Translation of "Acı" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Acı" in a sentence and their polish translations:

Acı.

Ból.

O acı acı ağladı

Płakała gorzko.

Acı dayanılmazdı.

Ból był nieznośny.

Ama gerçekten acı!

Jest naprawdę gorzkie!

Acı bir ders.

Bolesna lekcja.

Ailem acı çekiyordu.

Moja rodzina cierpiała.

Yaşamak, acı çekmektir.

Żyć znaczy cierpieć.

Acı biraz azaldı.

Ból nieco się zmniejszył.

O acı hissediyor.

Ona czuje się zraniona.

Aşk acı verir.

Miłość boli.

Gerçek acı verir.

Prawda w oczy kole.

Ağlamak, acı belirtisidir.

Płacz jest wyrazem żalu.

Acı verdiğine eminim.

Założę się, że to boli.

Gerçekten acı hissediyorum.

Naprawdę mnie boli.

Düşünmek acı veriyor.

Myślenie boli.

Adaletsizliği algıladığımızdaysa acı hissediyoruz,

W obliczu niesprawiedliwości czujemy ból.

Nedir seni yaralayan acı

Nie widzisz bólu, który cię dręczy?

Adam acı içinde inledi.

Mężczyzna jęczał z bólu.

Bu çay çok acı.

Ta herbata jest zbyt gorzka.

O acı bir gerçektir.

To smutna prawda.

Kalan acı bir tattı.

Pozostał tylko niesmak.

Bu biranın tadı acı.

To piwo jest gorzkie.

Acı çekmek insanın kaderidir.

Przeznaczeniem człowieka jest cierpieć.

Asker acı ile inledi.

Żołnierz jęknął z bólu.

Hiç böyle bir acı hissetmemiştim.

Nigdy tak nie cierpiałam.

Acı hissediyoruz ve çekip gidiyoruz.

Czujemy ból i odsuwamy się.

Acı şekilde ağladığını duymaya katlanamam.

Nie znoszę słuchać jak tak gorzko płaczesz.

Göğsünde keskin bir acı hissetti.

Poczuła w piersi ostry ból.

O, acı verecek şekilde zayıftı.

Była dramatycznie chuda.

Yakıcı bir acı hissetti, kıvrandıracak şiddetteydi.

Poczuła palący, niezwykle intensywny ból.

Elim şişer ve acı geri dönerdi.

ręka puchnie i ból wraca.

Soğuk ve acı gerçek şu ki:

Smutna prawda jest taka,

Hayat niçin o kadar acı dolu?

Czemu życie jest tak pełne cierpienia?

Acı ve üzüntü savaşa eşlik eder.

Nieszczęście i smutek towarzyszą wojnie.

Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.

Chyba niemożliwe, by rośliny odczuwały ból.

O, ısırdığında acı veren korkunç bir katil,

To bezwzględny zabójca, którego ugryzienie powoduje agonię.

Acı içinde ayağa kalktı ve kabinlerden birine girdi.

wstała z trudem i powlokła się do nich.

Acı ve baharatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.

Chcę zjeść coś, co nie jest gorące ani ostre.

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.

Silne szczęki i ugryzienie boleśniejsze niż węża dają powody do obaw.