenia jaja swoim syfonem i się nimi zajmuje.

Aynı zamanda onları ele veriyor. Çoğu av hüsranla sonlanıyor.

Ale również je demaskuje. Zwykle polowania kończą się porażką.

Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor

Zapewnia przestrzeń do życia, dużo miejsca do badań.

Bu yüzden kilo veriyor ve muazzam bir güç kaybına uğruyor.

Traciła na wadze i zużywała bardzo wiele sił.

- Bayan Thomas bize tarih dersi veriyor.
- Bayan Thomas tarih dersimize giriyor.

Pani Thomas uczy nas historii.

Bu durum pekçok yabancı şirketi mali merkezlerini İsviçre'de kurmak için cesaret veriyor.

To zachęca wiele firm zagranicznych by założyć swoją rezydencje podatkową w Szwajcarii.

- Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.
- Neden ben onların tek şikayet ettiğiyim?Onlar sadece benim üzerimden örnek veriyor ve beni günah keçisi olarak kullanıyorlar.

Dlaczego jestem jedyną osobą, na którą się skarżą? Chcą bym stał się ostrzeżeniem dla innych i wykorzystują mnie jako kozła ofiarnego.